Tarih: Kasım-Aralık 2006 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:13
İLERİCİ GENÇLERDEN HABERLER
Ankara Sokaklarında Sesimiz Yankılanıyor
Ankaralı TÜM-İGD'liler geçtiğimiz Ekim ayı ortalarında mücadelelerini haykırışlarıyla şehrin sokaklarına taşıdılar.İlerici gençler; "İsrail askeri olmayacağız, katil ABD işbirlikçi AKP, soruşturma açan değil araştırma yapan üniversite istiyoruz, sermaye defol üniversiteler bizimdir" sloganları eşliğinde Ankara sokaklarında dergi satarak bildiri dağıttılar.
TÜM-İGD'liler dağıttıkları YÖK karşıtı bildirileriyle sosyalistleri. ilericileri, aydınları, öğrencileri, akademisyenleri ve emekçi halkımızı üniversitelerde YÖK karanlığını yıkmak için ortak mücadeleye çağırdılar. İlerici gençlerin bu sesine cevap verenler bu yıl İlerici Gençler ile birlikte 6 Kasım'da alanlardaydı. Ankara'da alanlardan gelen İlerici Gençlerin sesi her yıl daha da gürleşiyor.
Haklarımızı Öğrenelim Paneli Yapıldı
TÜM-İGD'lilerin de içerisinde olduğu ve aktif çalışma yürüttüğü "Hakkımızı İstiyoruz Almaya Geliyoruz Kampanyası" kapsamında düzenlenen "Haklarımızı Öğrenelim" başlıklı, iş hukukunda işçi hakları, konulu panelin üçüncüsü İkitelli ve Ümraniye'nin ardından Çağlayan'da bulunan Dayanışma Sendikası'nda gerçekleştirildi.
Katılımın yoğun olduğu panel, kampanyanın Okmeydanı temsilcisi olan arkadaşımız Tarık Yüce'nin kampanyayı ve amaçlarını tanıtan konuşmasıyla başladı. Daha sonra Avukat Hakan Bakırcıoğlu, iş yaşamında işçilerin sıklıkla karşılaştığı sorunları ve bunlara karşı nasıl önlem alınabileceklerini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş kazaları vb konularda işçilerin nasıl davranması gerektiğini ve patronların sık sık yaptığı hilelere karşı nasıl dikkat edilebileceğini anlatan bir sunuş yaptı.
Gerçekleştirilen bu panel işçilerin mücadele ile yasalaştırdıkları çeşitli haklarını öğrenmeleri ve sahip çıkmaları ve daha fazlasını istemeleri konusunda bir adım olması bakımından oldukça anlamlı ve önemliydi. "Hakkımızı İstiyoruz Almaya Geliyoruz Kampanyası" bundan sonra da işsizlere ve güvencesiz çalışanlara yönelik faaliyetlerini ve etkinliklerini daha da geliştirerek sürdürecek.
Suphi, Nejat Öncümüz Yaşatacak Gücümüz!
10 Eylül Pazar günü Bodrum'lu İlerici Gençler Türkiye Komünist Partisi (TKP)'nin 86. kuruluş yılını kutlamak için bir etkinlik düzenledi. Etkinlik sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Saygı duruşu sonrası etkinlik, forum şeklinde devam etti. Forumda TKP'nin tarihi, mücadele geleneği, yaşadığı zorluklar anlatıldı. Ardından Bodrum ve Türkiye genelinde yaşanılan sorunlar ve İlerici Gençler'in bu sorunlara karşı yürüttüğü mücadele konuşuldu. Yaklaşık 3 saat süren kutlama coşkulu bir şekilde sona erdi.
ABD Ortadoğu'dan Sökülüp Atılacak...
ABD gibi sömürgeci bir devletle işbirliği yapan AKP hükümeti Lübnan'a asker gönderdiği bu süreçte TÜM-İGD üyeleri de boş durmadı. Bu amaçla Bergamalı TÜM-İGD'liler Eylül ayı içerisinde Bergama'yı boydan boya afişlerle donattı. "Emperyalistleri Ortadoğu'dan Kovacağız" yazılı afişler Bergama halkıyla buluştu.
Uzun zamandır devrimcilerin Bergama'da yürüttüğü afişleme çalışmalarına uzak olan Bergama halkı, yapılan afişlere yoğun ilgi gösterdi. Bergamalı TÜM-İGD'liler önümüzdeki dönemde Anti-Emperyalist mücadeleyi büyütmek ve TÜM-İGD'yi Bergama halkı ile buluşturmak için çalışmalarını her geçen gün daha da hızlandırıyorlar.
Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek
Üniversiteleri kışlalara çevirmek isteyenler en ufak bir muhalefet karşısında bile öğrencileri susturmak ellerindeki bütün baskı araçlarını kullanıyor. Ankaralı İlerici Gençler; onlarca öğrencinin okuldan atılmalarla ve uzaklaştırmalarla karşı karşıya kaldığı bu süreçte Ankara'da kampüs çalışmalarını hızlandırdı. 18 Ekim 2006 günü Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü'nde stand açan TÜM-İGD üyeleri, bildiri dağıttı. Öğrencileri; YÖK'e, eğitimin ticarileştirilmesine, soruşturma terörüne hep birlikte hayır demeye çağıran bildirilerin gördüğü ilgi, gençliğin hala söyleyecek bir sözü olduğunun da göstergesiydi.
Ankara TÜM-İGD üyeleri, Ankara'nın her üniversitesinde açacağı stantlarla, dağıtacağı bildirilerle, öğrencileri müşteri olarak gören, üniversiteleri ticarethanelere çeviren sermayenin üniversitesine karşı, toplum için bilim üreten, eşit, parasız, emekçi üniversitesi talebini baskılara rağmen söylemeye devam edecek.
Anısı Mücadelemizde Yaşayacak
Ellerimizde karanfillerle uğurladık Sıdıka Su'yu. O, bu ülkede yaşayan, eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği savunan bir emekçiydi. Sosyalist bir dünya için mücadele etmiş ve bu mücadeleyi yaşamının sonuna kadar sürdürmüştü.
18 Ekim Çarşamba günü aramızdan ayrılan Sıdıka Su'nun cenaze töreninde TÜM-İGD'li gençler de saflardaydı. Sıdıka Su, Türkiye Komünist Partisi saflarında da mücadele etmiş, hayatının büyük bir bölümünde devrimci düşüncenin yayılması uğruna örgütlü yaşamı savunmuştur. Sıdıka Su, 20 Ekim 2006 Cuma günü eşi Ruhi Su'nun İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'nda bulunan mezarının yanına defnedildi.
Biyolojik yaşamı sonlanmasına rağmen daima bizlerle ve mücadelemizle yaşayacak, anılacaktır.
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin Nükleer Silaha Sahip Olmasının Nedeni ABD Saldırganlığıdır.
Nükleer silahlar, keşfi ve ilk kez kullanımından bu yana insanlığın başına dert oldu. İnsanlık hep bu silahlardan kurtulmanın yolunu aradı durdu. Emperyalistler hariç. Onlar için bu oyuncaklar önemli bir kozdu ve başlarının derde girmemesi koşuluyla istedikleri ülkeyi dize getirmek için çekinmeden kullanabilirlerdi. Bu vahşet gücü karşında emperyalizmin hedefindeki ülkelere tek bir seçenek kalmaktaydı. Aynı silahlardan edinmek. Çünkü emperyalist devletleri bu silahları kullanmaktan caydırmanın tek yolu, böyle bir saldırıya kalkıştıklarında aynısının başlarına gelebileceği korkusuydu. İşte soğuk savaş sırasında ABD ve hamiliğini yaptığı emperyalist devletlerin sosyalistlere karşı bu silahları kullanamamasının sebebi buydu. Çünkü bu ülkelerde büyük bir nükleer gücü ellerinde bulundurmaktaydı.
Günümüzde ise Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında dünyada istediği gibi at koşturmaya çalışan ABD'nin dünya halklarına saldırıları çılgınlık ölçüsünde devam ediyor. İşte Ortadoğu'nun halini hepimiz görüyoruz. Ayrıca ABD'nin saldırılarının sadece Ortadoğu'da kalmayacağı da belli. Emperyalistlerin kafasında bütün dünya halklarını köleleştirmek gibi bir fikir var. Durum böyle olunca kendini bu azgın saldırılar karşısında korumak zorunda kalan devletler de caydırıcı güçler edinme telaşına giriyor. Dünya yeni bir silahlanma dalgası yaşamak zorunda bırakılıyor. İşte Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin atom bombası yapmasını bu pencereden yorumlamak lazım.
Kore'nin nükleer silaha sahip olduğunu duyurmasıyla birlikte nükleer silaha sahip olan ülkelerin sayısını da 8'e çıkardı. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Hindistan, Pakistan ve Çin'in ardından artık Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti de nükleer silahla sahip. Bu gelişmeden de tahmin edilebileceği gibi en çok Güney Kore rahatsız!
Kore artık daha rahat. Daha özgür. Ve ne yazık ki özgürlüğünü ve rahatlığını insanlığın hepsini tehdit eden bir silaha borçlu. Bu emperyalistlerin dünya halklarını soktuğu bir sıkıntı. Yine de burada Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin resmi haber ajansının açıklamasını belirtmek de yarar var: "Kore yarım adasındaki nükleer silah sorunu ABD emperyalizminin Kore'ye saldırma tehdidi sonucu ortaya çıkmıştır. Bunun dışında sahip olunan bu silah Kore Yarım Adası'nın barışı, huzuru ve güvenliği için kullanılacaktır."
Avrupa Demokrasisi. Kimin İçin?
Avrupa'nın ortasında bir cumhuriyette, Çek Cumhuriyeti'nde yükselen anti komünizm ile birlikte geçen yıl komünist gençler üzerindeki baskı bu yıl daha da katmerlendi. Çek Cumhuriyeti İç İşleri Bakanlığı geçen yıl ülkede gençliğin sorunlarına çözüm yoları arayan Komünist Gençlik Birliği'nden (KSM) ilkelerini değiştirmesini istenmişti. Çek İç İşleri Bakanlığı bu yıl daha da ileri giderek gerçek niyetini şöyle açıkladı: "KSM yasadışıdır çünkü Marks, Engels ve Lenin'in teori-politikasını esas alarak siyaset yapmaktadır ve sosyalist devrimin gerekliliğini savunmaktadır." İşte demokrasinin beşiği (!) Avrupa'nın komünizmi kınama kampanyalarından sonra bir Avrupa ülkesinin liberal demokrasiden esinlenerek uygulamaya çalıştığı demokrasi anlayışı. Bu anlayış Avrupa birliği demokrasisinin kimler için olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır.
Gözaltı Terörü sürüyor Bize gücünüz yetmez
Devrimci, sosyalist kurum ve kişilere Türkiye'nin bir çok ilinde eş zamanlı olarak yapılan gözaltı terörü dün İHD İstanbul şubesinde yapılan basın açıklaması ile protesto edildi. Basın açıklamasına 40'a yakın kurum katıldı. Akşam saatlerinde kurumlara yapılan baskınlarda toplam 86 kişi gözaltına alındı. Atılım Gazetesi merkez ve Kartal bürosu, ESP, Özgür Radyo, Tekstil-sen, Limter-iş, SGD, BEKSAV, EKD basıldı.
İstanbul'da gözaltına alınanların isimleri şöyle; İstanbul ESP Temsilcisi Figen Yüksekdağ, Özgür Radyo Genel Yayın Yönetmeni Halil Dinç ve radyo çalışanı Sinan Gerçek, Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç ve genel sekreteri Zafer Tektaş, Tekstil-Sen Genel Başkanı Ayşe Yumli Yeter, İstanbul Emekçi Kadınlar Derneği Başkanı Çiçek Otlu ve Gülay Boran, Mustafa Kemal Güzelleştirme Derneği Başkanı Seryoldaş Akar, Emin Orhan, Yusuf Demir, Aydın Nayir, Ayşe Koç, İlden Dirini, Akın Çağlayan, Fehmi Kılıç, Mehmet Özcan, Ozan Doğan, Selver Orman, Abbas Duman, Özcan Dilekli ve Hasan Çağın ve soyadı öğrenilemeyen Hasan.
İstanbul'un dışında Ankara, İzmir, Adana, Kayseri, Sivas, Antep, Mersin, Antalya, Muğla, Denizli, İskenderun, İzmit, Antakya, Diyarbakır, Malatya, Manisa, Rize/ Fındıklı ve Hopa'da da büro ve evlere baskınlar yapıldı. Baskınlar sonucu, çok sayıda bilgisayar, kaset, CD, kitap, cep telefonları ve telefon defterlerine polis tarafından el konuldu.
Basılan kurumlar adına yapılan ortak açıklamada baskınların yüzlerce polisle tam anlamıyla terör estirilerek gerçekleştiği belirtildi. Basılan kurumların dış dünyayla bağlantılarının saatlerce kesildiği, Özgür Radyo'nun yayınının zorbalıkla durdurulduğu, kurum çalışanlarının notlarına ve kişisel eşyalarına el konulduğu, kurumların bilgisayarları ve diğer teknik araçları ile birlikte arşivlerinin gasp edildiği aktarıldı. İskenderun'da Atılım çalışanlarının evlerinin kapılar kırılarak basıldığı ve gözaltına alındıkları söylendi. Arama ve gözaltı terörünün sadece kurumlara yönelik olmadığı İstanbul'un Gazi, Okmeydanı, Alibeyköy, Gülsuyu ve 1 Mayıs semtlerinde otobüslerden ve sokaklardan gözaltına alınanların olduğu belirtildi.
Biz Bunları Çok İyi Biliriz
Yaşanan durum sosyalistlerin çok yabancı olduğu bir durum değil. Yıllar boyu onlarca kurum hukuksuz bir şekilde basıldı, bürolar talan edildi, bilgisayarlar parçalandı, kurum çalışanları günlerce gözaltında tutuldu, işkence yapıldı. Ancak sosyalist mücadele baskınlarla bitirilemedi, tüketilemedi.
İlerici Gençlik olarak biliyoruz ki baskınların asıl amacı yıldırmak, umutsuzluğa düşürmektir. Devirmcilerin en büyük gücü dayanışma anlayışlarıdır. İlerici Gençlik yapılan baskınları kendisine yapılmış sayarak başta ESP ve Atılım gazetesi olmak üzere baskın yapılan bütün kurumlarla dayanışmasını artıracaktır.
Yaşasın Devrimci Dayanışma
KADINA KARŞI ŞİDDETE HAYIR!
"Kadına Şiddete Hayır" günü kapsamında 26 Kasım Pazar günü İlerici Kadınlar düzenledikleri etkinlikle İstanbul'da bir araya geldiler. İki bölümden oluşan etkinliğin ilk bölümünde bir panel düzenlendi. Panelde kadına karşı şidet olgusu tartışıldı. Etkinliğin ikinci bölümünde ise hep bir ağızdan tek bir yürek olup söylenen şiir ve müzikler vardı.
Panelde başlıca; töre ve namus cinayetleri, medyada kadının yüzü ve savaşta kadın konuları ele alındı. Savaşta kadınların maruz kaldığı psikolojik ve fiziksel şiddet slayt gösterileriyle de izleyicilere yansıtılırken, medyada kadınların nasıl yer aldığı ve hangi amaçlarla kullanıldıkları anlatıldı. Diğer bir başlıkta ise töre ve namus cinayetlerinin nedenleri ve kadınlar açısından sonuçları masaya yatırıldı. Yapılan sunumların ardından başlayan ve oldukça canlı geçen soru-cevap bölümünde ise "biz ilericiler olarak neler yapabiliriz?" sorusuna cevap arandı.
İlerici Kadınlar'ın tüm katılımcıları İlerici Gençlik Kadın Topluluğu'nun çalışmalarına davet ettiği etkinlik; kadınıyla, erkeğiyle örgütlülüğün kadına yönelik sorunlara karşı mücadelede tek çözüm yolu olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatırken şu anlamlı sözlerle noktalandı: "Kurtuluş yok tekbaşına; ya hep beraber ya hiçbirimiz."
Ankaralı TÜM-İGD'liler geçtiğimiz Ekim ayı ortalarında mücadelelerini haykırışlarıyla şehrin sokaklarına taşıdılar.İlerici gençler; "İsrail askeri olmayacağız, katil ABD işbirlikçi AKP, soruşturma açan değil araştırma yapan üniversite istiyoruz, sermaye defol üniversiteler bizimdir" sloganları eşliğinde Ankara sokaklarında dergi satarak bildiri dağıttılar.
TÜM-İGD'liler dağıttıkları YÖK karşıtı bildirileriyle sosyalistleri. ilericileri, aydınları, öğrencileri, akademisyenleri ve emekçi halkımızı üniversitelerde YÖK karanlığını yıkmak için ortak mücadeleye çağırdılar. İlerici gençlerin bu sesine cevap verenler bu yıl İlerici Gençler ile birlikte 6 Kasım'da alanlardaydı. Ankara'da alanlardan gelen İlerici Gençlerin sesi her yıl daha da gürleşiyor.
Haklarımızı Öğrenelim Paneli Yapıldı
TÜM-İGD'lilerin de içerisinde olduğu ve aktif çalışma yürüttüğü "Hakkımızı İstiyoruz Almaya Geliyoruz Kampanyası" kapsamında düzenlenen "Haklarımızı Öğrenelim" başlıklı, iş hukukunda işçi hakları, konulu panelin üçüncüsü İkitelli ve Ümraniye'nin ardından Çağlayan'da bulunan Dayanışma Sendikası'nda gerçekleştirildi.
Katılımın yoğun olduğu panel, kampanyanın Okmeydanı temsilcisi olan arkadaşımız Tarık Yüce'nin kampanyayı ve amaçlarını tanıtan konuşmasıyla başladı. Daha sonra Avukat Hakan Bakırcıoğlu, iş yaşamında işçilerin sıklıkla karşılaştığı sorunları ve bunlara karşı nasıl önlem alınabileceklerini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş kazaları vb konularda işçilerin nasıl davranması gerektiğini ve patronların sık sık yaptığı hilelere karşı nasıl dikkat edilebileceğini anlatan bir sunuş yaptı.
Gerçekleştirilen bu panel işçilerin mücadele ile yasalaştırdıkları çeşitli haklarını öğrenmeleri ve sahip çıkmaları ve daha fazlasını istemeleri konusunda bir adım olması bakımından oldukça anlamlı ve önemliydi. "Hakkımızı İstiyoruz Almaya Geliyoruz Kampanyası" bundan sonra da işsizlere ve güvencesiz çalışanlara yönelik faaliyetlerini ve etkinliklerini daha da geliştirerek sürdürecek.
Suphi, Nejat Öncümüz Yaşatacak Gücümüz!
10 Eylül Pazar günü Bodrum'lu İlerici Gençler Türkiye Komünist Partisi (TKP)'nin 86. kuruluş yılını kutlamak için bir etkinlik düzenledi. Etkinlik sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Saygı duruşu sonrası etkinlik, forum şeklinde devam etti. Forumda TKP'nin tarihi, mücadele geleneği, yaşadığı zorluklar anlatıldı. Ardından Bodrum ve Türkiye genelinde yaşanılan sorunlar ve İlerici Gençler'in bu sorunlara karşı yürüttüğü mücadele konuşuldu. Yaklaşık 3 saat süren kutlama coşkulu bir şekilde sona erdi.
ABD Ortadoğu'dan Sökülüp Atılacak...
ABD gibi sömürgeci bir devletle işbirliği yapan AKP hükümeti Lübnan'a asker gönderdiği bu süreçte TÜM-İGD üyeleri de boş durmadı. Bu amaçla Bergamalı TÜM-İGD'liler Eylül ayı içerisinde Bergama'yı boydan boya afişlerle donattı. "Emperyalistleri Ortadoğu'dan Kovacağız" yazılı afişler Bergama halkıyla buluştu.
Uzun zamandır devrimcilerin Bergama'da yürüttüğü afişleme çalışmalarına uzak olan Bergama halkı, yapılan afişlere yoğun ilgi gösterdi. Bergamalı TÜM-İGD'liler önümüzdeki dönemde Anti-Emperyalist mücadeleyi büyütmek ve TÜM-İGD'yi Bergama halkı ile buluşturmak için çalışmalarını her geçen gün daha da hızlandırıyorlar.
Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek
Üniversiteleri kışlalara çevirmek isteyenler en ufak bir muhalefet karşısında bile öğrencileri susturmak ellerindeki bütün baskı araçlarını kullanıyor. Ankaralı İlerici Gençler; onlarca öğrencinin okuldan atılmalarla ve uzaklaştırmalarla karşı karşıya kaldığı bu süreçte Ankara'da kampüs çalışmalarını hızlandırdı. 18 Ekim 2006 günü Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü'nde stand açan TÜM-İGD üyeleri, bildiri dağıttı. Öğrencileri; YÖK'e, eğitimin ticarileştirilmesine, soruşturma terörüne hep birlikte hayır demeye çağıran bildirilerin gördüğü ilgi, gençliğin hala söyleyecek bir sözü olduğunun da göstergesiydi.
Ankara TÜM-İGD üyeleri, Ankara'nın her üniversitesinde açacağı stantlarla, dağıtacağı bildirilerle, öğrencileri müşteri olarak gören, üniversiteleri ticarethanelere çeviren sermayenin üniversitesine karşı, toplum için bilim üreten, eşit, parasız, emekçi üniversitesi talebini baskılara rağmen söylemeye devam edecek.
Anısı Mücadelemizde Yaşayacak
Ellerimizde karanfillerle uğurladık Sıdıka Su'yu. O, bu ülkede yaşayan, eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği savunan bir emekçiydi. Sosyalist bir dünya için mücadele etmiş ve bu mücadeleyi yaşamının sonuna kadar sürdürmüştü.
18 Ekim Çarşamba günü aramızdan ayrılan Sıdıka Su'nun cenaze töreninde TÜM-İGD'li gençler de saflardaydı. Sıdıka Su, Türkiye Komünist Partisi saflarında da mücadele etmiş, hayatının büyük bir bölümünde devrimci düşüncenin yayılması uğruna örgütlü yaşamı savunmuştur. Sıdıka Su, 20 Ekim 2006 Cuma günü eşi Ruhi Su'nun İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'nda bulunan mezarının yanına defnedildi.
Biyolojik yaşamı sonlanmasına rağmen daima bizlerle ve mücadelemizle yaşayacak, anılacaktır.
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin Nükleer Silaha Sahip Olmasının Nedeni ABD Saldırganlığıdır.
Nükleer silahlar, keşfi ve ilk kez kullanımından bu yana insanlığın başına dert oldu. İnsanlık hep bu silahlardan kurtulmanın yolunu aradı durdu. Emperyalistler hariç. Onlar için bu oyuncaklar önemli bir kozdu ve başlarının derde girmemesi koşuluyla istedikleri ülkeyi dize getirmek için çekinmeden kullanabilirlerdi. Bu vahşet gücü karşında emperyalizmin hedefindeki ülkelere tek bir seçenek kalmaktaydı. Aynı silahlardan edinmek. Çünkü emperyalist devletleri bu silahları kullanmaktan caydırmanın tek yolu, böyle bir saldırıya kalkıştıklarında aynısının başlarına gelebileceği korkusuydu. İşte soğuk savaş sırasında ABD ve hamiliğini yaptığı emperyalist devletlerin sosyalistlere karşı bu silahları kullanamamasının sebebi buydu. Çünkü bu ülkelerde büyük bir nükleer gücü ellerinde bulundurmaktaydı.
Günümüzde ise Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında dünyada istediği gibi at koşturmaya çalışan ABD'nin dünya halklarına saldırıları çılgınlık ölçüsünde devam ediyor. İşte Ortadoğu'nun halini hepimiz görüyoruz. Ayrıca ABD'nin saldırılarının sadece Ortadoğu'da kalmayacağı da belli. Emperyalistlerin kafasında bütün dünya halklarını köleleştirmek gibi bir fikir var. Durum böyle olunca kendini bu azgın saldırılar karşısında korumak zorunda kalan devletler de caydırıcı güçler edinme telaşına giriyor. Dünya yeni bir silahlanma dalgası yaşamak zorunda bırakılıyor. İşte Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin atom bombası yapmasını bu pencereden yorumlamak lazım.
Kore'nin nükleer silaha sahip olduğunu duyurmasıyla birlikte nükleer silaha sahip olan ülkelerin sayısını da 8'e çıkardı. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Hindistan, Pakistan ve Çin'in ardından artık Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti de nükleer silahla sahip. Bu gelişmeden de tahmin edilebileceği gibi en çok Güney Kore rahatsız!
Kore artık daha rahat. Daha özgür. Ve ne yazık ki özgürlüğünü ve rahatlığını insanlığın hepsini tehdit eden bir silaha borçlu. Bu emperyalistlerin dünya halklarını soktuğu bir sıkıntı. Yine de burada Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin resmi haber ajansının açıklamasını belirtmek de yarar var: "Kore yarım adasındaki nükleer silah sorunu ABD emperyalizminin Kore'ye saldırma tehdidi sonucu ortaya çıkmıştır. Bunun dışında sahip olunan bu silah Kore Yarım Adası'nın barışı, huzuru ve güvenliği için kullanılacaktır."
Avrupa Demokrasisi. Kimin İçin?
Avrupa'nın ortasında bir cumhuriyette, Çek Cumhuriyeti'nde yükselen anti komünizm ile birlikte geçen yıl komünist gençler üzerindeki baskı bu yıl daha da katmerlendi. Çek Cumhuriyeti İç İşleri Bakanlığı geçen yıl ülkede gençliğin sorunlarına çözüm yoları arayan Komünist Gençlik Birliği'nden (KSM) ilkelerini değiştirmesini istenmişti. Çek İç İşleri Bakanlığı bu yıl daha da ileri giderek gerçek niyetini şöyle açıkladı: "KSM yasadışıdır çünkü Marks, Engels ve Lenin'in teori-politikasını esas alarak siyaset yapmaktadır ve sosyalist devrimin gerekliliğini savunmaktadır." İşte demokrasinin beşiği (!) Avrupa'nın komünizmi kınama kampanyalarından sonra bir Avrupa ülkesinin liberal demokrasiden esinlenerek uygulamaya çalıştığı demokrasi anlayışı. Bu anlayış Avrupa birliği demokrasisinin kimler için olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır.
Gözaltı Terörü sürüyor Bize gücünüz yetmez
Devrimci, sosyalist kurum ve kişilere Türkiye'nin bir çok ilinde eş zamanlı olarak yapılan gözaltı terörü dün İHD İstanbul şubesinde yapılan basın açıklaması ile protesto edildi. Basın açıklamasına 40'a yakın kurum katıldı. Akşam saatlerinde kurumlara yapılan baskınlarda toplam 86 kişi gözaltına alındı. Atılım Gazetesi merkez ve Kartal bürosu, ESP, Özgür Radyo, Tekstil-sen, Limter-iş, SGD, BEKSAV, EKD basıldı.
İstanbul'da gözaltına alınanların isimleri şöyle; İstanbul ESP Temsilcisi Figen Yüksekdağ, Özgür Radyo Genel Yayın Yönetmeni Halil Dinç ve radyo çalışanı Sinan Gerçek, Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç ve genel sekreteri Zafer Tektaş, Tekstil-Sen Genel Başkanı Ayşe Yumli Yeter, İstanbul Emekçi Kadınlar Derneği Başkanı Çiçek Otlu ve Gülay Boran, Mustafa Kemal Güzelleştirme Derneği Başkanı Seryoldaş Akar, Emin Orhan, Yusuf Demir, Aydın Nayir, Ayşe Koç, İlden Dirini, Akın Çağlayan, Fehmi Kılıç, Mehmet Özcan, Ozan Doğan, Selver Orman, Abbas Duman, Özcan Dilekli ve Hasan Çağın ve soyadı öğrenilemeyen Hasan.
İstanbul'un dışında Ankara, İzmir, Adana, Kayseri, Sivas, Antep, Mersin, Antalya, Muğla, Denizli, İskenderun, İzmit, Antakya, Diyarbakır, Malatya, Manisa, Rize/ Fındıklı ve Hopa'da da büro ve evlere baskınlar yapıldı. Baskınlar sonucu, çok sayıda bilgisayar, kaset, CD, kitap, cep telefonları ve telefon defterlerine polis tarafından el konuldu.
Basılan kurumlar adına yapılan ortak açıklamada baskınların yüzlerce polisle tam anlamıyla terör estirilerek gerçekleştiği belirtildi. Basılan kurumların dış dünyayla bağlantılarının saatlerce kesildiği, Özgür Radyo'nun yayınının zorbalıkla durdurulduğu, kurum çalışanlarının notlarına ve kişisel eşyalarına el konulduğu, kurumların bilgisayarları ve diğer teknik araçları ile birlikte arşivlerinin gasp edildiği aktarıldı. İskenderun'da Atılım çalışanlarının evlerinin kapılar kırılarak basıldığı ve gözaltına alındıkları söylendi. Arama ve gözaltı terörünün sadece kurumlara yönelik olmadığı İstanbul'un Gazi, Okmeydanı, Alibeyköy, Gülsuyu ve 1 Mayıs semtlerinde otobüslerden ve sokaklardan gözaltına alınanların olduğu belirtildi.
Biz Bunları Çok İyi Biliriz
Yaşanan durum sosyalistlerin çok yabancı olduğu bir durum değil. Yıllar boyu onlarca kurum hukuksuz bir şekilde basıldı, bürolar talan edildi, bilgisayarlar parçalandı, kurum çalışanları günlerce gözaltında tutuldu, işkence yapıldı. Ancak sosyalist mücadele baskınlarla bitirilemedi, tüketilemedi.
İlerici Gençlik olarak biliyoruz ki baskınların asıl amacı yıldırmak, umutsuzluğa düşürmektir. Devirmcilerin en büyük gücü dayanışma anlayışlarıdır. İlerici Gençlik yapılan baskınları kendisine yapılmış sayarak başta ESP ve Atılım gazetesi olmak üzere baskın yapılan bütün kurumlarla dayanışmasını artıracaktır.
Yaşasın Devrimci Dayanışma
KADINA KARŞI ŞİDDETE HAYIR!
"Kadına Şiddete Hayır" günü kapsamında 26 Kasım Pazar günü İlerici Kadınlar düzenledikleri etkinlikle İstanbul'da bir araya geldiler. İki bölümden oluşan etkinliğin ilk bölümünde bir panel düzenlendi. Panelde kadına karşı şidet olgusu tartışıldı. Etkinliğin ikinci bölümünde ise hep bir ağızdan tek bir yürek olup söylenen şiir ve müzikler vardı.
Panelde başlıca; töre ve namus cinayetleri, medyada kadının yüzü ve savaşta kadın konuları ele alındı. Savaşta kadınların maruz kaldığı psikolojik ve fiziksel şiddet slayt gösterileriyle de izleyicilere yansıtılırken, medyada kadınların nasıl yer aldığı ve hangi amaçlarla kullanıldıkları anlatıldı. Diğer bir başlıkta ise töre ve namus cinayetlerinin nedenleri ve kadınlar açısından sonuçları masaya yatırıldı. Yapılan sunumların ardından başlayan ve oldukça canlı geçen soru-cevap bölümünde ise "biz ilericiler olarak neler yapabiliriz?" sorusuna cevap arandı.
İlerici Kadınlar'ın tüm katılımcıları İlerici Gençlik Kadın Topluluğu'nun çalışmalarına davet ettiği etkinlik; kadınıyla, erkeğiyle örgütlülüğün kadına yönelik sorunlara karşı mücadelede tek çözüm yolu olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatırken şu anlamlı sözlerle noktalandı: "Kurtuluş yok tekbaşına; ya hep beraber ya hiçbirimiz."