Tarih: 09.01.2011 | Kategori:
İnceleme - Yorum
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü hangi yüzle kutlayacaksınız? -Osman Köse
Medya patronları 1961 yılında kaybettiklerini AKP'nin desteği ile geri aldılar.
1 Mayıs İşçilerin Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün işçi sınıfının mücadele tarihindeki önemini ve yerini biliyoruz.
Ama nedense bunu sadece 1 Mayıs'ta, 8 Mart'ta konuşuyor, sonra unutuyoruz.
Kısaca hatırlayalım;
1 MAYIS'ın işçilerin birlik dayanışma ve mücadele günü olarak adlandırılmasının kökeninde, 19. yüzyılın ikinci yarısındaki sekiz saatlik iş günü mücadelesi sırasında dökülen kan ve yaşanan acılar vardı.
8 MART 1857'de yaklaşık 40 bin New Yorklu dokuma işçisi, 12-14 saate varan iş sürelerinin 8 saate indirilmesi, insanca yaşamaya yetecek ücret verilmesi, dayanılmaz düzeye ulaşan sefaletlerinin sonlandırılması ve eşit işe eşit ücret ödenmesi amacıyla greve çıktılar.
Amerikan polisi bu isteğe şiddetle karşılık verdi. Birçoğu genç kız olan 129 kadın, fabrikanın ateşe verilmesi sonucu yaşamını yitirdi.
Sermaye yüz yıl önce kaybettiği mevzileri adım adım geri aldı. Çalışma saatleri uzatıldı, esnek çalışma/çalıştırma artık yasal düzenlemeler haline geldi, işçiler alınıp satılan, kiralanan, ödünç verilen bir metaya dönüştürüldü.
10 Ocak 1961 tarihinin önemini biliyor musunuz?
10 Ocak 1961 Türkiye'deki basın emekçileri açısından önemli bir gündür.
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı aldı. Bu gelişme karşısında, gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası binası önünde toplanarak İstanbul Valiliği'ne kadar bir yürüyüş yaptılar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise sendikanın öncülüğünde, basın adıyla kendi gazetelerini 111213 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar.
O tarihten sonra 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlandı.
Peki, sonra ne oldu?
Sendika kazandığı mevzileri kaybetti, adım adım geriledi bugün sadece Anadolu Ajansı'nda varlığını sürdürüyor.
Basın emekçilerinin örgütsüzlüğünü fırsat bilen patronlar ve iktidarlar kol kola girerek yeni yasal düzenlemelerle basın emekçilerinin kazanılmış haklarını birer birer tırpanladılar, 1961 yılında kaybettikleri mevzileri adım adım geri aldılar.
AKP hükümeti, basın emekçilerinin haklarını gasp etme konusunda gelmiş geçmiş tüm hükümetleri geride bıraktı.
2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile basın emekçilerinin yıpranma hakkı kaldırıldı.
Sermayenin tüm isteklerini yerine getirerek emekçileri köle düzenine mahkûm etme konusunda kararlı olan AKP, bununla da yetinmedi.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı'na 4 gün kala basın emekçilerine bir darbe daha vurdu.
6 Ocak 2011 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen RTÜK yasasının 23. Maddesi medya patronların istediği şekilde AKP oyları ile kabul edildi.
"Haber Birimlerinde Çalışanlar " başlıklı 23. Madde basın emekçileri için yürürlükteki yasadan daha geri bir düzenleme getirilmektedir. Mevcut yasadaki, "Radyo ve televizyon kuruluşlarının haber birimlerinde çalışanlar 5953 sayılı Basın İş Kanunu'na tabidirler. Bu birimlerde çalışacak basın kart sahibi kişilerin asgari miktarını RTÜK belirler" şeklindeki düzenleme, yeni tasarıda "Medya hizmet sağlayıcıların haber birimlerinde çalıştırılacak basın kartlı personelin asgarî sayısını Üst Kurul belirler. Bu personel 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tâbidir" şeklinde değiştirildi.
İlk bakışta bu iki düzenleme arasında bir fark yok gibi görünüyor ama işin aslı öyle değil.
Yürürlükteki yasada öncelikle haber birimlerinde çalışanların 212 sayılı Basın İş Kanunu'na tabi olması isteniyor, sonra bu birimlerde çalışacak basın kart sahibi kişilerin asgari sayısının belirlenmesini RTÜK'e bırakıyor.
Yasa maddesinin ikinci cümlesi işverenlerin kaçak işçi çalıştırmasını önlemek amacıyla düzenlenmiştir.
AKP oylarıyla kabul edilen yeni düzenleme ise önce haber birimlerinde çalıştırılacak asgari basın kartlı basın emekçisi sayısını belirliyor, sonra bunların basın iş kanununa tabi olarak çalıştırılacağını hüküm altına alıyor. Bir basın emekçisinin basın kartı alabilmesi için 212 sayılı Basın İş Kanunu'na tabi olarak çalışması zorunludur. Bun nedenle yeni yasa maddesindeki ikinci cümleye gerek yoktur.
Yeni düzenlemeye göre, işveren sadece RTÜK'ün belirlediği sayıdaki personeli 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna ( bilinen adıyla 212 sayılı yasa) tabi olarak çalıştıracaktır.
Örneğin bir işyeri için asgari 10 sarı basın kartlı personel çalıştırılması belirlenmiş ise, işveren o işyerinde sadece 10 kişiyi 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna, diğerleri ise 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi olarak çalıştıracaktır.
Tasarının komisyonlarda görüşülmesi sırasında hazırladığımız raporu sunduk, komisyon toplantısına katılarak Haber-Sen'in görüşlerini aktardık. 23. madde dahil olmak üzere bir çok maddede değişiklik yapılmasına ilişkin hazırladığımız önergeleri sunduk.
Tasarı komisyonlardan AKP'nin oylarıyla geçti.
Tasarının 23. Maddesinin TBMM genel kurulunda görüşülmesi sırasında muhalefet değişiklik önergesi verdi.
Değişiklik önergesine ilişkin görüşmeleri TBMM tutanaklarından aynen aktarıyorum(1);
"BAŞKAN-23'üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 23. Maddesinde yer alan "Üst Kurul belirler" ibaresinin "en az yarısı iletişim fakültesi mezunları olmak üzere Üst Kurul tarafından belirlenir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Konya Isparta Mersin
Abdülkadir Akcan Akif Akkuş
Afyonkarahisar Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 23'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haber birimlerinde çalışanlar
Madde 23- (1) Medya hizmet sağlayıcıların Haber, Spor ve Program birimlerinde çalışanlar 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tabidir. Bu birimlerde çalışacak basın kart sahibi kişilerin asgari miktarını RTÜK belirler."
Orhan Ziya Diren Tayfur Süner Ali Oksal
Tokat Antalya Mersin
Şevket Köse Necla Arat
Adıyaman İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Gerekçe.
BAŞKAN - Buyurun, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye'deki hakim medya gruplarının esnek istihdam uygulamaları, bu sektörde çalışanların önemli ölçüde hak gasbına uğramalarına yol açmaktadır. Başka sektörlere göre özgül bir niteliğe sahip olan görsel-işitsel iletişim alanı, yaratıcı çabayı ve bağımsızlığı en çok gözeten sektörlerden biri olması gerekirken, Türkiye'de adeta tersi bir durum söz konusudur. Bu nedenle, medya çalışanlarının sosyal haklarını önemli ölçüde genişleten 212 sayılı yasaya göre çalıştırılacak personelle ilgili de bir ibare yer almalıdır. Hükûmet tarafından hazırlanan tasarıda yalnızca haber biriminden bahsedilmekte oysaki buraya diğer basın faaliyetleri olan spor ve program birimlerinde çalışanlar da dâhil edilmelidir. Zira her iki basın faaliyeti de bu maddeye dâhil edilmezse, işveren bu personeli 5953 sayılı Kanuna göre değil 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalıştıracaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler, Kabul etmeyenler, Önerge kabul edilmemiştir."
Ne kadar kolay değil mi?
"Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler, Kabul etmeyenler, Önerge kabul edilmemiştir."
Son sekiz yıldır TBMM'de yasalar böyle geçiyor.
Basın emekçilerinin güvencesi 212 sayılı yasa RTÜK yasasının bir maddesi ile artık uygulanamaz hale getirildi.
Böylece medya patronları 1961 yılında kaybettiklerini AKP'nin desteği ile geri aldılar.
Artık 212 sayılı yasanın ruhuna Fatiha okunabilir.
Bu yasa tasarısının altında imzası olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç daha bir yıl önce 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde ne demişlerdi hatırlatmakta yarar görüyorum. Çünkü AKP ya her söylediğinin tam tersini yapmakta ya da dün söylediklerini bugün unutmaktalar.
İşte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Ocak 2010 tarihinde Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yayınladığı mesajı;
"Basın mensuplarının haklarının korunması, çalışma şartlarının günün ihtiyaçlarına göre güncelleştirilmesi ve iyileştirilmesi şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da önceliklerimiz arasında olacaktır"
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da aynı tarihte 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Parlamento muhabirlerini ziyaretinde "Gazetecilerin çağdaş imkânlarla, bugünün koşullarına uygun, hem özlük haklarıyla hem de bunu muhafaza altına alacak güvencelerle güçlendirilmesi gerekir" demişti.
"Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz" diyeceğim ama ortada ne güneş kaldı ne de gölge!
Osman Köse
Haber-Sen Genel TİS ve Hukuk Sekreteri Sendika.org 07.01.2011
(1)http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=20833&P5=H&PAGE1=38&PAGE2=39
1 Mayıs İşçilerin Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün işçi sınıfının mücadele tarihindeki önemini ve yerini biliyoruz.
Ama nedense bunu sadece 1 Mayıs'ta, 8 Mart'ta konuşuyor, sonra unutuyoruz.
Kısaca hatırlayalım;
1 MAYIS'ın işçilerin birlik dayanışma ve mücadele günü olarak adlandırılmasının kökeninde, 19. yüzyılın ikinci yarısındaki sekiz saatlik iş günü mücadelesi sırasında dökülen kan ve yaşanan acılar vardı.
8 MART 1857'de yaklaşık 40 bin New Yorklu dokuma işçisi, 12-14 saate varan iş sürelerinin 8 saate indirilmesi, insanca yaşamaya yetecek ücret verilmesi, dayanılmaz düzeye ulaşan sefaletlerinin sonlandırılması ve eşit işe eşit ücret ödenmesi amacıyla greve çıktılar.
Amerikan polisi bu isteğe şiddetle karşılık verdi. Birçoğu genç kız olan 129 kadın, fabrikanın ateşe verilmesi sonucu yaşamını yitirdi.
Sermaye yüz yıl önce kaybettiği mevzileri adım adım geri aldı. Çalışma saatleri uzatıldı, esnek çalışma/çalıştırma artık yasal düzenlemeler haline geldi, işçiler alınıp satılan, kiralanan, ödünç verilen bir metaya dönüştürüldü.
10 Ocak 1961 tarihinin önemini biliyor musunuz?
10 Ocak 1961 Türkiye'deki basın emekçileri açısından önemli bir gündür.
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı aldı. Bu gelişme karşısında, gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası binası önünde toplanarak İstanbul Valiliği'ne kadar bir yürüyüş yaptılar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise sendikanın öncülüğünde, basın adıyla kendi gazetelerini 111213 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar.
O tarihten sonra 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlandı.
Peki, sonra ne oldu?
Sendika kazandığı mevzileri kaybetti, adım adım geriledi bugün sadece Anadolu Ajansı'nda varlığını sürdürüyor.
Basın emekçilerinin örgütsüzlüğünü fırsat bilen patronlar ve iktidarlar kol kola girerek yeni yasal düzenlemelerle basın emekçilerinin kazanılmış haklarını birer birer tırpanladılar, 1961 yılında kaybettikleri mevzileri adım adım geri aldılar.
AKP hükümeti, basın emekçilerinin haklarını gasp etme konusunda gelmiş geçmiş tüm hükümetleri geride bıraktı.
2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile basın emekçilerinin yıpranma hakkı kaldırıldı.
Sermayenin tüm isteklerini yerine getirerek emekçileri köle düzenine mahkûm etme konusunda kararlı olan AKP, bununla da yetinmedi.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı'na 4 gün kala basın emekçilerine bir darbe daha vurdu.
6 Ocak 2011 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen RTÜK yasasının 23. Maddesi medya patronların istediği şekilde AKP oyları ile kabul edildi.
"Haber Birimlerinde Çalışanlar " başlıklı 23. Madde basın emekçileri için yürürlükteki yasadan daha geri bir düzenleme getirilmektedir. Mevcut yasadaki, "Radyo ve televizyon kuruluşlarının haber birimlerinde çalışanlar 5953 sayılı Basın İş Kanunu'na tabidirler. Bu birimlerde çalışacak basın kart sahibi kişilerin asgari miktarını RTÜK belirler" şeklindeki düzenleme, yeni tasarıda "Medya hizmet sağlayıcıların haber birimlerinde çalıştırılacak basın kartlı personelin asgarî sayısını Üst Kurul belirler. Bu personel 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tâbidir" şeklinde değiştirildi.
İlk bakışta bu iki düzenleme arasında bir fark yok gibi görünüyor ama işin aslı öyle değil.
Yürürlükteki yasada öncelikle haber birimlerinde çalışanların 212 sayılı Basın İş Kanunu'na tabi olması isteniyor, sonra bu birimlerde çalışacak basın kart sahibi kişilerin asgari sayısının belirlenmesini RTÜK'e bırakıyor.
Yasa maddesinin ikinci cümlesi işverenlerin kaçak işçi çalıştırmasını önlemek amacıyla düzenlenmiştir.
AKP oylarıyla kabul edilen yeni düzenleme ise önce haber birimlerinde çalıştırılacak asgari basın kartlı basın emekçisi sayısını belirliyor, sonra bunların basın iş kanununa tabi olarak çalıştırılacağını hüküm altına alıyor. Bir basın emekçisinin basın kartı alabilmesi için 212 sayılı Basın İş Kanunu'na tabi olarak çalışması zorunludur. Bun nedenle yeni yasa maddesindeki ikinci cümleye gerek yoktur.
Yeni düzenlemeye göre, işveren sadece RTÜK'ün belirlediği sayıdaki personeli 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna ( bilinen adıyla 212 sayılı yasa) tabi olarak çalıştıracaktır.
Örneğin bir işyeri için asgari 10 sarı basın kartlı personel çalıştırılması belirlenmiş ise, işveren o işyerinde sadece 10 kişiyi 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna, diğerleri ise 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi olarak çalıştıracaktır.
Tasarının komisyonlarda görüşülmesi sırasında hazırladığımız raporu sunduk, komisyon toplantısına katılarak Haber-Sen'in görüşlerini aktardık. 23. madde dahil olmak üzere bir çok maddede değişiklik yapılmasına ilişkin hazırladığımız önergeleri sunduk.
Tasarı komisyonlardan AKP'nin oylarıyla geçti.
Tasarının 23. Maddesinin TBMM genel kurulunda görüşülmesi sırasında muhalefet değişiklik önergesi verdi.
Değişiklik önergesine ilişkin görüşmeleri TBMM tutanaklarından aynen aktarıyorum(1);
"BAŞKAN-23'üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 23. Maddesinde yer alan "Üst Kurul belirler" ibaresinin "en az yarısı iletişim fakültesi mezunları olmak üzere Üst Kurul tarafından belirlenir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Konya Isparta Mersin
Abdülkadir Akcan Akif Akkuş
Afyonkarahisar Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 23'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haber birimlerinde çalışanlar
Madde 23- (1) Medya hizmet sağlayıcıların Haber, Spor ve Program birimlerinde çalışanlar 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tabidir. Bu birimlerde çalışacak basın kart sahibi kişilerin asgari miktarını RTÜK belirler."
Orhan Ziya Diren Tayfur Süner Ali Oksal
Tokat Antalya Mersin
Şevket Köse Necla Arat
Adıyaman İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Gerekçe.
BAŞKAN - Buyurun, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye'deki hakim medya gruplarının esnek istihdam uygulamaları, bu sektörde çalışanların önemli ölçüde hak gasbına uğramalarına yol açmaktadır. Başka sektörlere göre özgül bir niteliğe sahip olan görsel-işitsel iletişim alanı, yaratıcı çabayı ve bağımsızlığı en çok gözeten sektörlerden biri olması gerekirken, Türkiye'de adeta tersi bir durum söz konusudur. Bu nedenle, medya çalışanlarının sosyal haklarını önemli ölçüde genişleten 212 sayılı yasaya göre çalıştırılacak personelle ilgili de bir ibare yer almalıdır. Hükûmet tarafından hazırlanan tasarıda yalnızca haber biriminden bahsedilmekte oysaki buraya diğer basın faaliyetleri olan spor ve program birimlerinde çalışanlar da dâhil edilmelidir. Zira her iki basın faaliyeti de bu maddeye dâhil edilmezse, işveren bu personeli 5953 sayılı Kanuna göre değil 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalıştıracaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler, Kabul etmeyenler, Önerge kabul edilmemiştir."
Ne kadar kolay değil mi?
"Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler, Kabul etmeyenler, Önerge kabul edilmemiştir."
Son sekiz yıldır TBMM'de yasalar böyle geçiyor.
Basın emekçilerinin güvencesi 212 sayılı yasa RTÜK yasasının bir maddesi ile artık uygulanamaz hale getirildi.
Böylece medya patronları 1961 yılında kaybettiklerini AKP'nin desteği ile geri aldılar.
Artık 212 sayılı yasanın ruhuna Fatiha okunabilir.
Bu yasa tasarısının altında imzası olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç daha bir yıl önce 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde ne demişlerdi hatırlatmakta yarar görüyorum. Çünkü AKP ya her söylediğinin tam tersini yapmakta ya da dün söylediklerini bugün unutmaktalar.
İşte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Ocak 2010 tarihinde Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yayınladığı mesajı;
"Basın mensuplarının haklarının korunması, çalışma şartlarının günün ihtiyaçlarına göre güncelleştirilmesi ve iyileştirilmesi şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da önceliklerimiz arasında olacaktır"
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da aynı tarihte 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Parlamento muhabirlerini ziyaretinde "Gazetecilerin çağdaş imkânlarla, bugünün koşullarına uygun, hem özlük haklarıyla hem de bunu muhafaza altına alacak güvencelerle güçlendirilmesi gerekir" demişti.
"Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz" diyeceğim ama ortada ne güneş kaldı ne de gölge!
Osman Köse
Haber-Sen Genel TİS ve Hukuk Sekreteri Sendika.org 07.01.2011
(1)http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=20833&P5=H&PAGE1=38&PAGE2=39