Tarih: Kasım 2004 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:8
SENDİKAL EĞİTİMİN NİTELİĞİ HAKKINDA
Uluslararası çapta gerileyen, üye kaybeden sendikal hareketin kendini yenilemesi, her alanda yeni yaklaşımlara sahip olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, sendikal eylemin önemli bir alanı olarak sendikal eğitim çalışmaları da, gerek içerik gerekse biçim olarak kendini yenilemek zorundadır. Doğal olarak, bu yenilenme sınıf ve kitle sendikacılığı anlayışı, mücadeleci sendikal gelenekler ve sınıfsal bakış korunarak gerçekleştirilmelidir. O halde, yeni eğitim anlayışının oluşturulmasında sendikal eğitim sınıfsal içeriğini korumalı. Ancak, işçi ve çalışanları sadece üretim süreci içinde kavramayı esas alan eski yaklaşım terk edilmelidir. İşçi ve çalışanları yirmi dört saatlik yaşamın bütünü içinde yakalayan yeni eğitim anlayışı esas alınmalıdır.
Nesnel ve öznel koşullarla çevrelenmiş işçi yığınları, yapılan baskı ve haksızlıklara karşı edilgen kalmayan, et ken olan, tek başına kaldığı koşullarda bile kişi hak ve özgürlükleriyle bağlı olarak emperyalist uluslararası tekellerin ve işbirlikçi tekelci burjuvazinin hazırlattırdığı gerici, faşizan anayasa ve yasaların en küçük boşluklarından dahi yararlanmayı bilen ve kullanan insanlar olarak eğitilmelidirler. Sendikaların üyeleri fabrika ya da işyeri yaşamının dışındaki dünyada karşılaştıkları ve onları taraf olmaya zorlayan her türlü sosyal, siyasal, kültürel olay ya da soruna karşı da emek cephesinden bakabilen insanlar olarak eğitilmelidir. Tüm bunlarla birlikte, eğitim çalışmaları işçilerin kapitalist toplumda yaşadıkları ve üretim süreci içindeki konumlarının ne olduğunu anlamalarını sağlayacak temel sınıfsal bilinçle donanmalarını amaçlamalıdır.
Kısacası, eğitim çalışmaları katılanlara kapitalist toplum içinde yaşayan işçi sınıfına mensup bireyler olarak gündelik yaşamın bütününde kullanabilecekleri bilimsel bilgileri aktarmalı, onlara örgütlü olmanın güçlü olma anlamına geldiği bilinci verilmeli, etkin bir kişilik ve sınıfsal kimlik kazandırma niteliğine sahip olmalıdır. Eğitim uygulamasında teknolojik olanaklardan yararlanarak eğitim çalışması anlatıcı-dinleyici rutininden çıkarılmalıdır. Katılanların eğitim sürecinin bütününe katkılarına olanak tanıyan dinamik bir eğitim uygulaması gerçekleştirilmelidir. Eğitim sürecinde görsel, işitsel araçlardan slayt, video film gibi, azami derecede yararlanılmalıdır. Anlatılan konuların anlaşılmasında ses, görüntü, müzik ve benzeri materyalin kullanılması anlaşılmayı kolaylaştırıcı ve konuyu cazip hale getirici özellik olarak görülmelidir.
Kültür-sanat çalışmaları ve eğitim, işçi ve çalışanların çeşitlenen bileşimine bağlı olarak kimi kesimlerin yaşamlarını devam ettirebilme çabası içerisinde kültürsüzleşme, arabeskleşme sürecinin yaşandığı bir dönem içerisindeyiz. Eşitsiz gelişmenin işçi sınıfını bölen eğilimine karşı durmak, sınıfın geleneksel, kültürel yapısını çağdaş ve modern kültür-sanat eğilimleriyle geliştirmek, kültürsüzleştirmeye olduğu kadar aşırı modernist, sınıf bilincini çarpıtıcı kültür sanat eğilimlerine karşı mücadele etmek, sendikal hareket bakımından bu gün dünden daha fazla önem taşımaktadır. Sendikalar kültür-sanat yaklaşımına sahip olmalıdır, tabi ki gerçek sendikalar.
ALİ ERİŞ
Nesnel ve öznel koşullarla çevrelenmiş işçi yığınları, yapılan baskı ve haksızlıklara karşı edilgen kalmayan, et ken olan, tek başına kaldığı koşullarda bile kişi hak ve özgürlükleriyle bağlı olarak emperyalist uluslararası tekellerin ve işbirlikçi tekelci burjuvazinin hazırlattırdığı gerici, faşizan anayasa ve yasaların en küçük boşluklarından dahi yararlanmayı bilen ve kullanan insanlar olarak eğitilmelidirler. Sendikaların üyeleri fabrika ya da işyeri yaşamının dışındaki dünyada karşılaştıkları ve onları taraf olmaya zorlayan her türlü sosyal, siyasal, kültürel olay ya da soruna karşı da emek cephesinden bakabilen insanlar olarak eğitilmelidir. Tüm bunlarla birlikte, eğitim çalışmaları işçilerin kapitalist toplumda yaşadıkları ve üretim süreci içindeki konumlarının ne olduğunu anlamalarını sağlayacak temel sınıfsal bilinçle donanmalarını amaçlamalıdır.
Kısacası, eğitim çalışmaları katılanlara kapitalist toplum içinde yaşayan işçi sınıfına mensup bireyler olarak gündelik yaşamın bütününde kullanabilecekleri bilimsel bilgileri aktarmalı, onlara örgütlü olmanın güçlü olma anlamına geldiği bilinci verilmeli, etkin bir kişilik ve sınıfsal kimlik kazandırma niteliğine sahip olmalıdır. Eğitim uygulamasında teknolojik olanaklardan yararlanarak eğitim çalışması anlatıcı-dinleyici rutininden çıkarılmalıdır. Katılanların eğitim sürecinin bütününe katkılarına olanak tanıyan dinamik bir eğitim uygulaması gerçekleştirilmelidir. Eğitim sürecinde görsel, işitsel araçlardan slayt, video film gibi, azami derecede yararlanılmalıdır. Anlatılan konuların anlaşılmasında ses, görüntü, müzik ve benzeri materyalin kullanılması anlaşılmayı kolaylaştırıcı ve konuyu cazip hale getirici özellik olarak görülmelidir.
Kültür-sanat çalışmaları ve eğitim, işçi ve çalışanların çeşitlenen bileşimine bağlı olarak kimi kesimlerin yaşamlarını devam ettirebilme çabası içerisinde kültürsüzleşme, arabeskleşme sürecinin yaşandığı bir dönem içerisindeyiz. Eşitsiz gelişmenin işçi sınıfını bölen eğilimine karşı durmak, sınıfın geleneksel, kültürel yapısını çağdaş ve modern kültür-sanat eğilimleriyle geliştirmek, kültürsüzleştirmeye olduğu kadar aşırı modernist, sınıf bilincini çarpıtıcı kültür sanat eğilimlerine karşı mücadele etmek, sendikal hareket bakımından bu gün dünden daha fazla önem taşımaktadır. Sendikalar kültür-sanat yaklaşımına sahip olmalıdır, tabi ki gerçek sendikalar.
ALİ ERİŞ