Tarih: Nisan 2005 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:9
EMEKÇİLER EĞİLDİKÇE SANATA
YIRTILACAKTIR ELBET KARANLIKLAR DA
Grup Doğan Güneş, 28'i 29 Ocak'a bağlayan gece katledilen Mustafa Suphi ve yoldaşları için 29 Ocak akşamı yaptığımız anma gecesinde müziğiyle bizlere destek sundu. Söyledikleri Kürtçe ve Zazaca türkülerle geceye Anadolu halklarının, direnenlerin sesini ulaştıran Doğan Güneş'le yaşadıkları mahallede, grubun vokalisti Yusuf arkadaşımızın iki oda gecekondularında bir röportaj yaptık. İlerici Gençlik emekçileri olarak istedik ki dinleyenler tarafından çok beğenilen, amatör bir ruhla profesyonelce müzik yapan ve aynı zamanda her biri bir proleter olan Doğan Güneş emekçilerini okuyucularımız da yakından tanısın. İşçilerin bilimden, sanattan, edebiyattan nasipsiz olduğunu iddia eden yoz kültür borazancılarına da tokat gibi bir cevap Doğan Güneş. Bizi çok sıcak karşılayan grup Doğan Güneş emekçilerine, ayrıca evlerini bize açan, bizden konukseverliğini esirgemeyen Yusuf'un annesine ve dedesine buradan teşekkürlerimizi bir kez daha iletiyoruz.
İ.G: Kısaca kendinizi ve gruptaki görevinizi anlatır mısınız?
Yusuf Kel: 22 yaşındayım. Gruptaki görevim vokalistlik. Erzurumluyum. Sağlık problemlerimden dolayı şu an çalışmıyorum normalde sekiz senedir matbaa atölyesinde çalışıyorum. Son üç yıldır sigortam var. Bundan önceki beş sene sigortasız çalıştım.
Erol Sever: 21 yaşındayım. Erzurumluyum. 13 senedir bağlamayla uğraşıyorum, çalmayı kendim öğrendim. Hatta şu an mahalledeki çocuklara bağlama dersi veriyorum. Çalışmaya 16 yaşımda başladım. Ortacı olarak başladığım tekstilde şu an ustabaşı yardımcısı olarak çalışıyorum. Mesailerimiz çok yoğun. Günde 12 saat haftanın beş günü çalışıyorum, bazen Cumartesi ve Pazar günleri de çalışıyorum. Üç buçuk sene sigortasız çalıştım.
Savaş Boylu: 17 yaşındayım. Grupta gitar çalıyorum. Müziğe yan flüt çalarak başladım. Ama daha sonra gitar ilgimi çekince gitar çalmayı öğrendim. İki senedir gitar çalıyorum. Üç aydır tabela atölyesinde çalışıyorum sigortasız olarak.
Ali Tural: 20 yaşındayım. Ben de Yusuf gibi vokalist olarak görev alıyorum grupta. Tekstil atölyesinde kesim bölümünde çalışıyorum. Çırak olarak girdiğim bu işyerinde beş yıldır çalışıyorum.
Murat Gültepe: 19 yaşındayım. Grupta bendir çalıyorum ve bendir çalarak başladım müziğe. Erzurumluyum. Kot pantolon boyalarını üreten kimyasal boya atölyesinde çalışıyorum. Beş senedir çalışıyorum. Bir senedir sigortalıyım.
İ.G: Bir araya nasıl geldiniz? Ve neden Doğan Güneş?
Doğan Güneş: Hemen hemen hepimiz aynı memleketliyiz. Bir arkadaşımız daha var ama şu an askerde. Grup fikrini ortaya atan arkadaşımız müzikle uğraşmıyor ve şu an o da askerde. Hepimizin kendince bir yeteneği vardı ve müziğe de meraklı insanlardık. Saz çalan var, gitar çalan var derken neden biz de müzik yapmayalım dedik. Zaten aynı mahallede oturuyoruz hepimiz ve çok eskiye dayanan arkadaşlığımız var. Müzik yapmak bizim için önemli, bunu da insanlarla paylaşmak bize bambaşka bir mutluluk veriyor. Müziğimizle veremeye çalıştığımız umudun, ismimizle özdeşleşmesini istiyoruz. İnsanlar bizden bahsederken umutla, mutlulukla bahsetmeli onlara yeni ufuklar açmak istiyoruz. Doğan güneş nasıl ki gecenin bitişiyle çıkar, biz de ismimizin aydınlıkla anılmasını istiyoruz.
İ.G: Ben de bir tekstil işçisiyim ve tekstil emek yoğun bir sektör, mesai saatleri hem belirsiz hem de çok fazla. Doğan Güneş emekçilerinin emeği çift yönlü. Hem çalışıp para kazanmak ve hayatınızı idame ettirmek zorundasınız, bir taraftan da yoğun mesailerden vakit bulup müzikle uğraşıyorsunuz. Bu yaşadığınız mahallede, bu bölgede ne kadar insan tanıyor sizi ve size bakış açıları nedir?
Doğan Güneş: Bir düğün, bir gece olduğunda insanlar bizi çağırıyor ve bizler de onlarla o zaman diliminde müziğimizi paylaşıyoruz. Bunların ise bizim için maddi karşılığı yok. Müziği para için yapmıyoruz. Kendimizi ve müziğimizi henüz tanımayan insanlara tanıtmak, müziğimizde iddialı olduğumuzu herkese göstermek istiyoruz. Tüm bunlarla birlikte bizim çevremizde bizim gibi bir çok öğrenci, emekçi küçük yaşta insanlar var. İçlerinde kötü alışkanlıkları olanlar var. Onlara müziğimizle örnek olmak, her gittiğimiz yerde sevgi, dostluk, kardeşlik ve barış mesajları vermeye çalışıyoruz. Bizi tanıyanlar seviyor bizi. Mahalledeki küçük çocuklar bizi gördüklerinde "abi bize türkü söyle" diyerek yaklaşıyorlar. Bize olan sevgileri onları pozitif yönde etkileyip doğruya, güzele, iyiye sevk etmemizi sağlıyor.
İ.G: Gecekondu bölgesinde yaşıyorsunuz ve söylediğiniz türküler buralardan yükseliyor. Burjuvaların desteklediği günümüz popüler kültürünün önümüze sunduğu bugünkü müzik tarzı ve kültürü hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Doğan Güneş: Bugün sesi müziğe yatkın olmayan insanlar dahi bir yarışma programı sonucunda hemen meşhur olabiliyorlar. Günümüzdeki popüler şarkıcılar balon gibi şişiriliyor halkın önüne konuluyor. Onların arkasında paralı yapımcılar, para gücü var. Medya tarafından yükseltiliyorlar. Ama medya elini çektiğinde sönüyorlar. Çünkü halkın müziği değil yaptıkları. Yoz kültürün vasat ürünleri. Bize de kaset teklifi yaptı yapımcılar, ama bizim kaset yapmak için paramız yok. Amatör bir grup olsak bile varoşların sesi olmak istiyoruz. Biz Kürtçe, Türkçe, Zazaca söylediğimiz türkülerde yoksulların, göçe zorlanan insanın acılarını, başkaldıran insanın umudunu, öfkesini, çağrısını dile getiriyoruz. Halkız biz. Bizim müziğimizdir baki kalacak olan. Biz işçiyiz hepimiz. Hem çalışıp hem müzik yapıyoruz. Şu an direnişteki SEKA işçileriyle birlikte olmak, onlara müziğimizle destek sunmak isterdik. Bu röportaj aracılığıyla onlara desteğimizi sunuyoruz, onların yanındayız diyoruz.
İ.G: Sizin şu an yaşadığınız Alibeyköy Karadolap mahallesindeki halkın ve gençliğin ekonomik ve sosyal durumu nasıl? Özellikle gençlerden bahsedersek zamanlarını nasıl geçiriyorlar? Gençlerin işçileşme dönemi kaç yaşında başlıyor?
Doğan Güneş: Bu bölgeye göç edenlerin çoğu Erzurumlu, Tuncelili. Halkın ve gençliğin büyük bölümü tekstil atölyelerinde çalışıyor. Bizim çevremizdeki insanların çoğu ilkokulu ya okumuş ya okumamış insanlardan oluşuyor. Bizim mahallemizde ve genel olarak bu bölgede ailelerin maddi durumları da zaten iyi değil, burada yoksulluk çok fazla. İlkokulu bitiren bir çocuk eğer dersleri de iyi değilse hemen işe verilir. Burada 11-12 yaşından itibaren ya tekstil atölyesine ya da başka sektörde bir işe verilir. Çocuklar başarılı dahi olsa okulu yarım bırakmak zorunda kalıyorlar, çünkü evin maddi olarak onların desteğine ihtiyacı var. Bu bölgedeki gençlerin bir kısmında ciddi olarak uyuşturucu madde kullanımı var. Kullanan arkadaşların bir kısmı da her gün işine giden kişiler.
İ.G: Bu koşullar altında, bu yozlaşma altında çalışmanıza karşın özverili bir şekilde müziğinizle mücadele veriyorsunuz. Son olarak bu röportaj aracılığı ile okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?
Doğan Güneş: Herkesi barışa, sevgiye, dayanışmaya davet ediyoruz. Savaşlar olmasın, savaşlara karşı olmalıyız. Emekçileri, emekçi çocuklarını varoşlarda uyuşturucuyla, mafya ilişkileriyle kuşatan kirli düzene karşı gençler olarak hep birlikte mücadele etmeliyiz. Kolay yolu seçip uyuşturucuyla kendimizi, kişiliğimizi yok etmek yerine karşı durup savaşmalıyız. Müziğimiz aracılığıyla insanlarla dayanışmak istiyoruz. Bizim hayattaki kötülüklere, yozlaşmaya, kirlenmeye karşı verdiğimiz mücadelenin bir biçimi müzikle uğraşıyor olmamız. İnsanlar beraber olursa, birlikte mücadele ederse emeğimiz, insan emeği, işçi sınıfı yani bizler kazanacağız.
İ.G: Kısaca kendinizi ve gruptaki görevinizi anlatır mısınız?
Yusuf Kel: 22 yaşındayım. Gruptaki görevim vokalistlik. Erzurumluyum. Sağlık problemlerimden dolayı şu an çalışmıyorum normalde sekiz senedir matbaa atölyesinde çalışıyorum. Son üç yıldır sigortam var. Bundan önceki beş sene sigortasız çalıştım.
Erol Sever: 21 yaşındayım. Erzurumluyum. 13 senedir bağlamayla uğraşıyorum, çalmayı kendim öğrendim. Hatta şu an mahalledeki çocuklara bağlama dersi veriyorum. Çalışmaya 16 yaşımda başladım. Ortacı olarak başladığım tekstilde şu an ustabaşı yardımcısı olarak çalışıyorum. Mesailerimiz çok yoğun. Günde 12 saat haftanın beş günü çalışıyorum, bazen Cumartesi ve Pazar günleri de çalışıyorum. Üç buçuk sene sigortasız çalıştım.
Savaş Boylu: 17 yaşındayım. Grupta gitar çalıyorum. Müziğe yan flüt çalarak başladım. Ama daha sonra gitar ilgimi çekince gitar çalmayı öğrendim. İki senedir gitar çalıyorum. Üç aydır tabela atölyesinde çalışıyorum sigortasız olarak.
Ali Tural: 20 yaşındayım. Ben de Yusuf gibi vokalist olarak görev alıyorum grupta. Tekstil atölyesinde kesim bölümünde çalışıyorum. Çırak olarak girdiğim bu işyerinde beş yıldır çalışıyorum.
Murat Gültepe: 19 yaşındayım. Grupta bendir çalıyorum ve bendir çalarak başladım müziğe. Erzurumluyum. Kot pantolon boyalarını üreten kimyasal boya atölyesinde çalışıyorum. Beş senedir çalışıyorum. Bir senedir sigortalıyım.
İ.G: Bir araya nasıl geldiniz? Ve neden Doğan Güneş?
Doğan Güneş: Hemen hemen hepimiz aynı memleketliyiz. Bir arkadaşımız daha var ama şu an askerde. Grup fikrini ortaya atan arkadaşımız müzikle uğraşmıyor ve şu an o da askerde. Hepimizin kendince bir yeteneği vardı ve müziğe de meraklı insanlardık. Saz çalan var, gitar çalan var derken neden biz de müzik yapmayalım dedik. Zaten aynı mahallede oturuyoruz hepimiz ve çok eskiye dayanan arkadaşlığımız var. Müzik yapmak bizim için önemli, bunu da insanlarla paylaşmak bize bambaşka bir mutluluk veriyor. Müziğimizle veremeye çalıştığımız umudun, ismimizle özdeşleşmesini istiyoruz. İnsanlar bizden bahsederken umutla, mutlulukla bahsetmeli onlara yeni ufuklar açmak istiyoruz. Doğan güneş nasıl ki gecenin bitişiyle çıkar, biz de ismimizin aydınlıkla anılmasını istiyoruz.
İ.G: Ben de bir tekstil işçisiyim ve tekstil emek yoğun bir sektör, mesai saatleri hem belirsiz hem de çok fazla. Doğan Güneş emekçilerinin emeği çift yönlü. Hem çalışıp para kazanmak ve hayatınızı idame ettirmek zorundasınız, bir taraftan da yoğun mesailerden vakit bulup müzikle uğraşıyorsunuz. Bu yaşadığınız mahallede, bu bölgede ne kadar insan tanıyor sizi ve size bakış açıları nedir?
Doğan Güneş: Bir düğün, bir gece olduğunda insanlar bizi çağırıyor ve bizler de onlarla o zaman diliminde müziğimizi paylaşıyoruz. Bunların ise bizim için maddi karşılığı yok. Müziği para için yapmıyoruz. Kendimizi ve müziğimizi henüz tanımayan insanlara tanıtmak, müziğimizde iddialı olduğumuzu herkese göstermek istiyoruz. Tüm bunlarla birlikte bizim çevremizde bizim gibi bir çok öğrenci, emekçi küçük yaşta insanlar var. İçlerinde kötü alışkanlıkları olanlar var. Onlara müziğimizle örnek olmak, her gittiğimiz yerde sevgi, dostluk, kardeşlik ve barış mesajları vermeye çalışıyoruz. Bizi tanıyanlar seviyor bizi. Mahalledeki küçük çocuklar bizi gördüklerinde "abi bize türkü söyle" diyerek yaklaşıyorlar. Bize olan sevgileri onları pozitif yönde etkileyip doğruya, güzele, iyiye sevk etmemizi sağlıyor.
İ.G: Gecekondu bölgesinde yaşıyorsunuz ve söylediğiniz türküler buralardan yükseliyor. Burjuvaların desteklediği günümüz popüler kültürünün önümüze sunduğu bugünkü müzik tarzı ve kültürü hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Doğan Güneş: Bugün sesi müziğe yatkın olmayan insanlar dahi bir yarışma programı sonucunda hemen meşhur olabiliyorlar. Günümüzdeki popüler şarkıcılar balon gibi şişiriliyor halkın önüne konuluyor. Onların arkasında paralı yapımcılar, para gücü var. Medya tarafından yükseltiliyorlar. Ama medya elini çektiğinde sönüyorlar. Çünkü halkın müziği değil yaptıkları. Yoz kültürün vasat ürünleri. Bize de kaset teklifi yaptı yapımcılar, ama bizim kaset yapmak için paramız yok. Amatör bir grup olsak bile varoşların sesi olmak istiyoruz. Biz Kürtçe, Türkçe, Zazaca söylediğimiz türkülerde yoksulların, göçe zorlanan insanın acılarını, başkaldıran insanın umudunu, öfkesini, çağrısını dile getiriyoruz. Halkız biz. Bizim müziğimizdir baki kalacak olan. Biz işçiyiz hepimiz. Hem çalışıp hem müzik yapıyoruz. Şu an direnişteki SEKA işçileriyle birlikte olmak, onlara müziğimizle destek sunmak isterdik. Bu röportaj aracılığıyla onlara desteğimizi sunuyoruz, onların yanındayız diyoruz.
İ.G: Sizin şu an yaşadığınız Alibeyköy Karadolap mahallesindeki halkın ve gençliğin ekonomik ve sosyal durumu nasıl? Özellikle gençlerden bahsedersek zamanlarını nasıl geçiriyorlar? Gençlerin işçileşme dönemi kaç yaşında başlıyor?
Doğan Güneş: Bu bölgeye göç edenlerin çoğu Erzurumlu, Tuncelili. Halkın ve gençliğin büyük bölümü tekstil atölyelerinde çalışıyor. Bizim çevremizdeki insanların çoğu ilkokulu ya okumuş ya okumamış insanlardan oluşuyor. Bizim mahallemizde ve genel olarak bu bölgede ailelerin maddi durumları da zaten iyi değil, burada yoksulluk çok fazla. İlkokulu bitiren bir çocuk eğer dersleri de iyi değilse hemen işe verilir. Burada 11-12 yaşından itibaren ya tekstil atölyesine ya da başka sektörde bir işe verilir. Çocuklar başarılı dahi olsa okulu yarım bırakmak zorunda kalıyorlar, çünkü evin maddi olarak onların desteğine ihtiyacı var. Bu bölgedeki gençlerin bir kısmında ciddi olarak uyuşturucu madde kullanımı var. Kullanan arkadaşların bir kısmı da her gün işine giden kişiler.
İ.G: Bu koşullar altında, bu yozlaşma altında çalışmanıza karşın özverili bir şekilde müziğinizle mücadele veriyorsunuz. Son olarak bu röportaj aracılığı ile okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?
Doğan Güneş: Herkesi barışa, sevgiye, dayanışmaya davet ediyoruz. Savaşlar olmasın, savaşlara karşı olmalıyız. Emekçileri, emekçi çocuklarını varoşlarda uyuşturucuyla, mafya ilişkileriyle kuşatan kirli düzene karşı gençler olarak hep birlikte mücadele etmeliyiz. Kolay yolu seçip uyuşturucuyla kendimizi, kişiliğimizi yok etmek yerine karşı durup savaşmalıyız. Müziğimiz aracılığıyla insanlarla dayanışmak istiyoruz. Bizim hayattaki kötülüklere, yozlaşmaya, kirlenmeye karşı verdiğimiz mücadelenin bir biçimi müzikle uğraşıyor olmamız. İnsanlar beraber olursa, birlikte mücadele ederse emeğimiz, insan emeği, işçi sınıfı yani bizler kazanacağız.
Röportaj: Yetgül KARAÇELİK
Hülya DEMİR
Diğer Haberler
KAPİTALİZMDE AŞK BAŞKADIR!UMUT GENÇLİKTE!Sermayenin Tarihi ve DoğalGüzelliklerimizi Yağmalamasına
Karşı SavaşıyoruzGENÇLİK MÜCADELESİNİN SORUNLARI ÜZERİNEEMEKÇİLER EĞİLDİKÇE SANATA
YIRTILACAKTIR ELBET KARANLIKLAR DASERMAYENİN DİYETİTEKSTİL İŞÇİLERİKADIN VE ÖRGÜTLÜLÜKSİYASAL ZOR VE "HAYATA DÖNÜŞ" OPERASYONUDGM DİRENİŞLERİ