• ANASAYFA
  • LİNKLER
  • FOTOĞRAFLAR
  • HABER GÖNDER
  • MÜZİK
  • VİDEOLAR
  • ZİYARETÇİ DEFTERİ
  •  
  • YENİ SİTE

Kategoriler

Toplumsal HaberlerKültür SanatKöşe YazılarıKadınİşçi - Sendikaİnceleme - YorumGençlikEmekçi ÜniversitesiDış HaberlerBildiriler




Temel Metinler

İşçi, köylü, öğrenci gençlik görev başına Çağrı, Tüm İlerici, Yurtsever, Gençler Görev Başına ilerici gençlik derneğine kavuştu TÜM-İGD Kuruldu İlerici gençler 1. olağan genel kurul'da buluştu! Alternatif süreç gazetesi'nin TÜM-İGD ile yaptığı röportajın tam metni
Tarih: Nisan 2006 | Sayı: İlerici Gençlik Sayı:11

Bir röportaj(2)

ailenin ve devletin kökeni nedir?... komünizm nedir?... ilericiler dine nasıl bakarlar?... sosyalizm ve din... kapitalizm nasıl gelişti ve daha başka konular üzerine

Bu sayımızda insanlığın büyük özgürlük mücadelesine hayatını adamış; dünya işçi sınıfının en değerli öğretmenlerinden bir öndere kulak veriyoruz. Kim diye mi soruyorsunuz? Hemen söyleyelim: FRİEDRİCH ENGELS. Can yoldaşı, çalışma arkadaşı Karl Marx'la birlikte yazdığı sayısız kitap ve makaleyle halen daha siyaset bilimden tutunda doğa bilimlerine kadar pek çok alanda fikirleriyle etkisini sürdüren; tartışılan ve daha da çokça tartışılacak bir düşünür ve eylem adamı. Biz de onun fikirlerini okurlarımızla buluşturmak için bir "röportaj" yapalım dedik! Yaklaşık iki koca yüzyıldır dünyayı sarmış olan sosyalizm idealinin en güçlü tasarımcılarından ve en etkili eylemcilerinden olan Engels bu röportajda sosyalizmin dine bakışından, ekonomiye, işçi kavramının ne olduğundan dünyanın nereye gitmekte olduğuna kadar merak edilen pek çok soruya kısa ama net yanıtlar verecek. İki bölüm halinde yayınlayacağımız röportajın ilk bölümünü sunuyoruz.



İ.G: Sizce yeni bir toplumsal düzen nasıl olmalıdır, görevleri nelerdir?
Engels: Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, sanayinin işletilmesini ve genel olarak üretimin bütün dallarını, birbirleriyle rekabet eden ayrı ayrı bireylerin ellerinden almak, yani toplumsal bir plan uyarınca ve toplumun bütün üyelerinin katılmalarıyla, toplum yararına işletilmesini sağlamak zorunda olacaktır. Demek ki, rekabeti kaldıracak ve onun yerine birlikteliği koyacaktır. Sanayinin bireyler tarafından işletilmesi zorunlu olarak özel mülkiyet sonucunu verdiğine göre ve rekabet sanayinin tek tek özel sahipler tarafından işletilme biçiminden başka bir şey olmadığına göre özel mülkiyet de kaldırılmak zorunda olacaktır ve onun yerine bütün üretim araçlarının ortaklaşa kullanımı ya da mülkiyetin ortaklaşalığı denilen şey olacaktır. Özel mülkiyetin kaldırılması dönüşümün en özlü ve en karakteristik özetidir ve dolayısıyla, bu haklı olarak, komünistlerin temel istemleri olmak zorundadır. 

İ.G.: Şu halde, özel mülkiyetin daha önce kaldırılması olanaklı değil mi?
Engels:Toplum düzenindeki her değişiklik, mülkiyet biçimlerindeki her devrim, eski mülkiyet ilişkileriyle artık bağdaşmayan yeni üretici güçlerin yaratılmasının zorunlu sonucu olmuştur. Özel mülkiyetin kendisi de bu şekilde doğmuştur. Çünkü özel mülkiyet her zaman varolmamıştır. Geriye doğru bakacak olduğumuzda tarıma bağlı olan ortaçağda, bey ile serfi buluyoruz; ortaçağın sonlarına doğru, kentlerde, lonca ustasını ve kalfayı ve gündelikçi emekçiyi görüyoruz; 17. yüzyıl, manifaktürcüye ve manifaktür işçisine sahiptir; 19. yüzyıl ise büyük fabrika sahibine ve proletere. Açıktır ki, üretici güçler, bugüne gelene kadar, henüz herkes için yeterli miktarda üretebilecek ya da özel mülkiyeti bu üretici güçler için bir ayak bağı, bir engel haline getirecek kadar gelişmemişlerdi. Ama birincisi, büyük sanayiin gelişmesiyle üretici güçlerin kısa sayılabilecek bir sürede sınırsız ölçüde giderek artması ikincisi, bu üretici güçlerin birkaç burjuvanın ellerinde yoğunlaşmış olmasına karşın, geniş halk yığınlarının giderek daha çok proleterler haline geldiği ve bunların durumlarının burjuvaların zenginliklerinin artmasına karşın daha da perişanlaştığı ve çekilmez bir hal aldığı; üçüncüsü, kolayca artırılabilecek bu kuvvetli üretici güçlerin, özel mülkiyetin ve burjuvaların boyutlarını toplumsal düzende her an en şiddetli patlamalara yol açacak kadar aşmış olduğu bugün ise, özel mülkiyetin kaldırılması yalnızca olanaklı hale gelmemiş, hatta mutlak bir zorunluluk olmuştur.

İ.G.: Özel mülkiyetin kaldırılması barışçıl yöntemlerle gerçekleştirmek olanaklı olacak mıdır, Bu kadar büyük maddi olanaklara sahip olan burjuvazi tarih sahnesinden bu kadar kolay inmeye razı olacak mıdır?
Engels: Bunun olabilmesi (yani barışçı bir geçiş)istenilen bir şeydir ve buna karşı direnecek en son kişiler elbette komünistler olurdu. Çünkü komünistler devrimlerin kasten ve keyfi olarak yapılmadıklarını, bunların her yerde ve her zaman belirli partilerin ve koskoca sınıfların irade ve önderliklerinden tamamıyla bağımsız koşulların zorunlu sonuçları olduklarını çok iyi biliyorlar. Ama, proletaryanın gelişmesinin, hemen her uygar ülkede, zorla bastırıldığını ve görüyoruz. Bu koşullarda altında devrime bir zorunluluk olarak karşımıza çıktığında biz komünistler olarak fiilen de proleterlerin yani işçi sınıfının davasını sonuna kadar savunacağız.


İ.G.: Peki bir an için işçi sınıfının iktidarı aldığını düşünelim, bu koşullarda özel mülkiyeti bir çırpıda kaldırmak olanaklı olacak mıdır?

Engels: Tabi ki hayır, son derece kapsamlı olan bu soruyu kısaca cevaplamak gerekirse, mülkiyetin ortaklaşalığını kurmak için mevcut üretici güçleri, bir çırpıda gereken ölçüde artırmak ne kadar olanaksızsa, böyle bir şey de o kadar olanaksızdır. Şu halde, yaklaşan proleter devrim, mevcut toplumu ancak yavaş yavaş değiştirecek ve özel mülkiyeti ancak gerekli miktarda üretim aracı yaratıldığı zaman kaldırabilecektir.

İ.G.: Peki proletaryanın devrimi nasıl bir yol izleyecektir?
Engels: Her şeyden önce, bir demokratik yapıyı, ve böylelikle de, dolaysız ya da dolaylı biçimde, proletaryanın siyasal egemenliğini yürürlüğe koyacaktır. Mevcut koşulların şimdiden zorunlu hale getirdiği bu önlemler arasında başlıcalar şunlardır:

1. Müterakki –yani artan oranlı -vergilendirme, yüksek veraset vergileri, ikinci dereceden akrabaların (erkek kardeşler, yeğenler, vb.) veraset haklarının kaldırılması, zorunlu ikrazlar, vb. yoluyla özel mülkiyetin sınırlandırılması.
2. Toprak maliklerinin, fabrika sahiplerinin, demiryolu ve gemicilik ayrıcalıklarını ellerinde bulunduranların, kısmen devlet sanayiinin rekabetiyle, kısmen de tazminatlar karşılığında yavaş yavaş mülksüzleştirilmeleri.
3. Bütün mültecilerin ve halkın çoğunluğuna karşı başkaldıran isyancıların ya da bir başka şekilde söyleyecek olursak karşı devrimcilerin mülklerinin gerekirse zoralımı.
4. Proleterlerin çalışmasının ya da istihdamının, ulusal mülklerde, ulusal fabrika ve atölyelerde örgütlendirilmesi, böylelikle işçilerin kendi aralarındaki rekabete son verilmesi ve, hâlâ varoldukları sürece, fabrika sahiplerinin devletin ödediği kadar yüksek ücret ödemeye zorlanmaları.
5. Özel mülkiyet tamamıyla kaldırılıncaya kadar, toplumun tüm üyeleri için eşit çalışma yükümlülüğü. Sanayi ordularının kurulması, özellikle tarım için.
6. Sermayesi devletin olan bir ulusal banka aracılığı ile kredi ve bankacılık sisteminin devlet elinde merkezileştirilmesi ve bütün özel bankaların ve bankerlerin faaliyetlerine son verilmesi.
7. Ulusun elindeki sermayenin ve işçilerin artması oranında, ulusal fabrikaların, atölyelerin, demiryollarının ve gemilerin artırılması, bütün boş toprakların ekime açılması ve halen ekilen toprakların iyileştirilmesi.
8. İlk ana bakımına gereksinme duymayacak kadar büyür büyümez, bütün çocukların ulusal kurumlarda ve ulus hesabına eğitilmeleri. Üretimle birleştirilmiş eğitim.
9. Ulusal mülkler üzerinde, sanayi ile olduğu kadar tarımla da uğraşan yurttaş toplulukları için ortak barınak olarak kullanılmak üzere, büyük merkezlerin inşa edilmesi ve her ikisinin de tek yanlılıkları ve sakıncaları olmaksızın hem kentsel ve hem de kırsal yaşamın üstünlüklerinin birleştirilmesi.
10. Sağlığa aykırı ve kötü inşa edilmiş bütün konutların ve mahallelerin yıkılması.
11. Gayri meşru -tabii ki bugünkü hukuk anlayışı içinde- ve meşru çocukların miras hakkından eşit olarak yararlandırılmaları.
12. Bütün ulaşım araçlarının ulusun elinde yoğunlaşması.
Bütün bu önlemler, elbette ki, bir anda uygulanamazlar. Ama bunlardan her biri, her zaman, bir ötekini gerektirecektir. Özel mülkiyete karşı ilk köklü saldırıda bir kez bulunuldu mu, proletarya, durumdan daha ileriye gitmek, bütün sermayeyi, bütün tarımı, bütün sanayii, bütün ulaşımı, ve bütün değişimi gittikçe daha çok devletin elinde yoğunlaştırmak zorunda kaldığını görecektir. Bu önlemlerin hepsi de, bu gibi sonuçlara yol açarlar; ve ülkenin üretici güçlerinin proletaryanın emeği ile çoğaltılması oranında bunlar, gerçekleşebilir hale gelecekler ve merkezileştirici etkilerini geliştireceklerdir. Nihayet, bütün sermaye, bütün üretim ve bütün değişim ulusun ellerinde yoğunlaştığında, özel mülkiyet kendiliğinden ortadan kalkacak, para gereksiz olacak, ve üretim o denli artmış ve insanlar o denli değişmiş olacaklardır ki, eski toplumsal ilişkilerin son biçimleri de yok olabilecektir.

devam edecek...

*"Röportaj" şeklinde yayınladığımız bu metin  F.Engels'in "Komünizm Nedir" isimli broşüründen yola çıkılarak hazırlanmıştır. Çeviride ise Sol Yayınlarının baskısı dikkate alınmıştır.

Diğer Haberler

Yeni bir öğrenci gençlik hareketi! Yeni bir üniversite çalışması!YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!ÜNİVERSİTELİLERİN GÜCÜ FRANSIZ SOKAKLARINI SARSIYOR!Üniversiteli işçilerSOL tribünlere girebilir mi?Ortadoğu'da Demirci Kawa'lar Direniş Ateşini Yakmaya Devam Ediyor!"Medeniyetler İttifakı!" Cenderesinde KadınMARMARA ÜNİVERSİTESİ'NDEN MEKTUP VAR!KADINGünden güne çoğalan bir çığlık: "vicdani ret!"
İlerici Gençlik Dergisi | bu site GNU / GPL lisanslı özgür yazılım araçları kullanarak hazırlanmıştır.
posta@ilericigenclik.org | |