Bir röportaj(2)
İ.G: Sizce yeni bir toplumsal
düzen nasıl olmalıdır, görevleri nelerdir?
Engels: Her şeyden önce şunu
belirtmek gerekir ki, sanayinin işletilmesini ve genel olarak üretimin bütün
dallarını, birbirleriyle rekabet eden ayrı ayrı bireylerin ellerinden almak,
yani toplumsal bir plan uyarınca ve toplumun bütün üyelerinin katılmalarıyla,
toplum yararına işletilmesini sağlamak zorunda olacaktır. Demek ki, rekabeti
kaldıracak ve onun yerine birlikteliği koyacaktır. Sanayinin bireyler
tarafından işletilmesi zorunlu olarak özel mülkiyet sonucunu verdiğine göre ve
rekabet sanayinin tek tek özel sahipler tarafından işletilme biçiminden başka
bir şey olmadığına göre özel mülkiyet de kaldırılmak zorunda olacaktır ve onun
yerine bütün üretim araçlarının ortaklaşa kullanımı ya da mülkiyetin
ortaklaşalığı denilen şey olacaktır. Özel mülkiyetin kaldırılması dönüşümün en
özlü ve en karakteristik özetidir ve dolayısıyla, bu haklı olarak,
komünistlerin temel istemleri olmak zorundadır.
İ.G.: Şu halde, özel mülkiyetin
daha önce kaldırılması olanaklı değil mi?
Engels:Toplum
düzenindeki her değişiklik, mülkiyet biçimlerindeki her devrim, eski mülkiyet
ilişkileriyle artık bağdaşmayan yeni üretici güçlerin yaratılmasının zorunlu
sonucu olmuştur. Özel mülkiyetin kendisi de bu şekilde doğmuştur. Çünkü özel
mülkiyet her zaman varolmamıştır. Geriye doğru bakacak olduğumuzda tarıma bağlı
olan ortaçağda, bey ile serfi buluyoruz; ortaçağın sonlarına doğru, kentlerde,
lonca ustasını ve kalfayı ve gündelikçi emekçiyi görüyoruz; 17. yüzyıl,
manifaktürcüye ve manifaktür işçisine sahiptir; 19. yüzyıl ise büyük fabrika
sahibine ve proletere. Açıktır ki, üretici güçler, bugüne gelene kadar, henüz
herkes için yeterli miktarda üretebilecek ya da özel mülkiyeti bu üretici
güçler için bir ayak bağı, bir engel haline getirecek kadar gelişmemişlerdi.
Ama birincisi, büyük sanayiin
gelişmesiyle üretici güçlerin kısa sayılabilecek bir sürede sınırsız ölçüde
giderek artması ikincisi, bu
üretici güçlerin birkaç burjuvanın ellerinde yoğunlaşmış olmasına karşın, geniş
halk yığınlarının giderek daha çok proleterler haline geldiği ve bunların
durumlarının burjuvaların zenginliklerinin artmasına karşın daha da perişanlaştığı
ve çekilmez bir hal aldığı; üçüncüsü,
kolayca artırılabilecek bu kuvvetli üretici güçlerin, özel mülkiyetin ve
burjuvaların boyutlarını toplumsal düzende her an en şiddetli patlamalara yol
açacak kadar aşmış olduğu bugün ise, özel mülkiyetin kaldırılması yalnızca
olanaklı hale gelmemiş, hatta mutlak bir zorunluluk olmuştur.
İ.G.: Özel mülkiyetin
kaldırılması barışçıl yöntemlerle gerçekleştirmek olanaklı olacak mıdır, Bu
kadar büyük maddi olanaklara sahip olan burjuvazi tarih sahnesinden bu kadar
kolay inmeye razı olacak mıdır?
Engels:
Bunun olabilmesi (yani barışçı bir geçiş)istenilen bir şeydir ve buna karşı
direnecek en son kişiler elbette komünistler olurdu. Çünkü komünistler
devrimlerin kasten ve keyfi olarak yapılmadıklarını, bunların her yerde ve her
zaman belirli partilerin ve koskoca sınıfların irade ve önderliklerinden
tamamıyla bağımsız koşulların zorunlu sonuçları olduklarını çok iyi biliyorlar.
Ama, proletaryanın gelişmesinin, hemen her uygar ülkede, zorla bastırıldığını
ve görüyoruz. Bu koşullarda altında devrime bir zorunluluk olarak karşımıza
çıktığında biz komünistler olarak fiilen de proleterlerin yani işçi sınıfının
davasını sonuna kadar savunacağız.
Engels:
Tabi ki hayır, son derece kapsamlı olan bu soruyu kısaca cevaplamak gerekirse,
mülkiyetin ortaklaşalığını kurmak için mevcut üretici güçleri, bir çırpıda
gereken ölçüde artırmak ne kadar olanaksızsa, böyle bir şey de o kadar
olanaksızdır. Şu halde, yaklaşan proleter devrim, mevcut toplumu ancak yavaş
yavaş değiştirecek ve özel mülkiyeti ancak gerekli miktarda üretim aracı
yaratıldığı zaman kaldırabilecektir.
İ.G.: Peki
proletaryanın devrimi nasıl bir yol izleyecektir?
Engels:
Her şeyden önce, bir demokratik
yapıyı, ve böylelikle de,
dolaysız ya da dolaylı biçimde, proletaryanın siyasal egemenliğini yürürlüğe koyacaktır.
Mevcut koşulların şimdiden zorunlu hale getirdiği bu önlemler arasında
başlıcalar şunlardır:
1. Müterakki yani
artan oranlı -vergilendirme, yüksek veraset vergileri, ikinci dereceden
akrabaların (erkek kardeşler, yeğenler, vb.) veraset haklarının kaldırılması,
zorunlu ikrazlar, vb. yoluyla özel mülkiyetin sınırlandırılması.
2. Toprak maliklerinin, fabrika
sahiplerinin, demiryolu ve gemicilik ayrıcalıklarını ellerinde bulunduranların,
kısmen devlet sanayiinin rekabetiyle, kısmen de tazminatlar karşılığında yavaş
yavaş mülksüzleştirilmeleri.
3. Bütün mültecilerin ve halkın
çoğunluğuna karşı başkaldıran isyancıların ya da bir başka şekilde söyleyecek
olursak karşı devrimcilerin mülklerinin gerekirse zoralımı.
4. Proleterlerin çalışmasının ya da istihdamının,
ulusal mülklerde, ulusal fabrika ve atölyelerde örgütlendirilmesi, böylelikle
işçilerin kendi aralarındaki rekabete son verilmesi ve, hâlâ varoldukları
sürece, fabrika sahiplerinin devletin ödediği kadar yüksek ücret ödemeye
zorlanmaları.
5. Özel mülkiyet tamamıyla
kaldırılıncaya kadar, toplumun tüm üyeleri için eşit çalışma yükümlülüğü.
Sanayi ordularının kurulması, özellikle tarım için.
6. Sermayesi devletin olan bir
ulusal banka aracılığı ile kredi ve bankacılık sisteminin devlet elinde merkezileştirilmesi
ve bütün özel bankaların ve bankerlerin faaliyetlerine son verilmesi.
7. Ulusun elindeki sermayenin ve
işçilerin artması oranında, ulusal fabrikaların, atölyelerin, demiryollarının
ve gemilerin artırılması, bütün boş toprakların ekime açılması ve halen ekilen
toprakların iyileştirilmesi.
8. İlk ana bakımına gereksinme
duymayacak kadar büyür büyümez, bütün çocukların ulusal kurumlarda ve ulus
hesabına eğitilmeleri. Üretimle birleştirilmiş eğitim.
9. Ulusal mülkler üzerinde, sanayi
ile olduğu kadar tarımla da uğraşan yurttaş toplulukları için ortak barınak
olarak kullanılmak üzere, büyük merkezlerin inşa edilmesi ve her ikisinin de
tek yanlılıkları ve sakıncaları olmaksızın hem kentsel ve hem de kırsal yaşamın
üstünlüklerinin birleştirilmesi.
10. Sağlığa aykırı ve kötü inşa
edilmiş bütün konutların ve mahallelerin yıkılması.
11. Gayri meşru -tabii ki bugünkü
hukuk anlayışı içinde- ve meşru çocukların miras hakkından eşit olarak
yararlandırılmaları.
12. Bütün ulaşım araçlarının ulusun
elinde yoğunlaşması.
Bütün bu önlemler, elbette ki, bir anda uygulanamazlar. Ama bunlardan her biri,
her zaman, bir ötekini gerektirecektir. Özel mülkiyete karşı ilk köklü
saldırıda bir kez bulunuldu mu, proletarya, durumdan daha ileriye gitmek, bütün
sermayeyi, bütün tarımı, bütün sanayii, bütün ulaşımı, ve bütün değişimi
gittikçe daha çok devletin elinde yoğunlaştırmak zorunda kaldığını görecektir.
Bu önlemlerin hepsi de, bu gibi sonuçlara yol açarlar; ve ülkenin üretici
güçlerinin proletaryanın emeği ile çoğaltılması oranında bunlar,
gerçekleşebilir hale gelecekler ve merkezileştirici etkilerini
geliştireceklerdir. Nihayet, bütün sermaye, bütün üretim ve bütün değişim
ulusun ellerinde yoğunlaştığında, özel mülkiyet kendiliğinden ortadan kalkacak,
para gereksiz olacak, ve üretim o denli artmış ve insanlar o denli değişmiş
olacaklardır ki, eski toplumsal ilişkilerin son biçimleri de yok olabilecektir.
devam
edecek...
*"Röportaj" şeklinde
yayınladığımız bu metin F.Engels'in "Komünizm
Nedir" isimli broşüründen yola çıkılarak hazırlanmıştır. Çeviride ise Sol
Yayınlarının baskısı dikkate alınmıştır.