Üniversiteli işçiler

Kapitalist sistemin en büyük "armağanlarından" biri olan maddi sıkıntı, sadece ailelerini geçindirmek zorunda olan bireyleri değil; okumak zorunda olan öğrencileri de vuruyor. Devlet, burs ve kredi gibi yardımcı öneriler sunsa da bunlar öğrencilerin içinde bulunduğu maddi sıkıntıların yanında devede kulak gibi kalıyor. Zaten çok kıt imkanlar veren burslara ve kredilere başvuran öğrenciler, adil şartlarda incelenmediği için için gerçekten ihtiyacı olanlar bu yardımlara ulaşamıyor. Bu durumda maddi sıkıntı çeken öğrenciler ya bir yandan çalışıp bir yandan da öğrenimlerine devam etmek durumundalar ya da ne yazık ki öğrenimlerine ara vermek zorundalar. Bu çarpıcı tabloya karşın hiçbir önlem alınmaması ise böyle sahnelerle daha çok karşılaşacağımız anlamına geliyor.
Maddi sıkıntılardan dolayı öğrenimlerine devam edemeyenler
bir yana "üniversiteli işçi"lerin eğitimlerini ne kadar sağlıklı ve ne kadar
yeterli koşullarda sürdürebildikleri başka bir sorun. Diğer bir sorun ise çoğu
öğrenciler okudukları alan dışındaki iş sahalarında çalışmak zorunda kalıyor
olmaları.
Ders saatlerine uygun olması açısından çoğunlukla geç vardiyalarda iş bulma imkanları olan üniversiteli-işçiler, part-time diye tabir ettiğimiz çalışma düzeninde, düşük ücretle çalıştırılıyorlar. Çoğunlukla deneyimsizlik ve girdikleri işle ilgili yeterli bilgi birikimine sahip olamadıkları için ayak işlerinde başka bir deyişle getir-götür işlerinde çalıştırılıyorlar. Kimse bu geçici işçilere işi öğretmeyi düşünmüyor.
Günü zihinsel ve fiziksel yorgunluklarıyla bitiren genç beyinler, yarın aynı yorucu ve yoğun bir koşturmaya uyanıyorlar. Bu durumda ne dersler yeterli düzeyde alınabiliyor, ne de işteki verimlilik yeterli düzeyde olabiliyor. İş ve üniversite arasında geçen bu ağır tempo üniversiteli işçilerin sosyal hayatlarını ayıracakları zamanı da yok ediyor. Bugün, sosyal alan olarak gördüğümüz üniversiteler, bu öğrenciler için; sosyal bir alan olarak kullanılamıyor.
Eğitim gördükleri alanın dışında ki işlerde çalışma zorunda olmaları, iş bulma zorlukları, maaş yetersizliği, eğitimlerine yeteri kadar vakit ayıramamaları, zihinsel-fiziksel yorgunlukları ve sosyal yaşam yetersizliğinin yanında diğer büyük bir sorun ise, eğer ailesinden uzak bir yerde okuyorsa, barınma sorunu...
Üniversiteli işçilerin öğrenimleri nedeniyle geç vardiyalarda çalışmak zorunda oldukları için ve yurtlarda en son giriş, ve çıkışlar 23.00 (bazı bölgelerde 21.00) olduğundan üniversiteli işçilerin yurtta barınmaları pek mümkün olamıyor. Ev tutmak istediklerinde ise daha büyük bir maddi yardıma ihtiyaçları olabiliyor. Bu yurt ve ev arasındaki büyük maddi uçurum, evlerde 4-5 ve daha fazla kişi beraber kalarak kapatılmaya çalışılıyor...
Toplum geleceğinin kaleleri olan eğitim yuvaları
özelleştirilmemeli! Eğitimi kapitalistlerin kâr yuvalarına döndürmeye yönelik
atılan adımlar geri alınmalı! Eğitim bir haktır satılamaz!
Parasız Eğitim İçin Savaşmaya Devam! diyoruz...
GÖZDE ERDEMİR