Tarih: 01.03.2011 | Kategori:
Kadın
N.Ç. davasından çıkan karar protesto edildi
12 yaşında, aralarında devletin kolluk güçlerinin -polis ve askerlerinde- olduğu 26 kişi tarafından tecavüze uğrayan N.Ç.'nin açtığı dava 7 yıl sonra sonuçlandı. Utanç davasında sanıklar iyi hal indiriminden yararlandırıldı ve alt sınırdan cezalandırıldı. Mahkemenin açıkladığı gerekçeli karara göre N.Ç. istese, 26 erkeğe karşı koyabilirmiş! Mahkemenin aldığı bu karar kadın örgütleri tarafından Taksim'de protesto edildi.
26 Şubat'ta saat 19.00'da N.Ç.'nin dava sonucunda verilen kararı protesto etmek için, Taksim Tramvay Durağı'nda bir araya gelen aralarında TÜM İGD'li kadınların da bulunduğu kadın örgütleri Galatasaray Lisesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca, "Yaşasın kadın dayanışması", "Erkek vuruyor, devlet koruyor.", "N.Ç için adalet istiyoruz."," Tecavüzcü devlet", sloganları atıldı. Galatasaray Lisesi'nin önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
Basın açıklamasında, "Mahkeme Kararında; N.Ç.'nin bir kişinin tehditle tecavüz etmesini "rıza" olarak yorumladığı ve alt sınırdan ceza vererek 5 yıl daha az ceza kestiği, üstelik iyi halden indirim yaptığı, N.Ç.'ye tecavüz edenlerin değil, onu pazarlayan kadınların iffetsiz olduğunu hükmederek N.Ç. için kendisinin kötü yolda olduğunun farkında olduğu görüşü savunuldu. Adli Raporda N.Ç.'nin mağduresi olduğu olayların ahlaki kötülüğünün farkında olduğu, bu olaylara ruhsal yönden karşı koymaya muktedir olduğu halde kendi iradesiyle para kazanmak amacıyla sanıklar T.ve E. ile irtibata geçtiği, veya bunlarla irtibata geçen diğer sanıklarla ilişkiye girdiğinin anlaşıldığı da belirtildi. Bu açıklama adli tıp raporlarının bilimsellikten ve bağımsız kurum olmaktan uzak ve gerici erkek egemen anlayışın kurum üzerindeki etkisini de göstermiştir." denildi.
Mahkemenin aldığı bu kararın kınandığı basın açıklamasında tecavüzcülerin cesaretlendirildiği söylendi. Açıklamada, "Yargı bu kararla tecavüzü suçuna ortak olmuştur. N.Ç.'nin yaşadıkları on yıllardır savaş hukukunun hüküm sürdüğü bu topraklarda kadın bedeni üzerindeki sömürgeci, asimilasyoncu, ırkçı, yaklaşımlardan politikalardan bağımsız değildir. Kadın bedeni üzerindeki her türlü asimilasyoncu ırkçı politikaların sonucu olarak sömürü taciz, tecavüz yıllarca savaş politikası olarak devletin kolluk güçleri tarafından uygulandığı artık gizlenemez bir olgudur. Bu politika sadece devletin militar güçleri tarafından uygulanırken devletin yasaması, yargısı tarafından da desteklenmiştir. Bu kararla kadına yönelik şiddet bir kez daha meşrulaştırıldı; tecavüzcüler bir kez daha cesaretlendirildi. Ancak biz kadınlar bu yargılamalara ve yargılamalar sonucunda verilen böylesi kararlara rıza göstermiyoruz. Bu anlamda hayatın her alanında kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı yürüttüğümüz mücadele hukuksal alanda da devam edecektir. Kadın örgütleri olarak N.Ç. davasında verilen kararın altında imzası olan tüm yargı mensuplarını kınıyor yasamada ve hukukta erkek egemen ırkçı yaklaşımlara karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz." denildi.
26 Şubat'ta saat 19.00'da N.Ç.'nin dava sonucunda verilen kararı protesto etmek için, Taksim Tramvay Durağı'nda bir araya gelen aralarında TÜM İGD'li kadınların da bulunduğu kadın örgütleri Galatasaray Lisesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca, "Yaşasın kadın dayanışması", "Erkek vuruyor, devlet koruyor.", "N.Ç için adalet istiyoruz."," Tecavüzcü devlet", sloganları atıldı. Galatasaray Lisesi'nin önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
Basın açıklamasında, "Mahkeme Kararında; N.Ç.'nin bir kişinin tehditle tecavüz etmesini "rıza" olarak yorumladığı ve alt sınırdan ceza vererek 5 yıl daha az ceza kestiği, üstelik iyi halden indirim yaptığı, N.Ç.'ye tecavüz edenlerin değil, onu pazarlayan kadınların iffetsiz olduğunu hükmederek N.Ç. için kendisinin kötü yolda olduğunun farkında olduğu görüşü savunuldu. Adli Raporda N.Ç.'nin mağduresi olduğu olayların ahlaki kötülüğünün farkında olduğu, bu olaylara ruhsal yönden karşı koymaya muktedir olduğu halde kendi iradesiyle para kazanmak amacıyla sanıklar T.ve E. ile irtibata geçtiği, veya bunlarla irtibata geçen diğer sanıklarla ilişkiye girdiğinin anlaşıldığı da belirtildi. Bu açıklama adli tıp raporlarının bilimsellikten ve bağımsız kurum olmaktan uzak ve gerici erkek egemen anlayışın kurum üzerindeki etkisini de göstermiştir." denildi.
Mahkemenin aldığı bu kararın kınandığı basın açıklamasında tecavüzcülerin cesaretlendirildiği söylendi. Açıklamada, "Yargı bu kararla tecavüzü suçuna ortak olmuştur. N.Ç.'nin yaşadıkları on yıllardır savaş hukukunun hüküm sürdüğü bu topraklarda kadın bedeni üzerindeki sömürgeci, asimilasyoncu, ırkçı, yaklaşımlardan politikalardan bağımsız değildir. Kadın bedeni üzerindeki her türlü asimilasyoncu ırkçı politikaların sonucu olarak sömürü taciz, tecavüz yıllarca savaş politikası olarak devletin kolluk güçleri tarafından uygulandığı artık gizlenemez bir olgudur. Bu politika sadece devletin militar güçleri tarafından uygulanırken devletin yasaması, yargısı tarafından da desteklenmiştir. Bu kararla kadına yönelik şiddet bir kez daha meşrulaştırıldı; tecavüzcüler bir kez daha cesaretlendirildi. Ancak biz kadınlar bu yargılamalara ve yargılamalar sonucunda verilen böylesi kararlara rıza göstermiyoruz. Bu anlamda hayatın her alanında kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı yürüttüğümüz mücadele hukuksal alanda da devam edecektir. Kadın örgütleri olarak N.Ç. davasında verilen kararın altında imzası olan tüm yargı mensuplarını kınıyor yasamada ve hukukta erkek egemen ırkçı yaklaşımlara karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz." denildi.