Tarih: Mayıs - Haziran 2003 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:5
DOSTLARIMIZDAN
İki İGD ve öznel bir tarih
Çocuktum ve ölesiye çocukluk merakları, yönelim olarak siyasette yerini bulmuştu. (Yediğim ilk dayak da; yanlış anlamayın yıllar sonra kravat, yerini apoletli yakalara bırakınca üniversite öğrenciliği yıllarımda birlikte toplumsal muhalefeti yürüttüğümüz değişik görüşlü yoldaşlarımın ağabeylerindendi, bir anlamda yoldaştılar!) Tabi neden dayak yediğimi o zaman anlamamıştım. Üç harfli bir şeydi: İGD... Daha sonra o üç harf yerini siyasal bilince bırakırken üç harften çok daha fazla şey anlatmaya başladı... Ne ki; ilk gençlik yıllarımın girişinde olanlar oldu ve ülke darbe gördü. Çocukluğumun son zamanlarında öznel tarihin siyaset bölümünü oluşturacak olan İGD yoktu artık. Simdi yaşım 37 ve ikinci İGD ile tanışıyorum. İlk çocukluğumda yer bulamadığım hareket içine, kadere bakın ki, artık genç olmayarak katılıyorum. Bireysel tarihimde gençlikle ve İGD ile denk gelmeyen bir süreç vardı, işte bunu yazmak istedim. Bu düşünce yoğunluğu kadar duygu yoğunluğunu da içeriyor. Geçmişim içinden süzülüp gelen bir olgu İGD ve bu durum bunun gücünü gösteriyor.
Simdi herkes kendi politikasına, ideolojisine inanıyor ama eksik olan bir şey var. Düşünüyorum da bu eksiklik bunca yıla karşın halen yaşayan siyasi bir kimliğin-bir olgunun gücü ve bunun insan yaşamı ile bütünleniş biçimi olmasın mı? Devam etmeyi isterim ama yazı kutusu o kadar küçük ki sanki yer kalmayacak gibi sevgilerimle TÜM-İGD’li arkadaşlarım...
ŞABAN ÖZTÜRK/Viyana
En “gencimizden” mektup var!
Şu anda savaş var. Savaş başlayalı neredeyse üç hafta olacak. Bağdat’ta hep çocuklar, insanlar ölüyor. Oradaki insanlar çok zor durumdalar. Yiyecek, içecek ve su ihtiyaçları zor karşılanıyor. Bu savaşın nedeni hep petrol. Çünkü Amerika’daki petrol bitmiş. Bu nedenle de Amerika başka ülkelere saldırıyor. Bu ülke de Irak oluyor. Bu nedenle de Amerika’dan askerler geliyor. Irak’ı, Amerika inadına istiyor.
Bu da savaşa neden oldu. Savaşın sonunda Amerika çok zor durumda ve zararlı çıkacak Yaklaşık 4.000 intihar komandosu olduğu sanılıyor. Bu da Amerikan askerlerinin ölmesine neden oluyor. Ama Saddam da “benim halkım beni sever” diyor. Amerika’da insanlar ölmediği için onlar; annesiz, babasız, kimsesiz kalmadıkları için aynı acıyı çekmiyorlar. Savaş olduğu için çok üzgünüm. Amerika’daki insanlar ölseydi bu kadar çok üzülmezdim.
GÜLÇİN KARA/İlkokul 5. sınıf öğrencisi
MERHABA DOSTLAR
Merhaba sevgili dostlarım. Ben Mersin’de lise 1. sınıfta okuyan 16 yaşında bir öğrenciyim. TÜM-İGD ile ilk kez Mersin savaş karşıtı mitinginde (25 ocak) tanıştım ve o günden beri TÜM-İGD çalışmalarına katılıyorum. TÜM-İGD’yi tercih edişimde en önemli etmen köklü bir geçmişinin olması, yolunun işçi sınıfının yolu olması ve gerçeklere uygun hareket etmesidir. Var olan çoğu dernek kendini Kemalizm ile yada başka fikirlerle bağdaştırıyor. Ama biz emeğin karşılığını alabilmek için savaşmış işçi sınıfının yolunda ilerliyoruz ve karanlıklara yıldız ekmeye çalışıyoruz.
Şu anda en çok istediğim şey TÜM-İGD’yi lisemde daha da yaymak. Çünkü bir işe ne kadar erken başlarsan senin için o kadar iyi olur. Bizim yaşlarımızdaki insanlar pek çok sıkıntıyla karşı karşıya. En başta da aile baskısına bağlı problemler geliyor. Ama bunları bahane olarak görmemeli; yolumuzda emin adımlarla ilerlemeliyiz. Çünkü bu yolun sonunda sömürülmeyen, aç yatılmayan, barış ve özgürlük dolu günler var. Sevgilerimle.
Mersin Hasan Akel Lisesi’nden ilerici bir genç
Çatlamaz ırgatın yüreği
Çukurova: Zamansız mevsimlerin göçü… Acının ta kendisi. Bir of çekilir Çukurova’da ve Toros sallanır ardından. Acı yağmur olur, sırılsıklam yapar umudu. Derken bir emek can çekişir daha doğmadan… Ve ölünesi gelir canların, can olanın. Soluksuz kalır düşler ama yıkılmaz hiç! Yeniden bağlanır yeniye. Birikir gözyaşı, akar kurak toprağa, bir dal filiz verir. Işık salar her şey ve güneş batmaz Çukurova’da.
Akıl olur Ceyhan, çağlar; umut diye akar gerçeğe, ürüne can için. Bir rahim döl tutar Anadolu’da. Tanrı doğar herkes Çukurova’da. Ve bebeler doğdukları yerde büyüyemez, büyüyecekleri yerde doğamaz.
Emekler asfalt olur “ağalar” çit sürer asfaltta. Acı toz olur, genzi yakar pamuktan daha beyaz eller, gerçek toplar şiftlerden. Birikir peştamalda daha beyaz eller, gerçek toplar şiftlerden. Birikir peştamalda sonra horalda sonra “fabrikada” arz olur sonra. Böyle olur ırgatın umudu. Birikir birikir ve gerçek olur. Ağalık yıkılır; kardeşlik, eşitlik doğar. Arz olur insana. Ve Çukurova’da umut gerçek olur.
Çukurovam, Kundağımız, kefen bezimiz Kanı esmer, yüzü ak Sıcağında sabır taşları çatlar Çatlamaz ırgatın yüreği. Dilerse buluttan ak Köpükten yumuşak verir pamuğu. Ahmet Arif
ERDİNÇ YÜKSEL/Mimar Sinan Üniversitesi öğrencisi