YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!

İçinde bulunduğumuz emperyalist kapitalist sistemin
yayılmacı politikalarının bir sonucu olarak halklara yönelik girişilen işgal ve
savaşlarda en çok ezilen ve şiddete uğrayan kadınlar oluyor. Savaşlarda
tecavüzler sistematik bir biçimde o halkın kültürünü, öz saygısını yitirmesi
için uygulanan kirli politikalardan biri yalnızca.
Amerikan emperyalizminin kirli çıkarları için Ortadoğu'da yürüttüğü savaşların faturasını mazlum halklar ödüyor, savaşlarda kadınlar ölüm, yıkım ve talandan etkileniyor. Sürekli olarak kaçırılma, ölüm ve tecavüz tehdidiyle yaşıyor. Afganistan'ın, Irak'ın, Filistin'in yıkımı buna örnek. Yanıbaşımızda komşumuz Irak işgal altında. İşgal, Kürt, Türk, Arap demeden tüm kadınlarımızı eziyor. Bu nedenle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bizim için ayrı bir anlam taşıyor. Tüm ezilen kadınlar dünyada birlik oldu ve bu işgale ve sömürüye son verecek sesi hep bir ağızdan haykırıyoruz!
Emperyalist
saldırganlığa karşı kadınlar mücadeleye!
Irak'ta işgale son!
ABD Ortadoğu'dan
Defol!
1857 yılında New York'ta 16 saatlik işgününe, düşük ücretlere, eşitsizliğe ve kötü çalışma, koşullarına kadınlar başkaldırmış ve bu direnişte birçok kadın yanarak yaşamını yitirmişti. Bugüne bakıldığında kadınların yüz yıllardır yürüttüğü insanca yaşama ve eşitlik mücadelesi devam etmesi gerekmektedir.
Kapitalizmde kadın, emeğinin karşılığını alamıyor, sosyal hakları kısıtlı, işten öncelikle çıkarılanlar kadınlar oluyor, eşit işe eşit ücret alamıyorlar, yöneticilik pozisyonlarına gelemiyorlar.
Daha dün Bursa'da bir tekstil fabrikasında aldıkları ücretin yetmemesi ve zorunlu olarak gece mesaisine kalan biri 3 aylık hamile, biri henüz 15'inde çocuk olan toplam 5 kadın kapitalizm tarafından vahşice yakılarak katledildi. Ayşe, Sadife, Gülden, Necla ve Sevgi idi adları. Kapitalist üretim sistemi insana önem vermiyor, patronların daha çok kâr etmesine hizmet ediyor. Bu tablo mücadelenin yükseltilmesi, safların sıklaştırılıp alanlara çıkılması zorunluluğunu bir kez daha gösteriyor.
Emek alanında olduğu gibi eğitim alanında da kadınların
kadın olmaktan kaynaklı ayrımcılığa uğradıkları ve sadık köleler yetiştirmek
için despotik bir eğitim sistemi uygulandığı ortadadır. Eğitimde önceliğin
erkeklere verildiği (özellikle kırsal kesimlerde), eğitim sürecine katıldıklarında
ise sosyal kısıtlamalara maruz kaldıkları görülüyor. Öğrenci olarak yurtlara
giriş saatlerinin fazlasıyla kısıtlı olması, ev tutmak zorunda kaldıklarında
bulamama ya da toplum tarafından özel yaşama müdahale gibi birçok baskıyla
karşı karşıya bulunmaktalar.
Eğitimde kadın-erkek eşitliğini sağlamak için her şeyden önce dünden bugüne değin süre gelen cinsiyetçi kalıp ve yargıların kırılması ve ivedilikle bu konuda bireylerin ve giderek toplumların duyarlı ve bilinçli hale getirilmesi için çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Kadınlar kendi sorunlarına sahip çıkarsa, örgütlenirse ancak, bu sorunların üstesinden gelebilir. TÜM-İGD, bu temelde, genç kadınların cinsiyetlerinden dolayı uğradıkları ayrımcılığa ve haksızlıklara karşı mücadele yürütüyor.
TÜM-İGD, genç işçi, öğrenci ve köylü kadınları çatısı altında bu mücadeleye katılmaya çağırıyor!
BURSA'DA YANAN 5 KADIN İŞÇİYİ UNUTMADIK! - KADIN EMEĞİNİN SÖMÜRÜLMESİNE SON! - EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET! - CİNSİYETÇİ AYRIMCILIĞA SON! - GENÇ KADIN TÜM-İGD'YE KATIL!
TÜM-İGD'Lİ KADINLAR