Tarih: Mayıs - Haziran 2003 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:5
DÜNYANIN YARISI
Merhaba. Her ne kadar yine merhaba diyor olsak da bu sefer içimiz bir hayli buruk. Nasıl olmasın ki; geride bıraktığımız günler katliam ve yıkım haberleriyle doluydu. Haftalar boyunca televizyonların başında bir halkın kültürünün, zenginliklerinin nasıl gasp edildiğini, o halkın evlatlarının nasıl yok edildiğini izledik. Yanı başımızda bir halk yok edilmek isteniyor. Hem de özgürlük ve demokrasi adına. Dökülen onca kana rağmen emperyalizmin “özgürlük harekatı” bitmiş değil. Bütün şiddetiyle sürüyor. Şimdi sırada yeni hedefler var.
İçimiz buruk dedik ama ümitsizlerden değiliz. Tam tersine Irak’tan gelen -iyisiyle, kötüsüyle- her görüntü, her haber ezilen halkların zaferine olan inancımızı daha da perçinliyor. Çünkü biliyoruz ki halklar asla teslim alınamaz! Kimsenin şüphesi olmasın; kuzeyden güneye, doğudan batıya halklar direnmeye devam edecek.
İşte bütün bu duygular eşliğinde, kollektif ürünümüz İlerici Gençlik’in 5. sayısını hazırlamaya çalıştık. Umarız ne duygularımız aklımıza ne de aklımız duygularımıza gem vurmuştur. Biz 21. asrın insanlarıyız. Önce Afganistan’da en son olarak da Irak’ta meydana çıktı ki bu asırda insanlığın hem aklına hem de duygularına çok ihtiyacı olacak. Aklı ve duyguları bulunmayan, en akıllı varlığı bombalarından ibaret olan ve sadece emperyalist, işgalci emelleri için dünyayı yıkıma götürmekten tereddüt dahi etmeyen bir güce karşı en büyük silah, elbette ki akıl ve duyguyla yoğrulmuş iradedir.
Bu sayımız tahmin edilebileceği gibi ağırlıklı olarak savaş ve işgal eksenli. Dünya gündeminin Ortadoğu’ya kilitlendiği böyle bir dönemde bizim de buna kayıtsız kalmamız düşünülemezdi. Böylece geçen sayımızın konu başlığı olan savaş ve Ortadoğu sorununa da kaldığımız yerden devam etmiş oluyoruz.
Bildiğiniz gibi her savaşın iki tarafı olur. Irak savaşında da öyle oldu; bir tarafta ABD, İngiltere ve ona yaranmaya (ya da müttefik olmaya!) çalışan zavallılar topluluğu. Diğer yanda Irak halkı, tüm emperyalist savaş karşıtları, sosyalistler, demokratlar, ilerici güçler vardı. Bu tabloda değişen bir şey yok. “Büyük” medyada adından özenle az söz edilen bu ikinci cepheden haberlere her zamanki gibi sayfalarımız el verdiği ölçüde yer vermeye çalıştık.
Bu arada Bingöl’den gelen katliam (deprem demeye dilimiz varmıyor.) haberi de acılarımıza tuz bastı. Kapitalizmin yan ürünü olan sağlıksız kentleşme bu kez de halkımızı Bingöl’de vurdu.
5. sayımızı bütün bu gelişmeler ve bunların içimizde yarattığı duygular eşliğinde hazırladık. Her neyse uzun sözün kısası; belki de bu sayının ve gelecek günlerimizin kısa ama bir o kadar da anlamalı bir özeti Enver Gökçe’nin şu dizelerinde yatıyor: Dünyanın yarısı kızıl çağla/ Yarısı kan irin/ Ve çok şükür/ Hayvanlar gibi çıkarılır faşizm/ Harlı yangınında devrimin. Görüşmek üzere...
İçimiz buruk dedik ama ümitsizlerden değiliz. Tam tersine Irak’tan gelen -iyisiyle, kötüsüyle- her görüntü, her haber ezilen halkların zaferine olan inancımızı daha da perçinliyor. Çünkü biliyoruz ki halklar asla teslim alınamaz! Kimsenin şüphesi olmasın; kuzeyden güneye, doğudan batıya halklar direnmeye devam edecek.
İşte bütün bu duygular eşliğinde, kollektif ürünümüz İlerici Gençlik’in 5. sayısını hazırlamaya çalıştık. Umarız ne duygularımız aklımıza ne de aklımız duygularımıza gem vurmuştur. Biz 21. asrın insanlarıyız. Önce Afganistan’da en son olarak da Irak’ta meydana çıktı ki bu asırda insanlığın hem aklına hem de duygularına çok ihtiyacı olacak. Aklı ve duyguları bulunmayan, en akıllı varlığı bombalarından ibaret olan ve sadece emperyalist, işgalci emelleri için dünyayı yıkıma götürmekten tereddüt dahi etmeyen bir güce karşı en büyük silah, elbette ki akıl ve duyguyla yoğrulmuş iradedir.
Bu sayımız tahmin edilebileceği gibi ağırlıklı olarak savaş ve işgal eksenli. Dünya gündeminin Ortadoğu’ya kilitlendiği böyle bir dönemde bizim de buna kayıtsız kalmamız düşünülemezdi. Böylece geçen sayımızın konu başlığı olan savaş ve Ortadoğu sorununa da kaldığımız yerden devam etmiş oluyoruz.
Bildiğiniz gibi her savaşın iki tarafı olur. Irak savaşında da öyle oldu; bir tarafta ABD, İngiltere ve ona yaranmaya (ya da müttefik olmaya!) çalışan zavallılar topluluğu. Diğer yanda Irak halkı, tüm emperyalist savaş karşıtları, sosyalistler, demokratlar, ilerici güçler vardı. Bu tabloda değişen bir şey yok. “Büyük” medyada adından özenle az söz edilen bu ikinci cepheden haberlere her zamanki gibi sayfalarımız el verdiği ölçüde yer vermeye çalıştık.
Bu arada Bingöl’den gelen katliam (deprem demeye dilimiz varmıyor.) haberi de acılarımıza tuz bastı. Kapitalizmin yan ürünü olan sağlıksız kentleşme bu kez de halkımızı Bingöl’de vurdu.
5. sayımızı bütün bu gelişmeler ve bunların içimizde yarattığı duygular eşliğinde hazırladık. Her neyse uzun sözün kısası; belki de bu sayının ve gelecek günlerimizin kısa ama bir o kadar da anlamalı bir özeti Enver Gökçe’nin şu dizelerinde yatıyor: Dünyanın yarısı kızıl çağla/ Yarısı kan irin/ Ve çok şükür/ Hayvanlar gibi çıkarılır faşizm/ Harlı yangınında devrimin. Görüşmek üzere...