MARMARA ÜNİVERSİTESİ'NDEN MEKTUP VAR!

12 Eylül dönemiyle başlayan üniversiteleri ehlileştirme
projesi bugün farklı bir boyutta karşımıza çıkmaktadır. Başta YÖK olmak üzere
oluşturduğu baskı aygıtlarıyla üniversite gençliğini "kazandığını" uman devlet,
günümüzde eğitimin metalaşması, piyasalaşması için çaba sarf etmektedir. 2
Kasım tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan şu satırlar ;
"Yükseköğretimin yarı-kamusal bir hizmet olması ve kişisel
getiri oranlarının sosyal getiri oranlarına göre fazla olması sebebiyle öğrenci
katkı paylarının yükseköğretimin finansmanındaki payının arttırılması
gerekmektedir."
Ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in söylediği şu sözler
;
"Eğitimin devlet bütçesine ne kadar yük getirdiğinin
bilincindeyiz. Bu alanda ne kadar teşvik yaparsak devletin yükü o nispette
hafifleyecektir."
Devletin eğitime nasıl baktığını kanıtlar niteliktedir.
Okullar ticarethane, öğrenciler müşteri, eğitim ise alışveriş konusu olan mal
Bu projenin amacı burjuvaziye yeni bir pazar açmanın yanı
sıra üniversite kapılarını emekçi çocuklarına kapatarak, belli bir seçkin
azınlığın yararlandığı ayrıcalık haline getirmektir. Bu planlarıyla hem
okullardan kar sağlayacak, hem de geçmişten günümüze toplumun muhalif kesimini
oluşturan üniversite gençliğini ve özelde üniversite içinde bu muhalif kesimi
oluşturan emekçi çocuklarını toplumsal alandan eleyeceklerdir.
Peki bu büyük saldırıya karşı üniversite gençliği ne yapıyor
? Kendi okuduğum okul adına söylemek gerekirse iki-üç cılız eylemlilik
haricinde hiçbir şey.
Marmara Üniversitesi, muhalif gençliğin yoğun olarak
örgütlendiği İstanbul Üniversitesi'ndeki bu hareketliliği bastırması için
kurulmuş bir kurumdur. Bu sebeple yönetim kadrosu gerici-faşist tabana
dayanmaktadır. Bu gerici-faşist hareketlilik birkaç kampus hariç üniversite
genelinde de kendini göstermekte, en ufak bir sol ses bile satırlarla, döner
bıçaklarıyla sindirilmeye çalışılmaktadır.
Bu faşist örgütlülüğün dışında kalan gençliğin büyük bir
kesimi ise sürdüğü rujun markasına, sahip olduğu haklardan daha fazla değer
veren, giydiği kotun ilgi çekmesini, ülkede gelişen olaylardan daha fazla takip
eden bir boş vermişlik, yozlaşmışlık içinde.
Ancak tüm bu söylediklerimizden son derece karamsar
olduğumuz anlaşılmasın, tarih bize hak arama mücadelelerinin en imkansız
koşullardan bile yükselebildiğini ve başlangıçta hayal olarak görülen hakların
kazanılabildiğini göstermiştir.
Marmara Üniversitesi'nden
TÜM-İGD'li ilerici gençler