• ANASAYFA
  • LİNKLER
  • FOTOĞRAFLAR
  • HABER GÖNDER
  • MÜZİK
  • VİDEOLAR
  • ZİYARETÇİ DEFTERİ
  •  
  • YENİ SİTE

Kategoriler

Toplumsal HaberlerKültür SanatKöşe YazılarıKadınİşçi - Sendikaİnceleme - YorumGençlikEmekçi ÜniversitesiDış HaberlerBildiriler




Temel Metinler

İşçi, köylü, öğrenci gençlik görev başına Çağrı, Tüm İlerici, Yurtsever, Gençler Görev Başına ilerici gençlik derneğine kavuştu TÜM-İGD Kuruldu İlerici gençler 1. olağan genel kurul'da buluştu! Alternatif süreç gazetesi'nin TÜM-İGD ile yaptığı röportajın tam metni
Tarih: Nisan 2006 | Sayı: İlerici Gençlik Sayı:11

Yeni bir öğrenci gençlik hareketi! Yeni bir üniversite çalışması!

Sosyal dayanışma, sosyal güvenlik gibi temel hakların liberalizmin "özgür girişimci" çarkları arasında parçalanıp yok edildiği günümüzde, eğitim sistemine yama olmuş dershanelerin yüksek ücretleri, artan harçlar, kayıt masrafları, ulaşım pahalılığı, yüksek konut kiraları, yurt ücretleri kantin, yemekhane ücretleri üniversite eğitimini de düşük gelirli geniş halk kitlelerinin faydalanamadığı bir lüks haline getiriyor.



Bir yandan "Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi, ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan" tek tip, ezberci, itaatkar, sivil ordusunu oluşturma idealinde olan milli eğitim ideolojisi; diğer taraftan YÖK; bilim üretmesi gereken üniversiteleri TÜSİAD fermanıyla sermayeye adam yetiştiren, bilimi serbest piyasa ekonomisinin arz-talep ilişkilerinin metası haline getiren, talep edilen bilgiyi üreten, arz eden bir kâr endüstrisi haline getiriyor. Kapitalist sistem; bir yandan sömürülenleri (ezilenleri) kendi karanlıklarına boğmaya çalışırken, bir yandan da emrine amade liberal zihniyetler var etmeye çalışıyor. Akademik fikriyat; sığ, muhafazakar anlayışın arpalığı haline getirilmeye çalışılıyor. Üniversite içerisinde "haddini aşma cüreti gösterebilecek unsurlar" çeşitli kademelerde bulunan askerler vasıtasıyla "hizaya" getiriliyor. 80 darbesinin postal sesleri akademik yaşamın tüylerini ürpertiyor. Medya tekelleri ise her fırsatta, demokratik taleplerini haykıran halk çocuklarını, akademisyenleri terörist ilan ediyor, 80'li yılların görüntüleriyle soslayıp hazırladıkları programlarla, korku salmayı da ihmal etmiyor. 

Üniversite kapıları emekçi çocuklarına kapatılıyor!
Her sene emekçi çocuklarından biraz daha arındırılmış, kapıları gelir seviyesi bakımından görece biraz daha yüksek, ağırlıklı olarak orta sınıfa mensup diyebileceğimiz genç kitlelerin doldurduğu üniversiteler; üniversiteli tipolojisinde açık farklılıkları da beraberinde getiriyor. Öncelikle gelir dağılımındaki farklılıktan kaynaklı değişime uğrayan üniversite gençliğinin genel tipolojisi, giyim kuşamdan eğlence anlayışına, arkadaşlık ilişkilerinden paylaşım anlayışlarına ve yaşamın birçok alnına kadar sınıfsal bakış farklılıkları nedeniyle emekçi çocuklarının sömürü mekanizmalarını kavrayıştaki kıvraklığından yoksun, liberal diyebileceğimiz bir burjuva eğilimi gösteriyor.

Üniversite sınavını kazanmayı başarabilen emekçi çocukları ise genelde mezun olduktan sonra hemen meslek hayatına atılıp, sermaye gerektirmeden para kazanılabilecek bölümlere (meselâ öğretmenlik gibi) girmeye çalışıyorlar. Bunu yapamayanlar ise görece daha düşük puanlarla girilebilecek bölümlere yöneliyor. Hiç olmazsa dört yıllık bir fakülte bitirebilmek için... Bunların dışında daha ortaöğretimde meslek lisesini tercih ederek, dört yıllık okullara peşin peşin veda ediyorlar. Ağırlıklı olarak emekçi ailelerin çocukları olan bu öğrenciler ancak meslek yüksek okullarını tercih edebiliyorlar.

İlerici gençlik nasıl bir yol izlemeli?
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki; ekonomik sömürü siyasal ve sosyal sömürünün temelidir. Geniş İşçi, emekçi kitlelerin ekonomik, siyasal ve sosyal sömürüyü derinlemesine hissedebilmesinin, kavrayabilmesinin nedeni ekonomik sömürünün temel çelişkilerini derinlemesine yaşamasındandır.

Yukarıda belirttiklerimizden hareketle orta sınıf karakterindeki öğrenci kitleleri, ki bunlar giderek üniversite öğrencilerinin genel kitlesini oluşturma yönündedir, sömürü mekanizmasını
"emekçi çocuklarından farklı olarak" ikinci basamaktan kavramaya başlayacaklardır. Yani siyasal ve sosyal sömürüyü algılamaya çalışırken onların "aydın kişilikleri" ön plana çıkacaktır.

Çizdiğimiz bu tabloda karşımıza iki temel görev (öğe) çıkıyor. Birincisi: üniversitelerde meydana gelen bu değişimde öğrenci kitlelerinin aydın kişiliklerine seslenebilecek hassasiyette çalışmalar, eylemlilikler geliştirmek. İkincisi: "emekçi çocuklarına kapıları sonuna kadar açık üniversiteler!" şiarını daha da yükseltmek ve emekçi çocuklarının hassasiyetlerine uygun çalışmalarda, eylemliliklerde bulunmak. Ancak bu yolla üniversitelerde filizlenmekte olan liberal eğilimleri işçi sınıfı ve tüm sömürülen kitlelerin kültürüyle buluşturmak ve buradan devrimci bir öz yaratmak mümkün olabilir. Bu biz devrimci öğrencilerin birincil görevi olmalıdır. Köklü, devrimci geleneğimizin şiarı olan "YOLUMUZ İŞÇİ SINIFININ YOLUDUR!" gerçeği yakıcılığını bugün de olanca gücüyle korumaktadır.

Öğrenci hareketini zedeleyen sapmalar
Üniversite gençliğini kucaklaması gereken gençlik örgütleri ise içine düştükleri açmazlar yüzünden bunu yapabilecek durumda değiller. Bu kimi siyasal bakış açılarının temel, yakıcı sorunlarından bir tanesi; ideal olanla kitle gerçekliği ve kendi gerçeklikleri arasında yaşadıkları karmaşa. Buna bağlı olarak karşımıza iki temel yanılgıyı çıkıyor. Sınıf siyasetinden ödün vermiş, örgütlemeye çalıştığı toplumun farklı kesimlerinin anlayışına bürünmüş, eklektizmi, pragmatizmi ve subjektizmi metot edinmiş iki temel siyasal yanılgı. Toplumsal, sınıfsal gerçekliklerden, Marksizm ve Leninizm'den cımbızla çekip çıkardıkları bütünlüksüz parçaları faydacı bir anlayışla bir araya getiren iki siyasal bakış.

Birincisi: liberal bir kitleyi örgütlemek, dönüştürmek amacıyla yola çıkan kimi siyasal yapıların liberal söylemlere bürünmesi, liberalleşmesi, liberalizmin bayraktarlığını yapması, tüm üniversite gerçeklerini, üniversiteleri kışlalara çeviren YÖK gerçeğini görmezden gelmesi, buna sistemli bir muhalefet örmek yerine kitlesini üniversite sorunlarından uzak, çatışmalardan kaçırarak (kaçak) cam fanuslarda büyütmesi. Yani buz gibi "kitle kuyrukçuluğu", buz gibi "pasifizm".

İkincisi: yoğunlukla küçük-burjuva veya köylü katmanlar içinde örgütlenen, düşüncelerinin zeminlerini ve siyasal gerçekliklerini oradan alan, bu bakış açısını sınıf siyasetine yeğleyen, "ideolojik savaşımı işçi sınıfına vermekle birlikte, fiili savaşımı bu katmanlara veren", sol sekter diyebileceğimiz anlayış üniversitelerin ihtiyaçlarını, hassasiyetlerini görmezden gelip mutlaklaştırdıkları araç ve yöntemlerle çalışma yürüten sapma(yanılgı).

Bu iki temel yanılgıya cevaben, çalıştığı tüm alanlarda; fabrikalarda, tarlalarda, okullarda, mahallelerde işçi sınıfı bilincini oluşturan, hiçbir yeri, zamanı, aracı, eylem tarzını mutlaklaştırmayacak; çalışılan alanın özgülüklerine, hassasiyetlerine uygun esnekliği gösterebilecek bir anlayış geliştirilmeli. Ne kitle kuyrukçuluğu ne reformizm ne de sol sekter bir siyasal anlayış. Asıl olan kitlelerin sınıf gerçekliklerini kavraması ve devrimcileşmesidir.

Üniversiteler varoluşlarından bu yana ilerici, aydın, militan kadrolar da yetiştirmiştir ve yetiştirecektir.

SÜLEYMAN İLERİ

Diğer Haberler

Yeni bir öğrenci gençlik hareketi! Yeni bir üniversite çalışması!YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!ÜNİVERSİTELİLERİN GÜCÜ FRANSIZ SOKAKLARINI SARSIYOR!Üniversiteli işçilerSOL tribünlere girebilir mi?Ortadoğu'da Demirci Kawa'lar Direniş Ateşini Yakmaya Devam Ediyor!"Medeniyetler İttifakı!" Cenderesinde KadınMARMARA ÜNİVERSİTESİ'NDEN MEKTUP VAR!KADINGünden güne çoğalan bir çığlık: "vicdani ret!"
İlerici Gençlik Dergisi | bu site GNU / GPL lisanslı özgür yazılım araçları kullanarak hazırlanmıştır.
posta@ilericigenclik.org | |