Tarih: Kasım 2004 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:8
Gençlik ve Eğitim

13 Eylül sabahı liseliler için, umutlar ve hayallerle dolu bir eğitim ve öğretim yılı daha başladı. Kimi, artık işlevini yitirmiş eğitim hayatında daha iyi bir sene geçirmek, kimi de benim gibi üniversiteyi kazanma hayaliyle başladı 13 Eylül sabahına.
Çok uzun zamandır ÖSS yükünü sırtımızda taşıyoruz ve bu durum çoğumuzun normal hayatla olan ilişkilerini belirleyen önemli bir rol oynuyor. Bütün hayatımızın üç saatlik bir sınava (yarışa) indirgenmiş olması, eğitim sisteminin ne kadar çürüdüğünü gözler önüne seren bir kanıt olsa gerek. ÖSS yarışı yüzünden en iyi arkadaşlarımızın ve dostlarımızın bile bize rakip koşulması ise bu sömürü düzeninin gençleri uyuşturmasında önemli bir kanıt. Gençlerin bu delicesine sokuldukları yarış, dostluklarımızı, hayat düzenimizi, kısacası bizi çok derinden etkileyecek gibi gözüküyor. Tabi bu sistemin önümüze çıkardığı engeller sadece bunlarla sınırlı değil. Bir yandan hayatı unutup ÖSS'ye hazırlanmak, diğer yandan gerici okul müfredatlarının belirlediği gereksiz derslerle uğraşmak ve hergün yeni çıkan çeşitli eğitim "reformlarıyla"...
Bütün bir sene boyunca dersler, sınavlar ve ÖSS'ye hazırlanmakla geçecek, peki ya bu süre içerisinde bize ne olacak ? Ya kazanamazsam stresi, gelecek kaygısı gençlik için bir karabasan haline getiriliyor. Bir de buna ailelerimizin beklentileri ve onlara karşı olan sorumluluklarımız eklenince bize hayatta hiç yer kalmıyor.
Bütün bir sene boyunca dersler, sınavlar ve ÖSS'ye hazırlanmakla geçecek, peki ya bu süre içerisinde bize ne olacak ? Ya kazanamazsam stresi, gelecek kaygısı gençlik için bir karabasan haline getiriliyor. Bir de buna ailelerimizin beklentileri ve onlara karşı olan sorumluluklarımız eklenince bize hayatta hiç yer kalmıyor.
Bir de üniversiteden sonraki hayatımız, kapitalist üretim sistemi içerisinde alacağımız yer de önemli. Ama on beş, on altı yıl boyunca beyinleri hamur gibi yoğrulmuş ve belli bir kalıba sokulmuş olarak hayata atılan apolitik gençlerin, bu çarpık düzene ayak uyduracağından şüphem yok. Bu insanlar hayatın sadece sahteliklerini, (sözde) renkli tarafını gören ve bu çarpık sistemin kendilerine sundukları (sözde) nimetlerde kaybolmuş, uyutulmuş gençlik. Bu uyutulmuş gençlik her şeyden bihaber; toplumdaki ve eğitimdeki fırsat eşitsizliğini görmeden; çalınmış hayatlarının farkında olmadan yaşıyorlar. Ama biz şuna inanıyoruz ki, kapitalizme ve emperyalizme tutsak edilmiş geleceği; Bizler, amacı özgür insanı ve sınıfsız toplumu yaratmak olan SOSYALİST, İLERİCİ GENÇLER, işçi sınıfının öncülüğünde kurtaracağız.
Çok uzun zamandır ÖSS yükünü sırtımızda taşıyoruz ve bu durum çoğumuzun normal hayatla olan ilişkilerini belirleyen önemli bir rol oynuyor. Bütün hayatımızın üç saatlik bir sınava (yarışa) indirgenmiş olması, eğitim sisteminin ne kadar çürüdüğünü gözler önüne seren bir kanıt olsa gerek. ÖSS yarışı yüzünden en iyi arkadaşlarımızın ve dostlarımızın bile bize rakip koşulması ise bu sömürü düzeninin gençleri uyuşturmasında önemli bir kanıt. Gençlerin bu delicesine sokuldukları yarış, dostluklarımızı, hayat düzenimizi, kısacası bizi çok derinden etkileyecek gibi gözüküyor. Tabi bu sistemin önümüze çıkardığı engeller sadece bunlarla sınırlı değil. Bir yandan hayatı unutup ÖSS'ye hazırlanmak, diğer yandan gerici okul müfredatlarının belirlediği gereksiz derslerle uğraşmak ve hergün yeni çıkan çeşitli eğitim "reformlarıyla"...
Bütün bir sene boyunca dersler, sınavlar ve ÖSS'ye hazırlanmakla geçecek, peki ya bu süre içerisinde bize ne olacak ? Ya kazanamazsam stresi, gelecek kaygısı gençlik için bir karabasan haline getiriliyor. Bir de buna ailelerimizin beklentileri ve onlara karşı olan sorumluluklarımız eklenince bize hayatta hiç yer kalmıyor.
Bütün bir sene boyunca dersler, sınavlar ve ÖSS'ye hazırlanmakla geçecek, peki ya bu süre içerisinde bize ne olacak ? Ya kazanamazsam stresi, gelecek kaygısı gençlik için bir karabasan haline getiriliyor. Bir de buna ailelerimizin beklentileri ve onlara karşı olan sorumluluklarımız eklenince bize hayatta hiç yer kalmıyor.
Bir de üniversiteden sonraki hayatımız, kapitalist üretim sistemi içerisinde alacağımız yer de önemli. Ama on beş, on altı yıl boyunca beyinleri hamur gibi yoğrulmuş ve belli bir kalıba sokulmuş olarak hayata atılan apolitik gençlerin, bu çarpık düzene ayak uyduracağından şüphem yok. Bu insanlar hayatın sadece sahteliklerini, (sözde) renkli tarafını gören ve bu çarpık sistemin kendilerine sundukları (sözde) nimetlerde kaybolmuş, uyutulmuş gençlik. Bu uyutulmuş gençlik her şeyden bihaber; toplumdaki ve eğitimdeki fırsat eşitsizliğini görmeden; çalınmış hayatlarının farkında olmadan yaşıyorlar. Ama biz şuna inanıyoruz ki, kapitalizme ve emperyalizme tutsak edilmiş geleceği; Bizler, amacı özgür insanı ve sınıfsız toplumu yaratmak olan SOSYALİST, İLERİCİ GENÇLER, işçi sınıfının öncülüğünde kurtaracağız.