Tarih: 28.04.2011 | Kategori:
Bildiriler
Emekçilerin Birlik ve Dayanışma Gününde, Gençler 1 Mayıs'ta Taksim'de!
Emekçilerin Birlik ve Dayanışma Gününde,
Gençler 1 Mayıs'ta Taksimdeyiz!
ABD'de Avrupa'da, Çin, Rusya ve Japonya'da
Emperyalist merkezlerde bir avuç zengin zevk ve sefa içinde yaşarken alınteriyle yaşamaya çalışan milyonlarca emekçi, işsizlik, savaş ve yoksullukla boğuşuyor. Açlığın ve yoksulluğun kader olmadığını anlayan halklar insanca, onurlu özgür bir yaşam için bilinçleniyor, sömürüye ve zulme karşı örgütleniyor. Başta Tunus ve Mısır'da meydanları dolduran milyonlarca insan, yıkılmaz gibi görünen diktatörlerin, kitleler birleşince nasıl yıkılabileceğini bizlere bir kere daha gösterdi.
Halklar değişim ve devrim istiyor, emperyalistler bomba yağdırıyor!
Öte yandan emperyalistler, sömürüden ve zulümden kurtulmak isteyen halkların devrimci yükselişini durdurmak, Libya'nın doğal kaynaklarını serbestçe yağmalamak, tekelci hâkimiyetlerini kalıcılaştırmak için ezilen halkların üzerine bombalar yağdırılıyor. Ezilen halklara karşı, ülkemizde de AKP, CHP ve MHP emperyalist saldırganlarla birlikte saf tutuyor. Hızlıca çıkarılan tezkereyle beraber NATO güçlerinin komutasında Libya'ya saldırıların parçası oluyor, tarihteki utanç sayfalarına bir yenisini daha ekliyorlar.
AKP işçilerin, köylülerin, memurların, öğrencilerin, kadınların, ezilen halkların düşmanıdır!
AKP iktidara geldiği günden bu yana çıkardığı yasalarla, yaptığı özelleştirmelerle, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul olan bir ülke yaratıyor. Torba yasayla memurların özlük hakları elinden alınıyor. Güvencesiz ve esnek çalışmayla taşeronlaştırma yaygınlaştırılıyor. Zaten halkın en doğal hakkı olan sağlık, eğitim gibi sosyal hizmetler haraç mezat özelleştiriliyor. Yıllardır inkâra ve imhaya maruz kalmış Kürt halkının en asgari, demokratik talepleri bile görmezden geliniyor. Barış ve kardeşliğe kurşun sıkan AKP; halklar mozaiği olan memleketimizin Türk, Kürt, Laz, Arap, Ermeni, Rum, Boşnak, Çerkez ve diğer halkların da kültürlerini yok sayıyor. Şovenist geleneği sürdürüyor.
Diğer yandan Japonya'daki nükleer faciaya rağmen halkın sağlığı hiçe sayılarak bir avuç holding sahibinin kârına kâr katmak için doğa tahrip ediliyor. Halkın suyunu, toprağını tahrip ederek dereler kurutuluyor. Ormanlarımız yok ediliyor, santraller kirlilik hastalık saçıyor. Lüks düşkünlüğü uğruna yaşam kalitesi düşürülüyor, sanat ve edebiyat yozlaştırılıyor.
Üniversitelerde kantinler kapatılıp alışveriş merkezleri açılıyor. Her tarafa döşenen kameralarla öğrencilerin her adımı takip ediliyor. Üniversitelerinde bilim üretmek isteyenlere soruşturmalar yağdırılıyor, okuldan uzaklaştırılıyor. Ulaşım ve yemek ihtiyacını daha ucuz karşılamak isteyenler uzun sıralarda beklemek zorunda kalıyor. Yine emekçi çocukları soğuk ve dolapları boş evlerde, kalabalık yurtlarda kalmaya mahkûm bırakılıyor. Toplumun yararına değil; sermayenin çıkarına bilim, sanat, edebiyat üretiliyor. Katkı ve öğrenim kredileriyle öğrencilerin gelecekleri ipotek altına alınıyor. 4-B, 4-C, taşeron gibi uygulamalarla gelecekleri ellerinden alınıyor.
Çaresiz değiliz! Çözüm birleşmekte, çözüm örgütlenmekte
Fabrikasında ezilen işçi, hakları çöp torbasına atılan memur, tarlası talan edilen, suyu kurutulan köylü, sağlığı piyasalaştırılan toplum, okulları ticaretleştirilerek okulların kapıları yüzüne kapatılan emekçi çocuğu, onursuz çalışmaya maruz bırakılan sağlık emekçisi, ulusal, cinsel, sınıfsal sömürüye maruz kalan kadın, dilleri yok sayılan Kürtler çaresiz değiliz. Tunus'ta, Mısır'da mitinglerle, grevlerle, öğrenci eylemleriyle her gün daha fazla örgütlenen ve bilinçlenen halklar, daha özgür eşit ve adaletli bir sistemi yaratmanın azmiyle mücadele ediyorlar. Bizler de başarabiliriz.
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa, beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa, ninni yalan söylüyorsa, rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ay ışığı,
söz yalan söylüyorsa, ses yalan söylüyorsa,
ellerinizden geçinen ve ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
ellerinizden geçinen ve ellerinizden başka her şey
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız bu ölümlü,
bu yaşanası dünyada
bu bezirgân saltanatı,
bu zulüm bitmesin diyedir.
Haydi, 1 Mayıs'ta tek ses tek yürek olmaya, TÜM-İGD saflarında Taksim Meydanı'na
Bir gün Taksim'in Tahrir olacağı inancıyla "Yaşasın devrim! Yaşasın 1 Mayıs!" diyerek, taleplerimizi haykırmak üzere, Sömürüden yoksulluktan ve baskıdan kurtulmak isteyen tüm gençleri 1 Mayıs 2011 günü Taksim 1 Mayıs Meydanı'na TÜM-İGD saflarına bekliyoruz.
Tarih: 1 Mayıs 2011
Buluşma yeri: Şişli Camii önü
Buluşma saati: 09.00
İlerici gençlerin 1 Mayıs 2011 için hazırlamış olduğu videoyu izlemek için tıklayınız.
Gençler 1 Mayıs'ta Taksimdeyiz!
ABD'de Avrupa'da, Çin, Rusya ve Japonya'da
Emperyalist merkezlerde bir avuç zengin zevk ve sefa içinde yaşarken alınteriyle yaşamaya çalışan milyonlarca emekçi, işsizlik, savaş ve yoksullukla boğuşuyor. Açlığın ve yoksulluğun kader olmadığını anlayan halklar insanca, onurlu özgür bir yaşam için bilinçleniyor, sömürüye ve zulme karşı örgütleniyor. Başta Tunus ve Mısır'da meydanları dolduran milyonlarca insan, yıkılmaz gibi görünen diktatörlerin, kitleler birleşince nasıl yıkılabileceğini bizlere bir kere daha gösterdi.
Halklar değişim ve devrim istiyor, emperyalistler bomba yağdırıyor!
Öte yandan emperyalistler, sömürüden ve zulümden kurtulmak isteyen halkların devrimci yükselişini durdurmak, Libya'nın doğal kaynaklarını serbestçe yağmalamak, tekelci hâkimiyetlerini kalıcılaştırmak için ezilen halkların üzerine bombalar yağdırılıyor. Ezilen halklara karşı, ülkemizde de AKP, CHP ve MHP emperyalist saldırganlarla birlikte saf tutuyor. Hızlıca çıkarılan tezkereyle beraber NATO güçlerinin komutasında Libya'ya saldırıların parçası oluyor, tarihteki utanç sayfalarına bir yenisini daha ekliyorlar.
AKP işçilerin, köylülerin, memurların, öğrencilerin, kadınların, ezilen halkların düşmanıdır!
AKP iktidara geldiği günden bu yana çıkardığı yasalarla, yaptığı özelleştirmelerle, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul olan bir ülke yaratıyor. Torba yasayla memurların özlük hakları elinden alınıyor. Güvencesiz ve esnek çalışmayla taşeronlaştırma yaygınlaştırılıyor. Zaten halkın en doğal hakkı olan sağlık, eğitim gibi sosyal hizmetler haraç mezat özelleştiriliyor. Yıllardır inkâra ve imhaya maruz kalmış Kürt halkının en asgari, demokratik talepleri bile görmezden geliniyor. Barış ve kardeşliğe kurşun sıkan AKP; halklar mozaiği olan memleketimizin Türk, Kürt, Laz, Arap, Ermeni, Rum, Boşnak, Çerkez ve diğer halkların da kültürlerini yok sayıyor. Şovenist geleneği sürdürüyor.
Diğer yandan Japonya'daki nükleer faciaya rağmen halkın sağlığı hiçe sayılarak bir avuç holding sahibinin kârına kâr katmak için doğa tahrip ediliyor. Halkın suyunu, toprağını tahrip ederek dereler kurutuluyor. Ormanlarımız yok ediliyor, santraller kirlilik hastalık saçıyor. Lüks düşkünlüğü uğruna yaşam kalitesi düşürülüyor, sanat ve edebiyat yozlaştırılıyor.
Üniversitelerde kantinler kapatılıp alışveriş merkezleri açılıyor. Her tarafa döşenen kameralarla öğrencilerin her adımı takip ediliyor. Üniversitelerinde bilim üretmek isteyenlere soruşturmalar yağdırılıyor, okuldan uzaklaştırılıyor. Ulaşım ve yemek ihtiyacını daha ucuz karşılamak isteyenler uzun sıralarda beklemek zorunda kalıyor. Yine emekçi çocukları soğuk ve dolapları boş evlerde, kalabalık yurtlarda kalmaya mahkûm bırakılıyor. Toplumun yararına değil; sermayenin çıkarına bilim, sanat, edebiyat üretiliyor. Katkı ve öğrenim kredileriyle öğrencilerin gelecekleri ipotek altına alınıyor. 4-B, 4-C, taşeron gibi uygulamalarla gelecekleri ellerinden alınıyor.
Çaresiz değiliz! Çözüm birleşmekte, çözüm örgütlenmekte
Fabrikasında ezilen işçi, hakları çöp torbasına atılan memur, tarlası talan edilen, suyu kurutulan köylü, sağlığı piyasalaştırılan toplum, okulları ticaretleştirilerek okulların kapıları yüzüne kapatılan emekçi çocuğu, onursuz çalışmaya maruz bırakılan sağlık emekçisi, ulusal, cinsel, sınıfsal sömürüye maruz kalan kadın, dilleri yok sayılan Kürtler çaresiz değiliz. Tunus'ta, Mısır'da mitinglerle, grevlerle, öğrenci eylemleriyle her gün daha fazla örgütlenen ve bilinçlenen halklar, daha özgür eşit ve adaletli bir sistemi yaratmanın azmiyle mücadele ediyorlar. Bizler de başarabiliriz.
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa, beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa, ninni yalan söylüyorsa, rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ay ışığı,
söz yalan söylüyorsa, ses yalan söylüyorsa,
ellerinizden geçinen ve ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
ellerinizden geçinen ve ellerinizden başka her şey
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız bu ölümlü,
bu yaşanası dünyada
bu bezirgân saltanatı,
bu zulüm bitmesin diyedir.
Haydi, 1 Mayıs'ta tek ses tek yürek olmaya, TÜM-İGD saflarında Taksim Meydanı'na
Bir gün Taksim'in Tahrir olacağı inancıyla "Yaşasın devrim! Yaşasın 1 Mayıs!" diyerek, taleplerimizi haykırmak üzere, Sömürüden yoksulluktan ve baskıdan kurtulmak isteyen tüm gençleri 1 Mayıs 2011 günü Taksim 1 Mayıs Meydanı'na TÜM-İGD saflarına bekliyoruz.
Tarih: 1 Mayıs 2011
Buluşma yeri: Şişli Camii önü
Buluşma saati: 09.00
İlerici gençlerin 1 Mayıs 2011 için hazırlamış olduğu videoyu izlemek için tıklayınız.