Tarih: 11.1.03 | Kategori:
Toplumsal Haberler
Döğüşe döğüşe 6 Kasım
Son yıllarda Ankara'da 6 Kasım, polisin vahşice tutumu nedeniyle, hep olaylı geçiyor. Bu sene de bu genelleme değişmedi, fakat öğrencilerin gücü geçen senelere göre daha fazlaydı. Her türlü araçları ile öğrencilere yüklenen polis iki buçuk saat boyunca sokak hakimiyetini sağlayamadı. Bu gücü sağlayan nedir diye bakarsak, iki olgu gözümüze çarpacaktır. Birincisi öğrenci hareketi daha örgütlü hale gelmeye başlamıştır. İkincisi ise solun yan yana durma becerisini - kısmen de olsa - becerebilmesidir.
6 Kasım 2003'ün Hazırlanışı
Bu yıl 6 Kasım eylemi, savaş gündeminin yoğunluğuyla da paralele olarak, çok önceden tartışılmaya başlandı. Tartışmaya katılan, toplantılara katılmayan ÖDP - Gençlik İnisiyatifi ve SİP haricindeki, tüm gençlik örgütleri 6 Kasım'ı bir eylem birliği içerisinde gerçekleştirmek konusunda hem fikirdiler. YÖK'ün egemenler tarafından da tartışmaya açılması, üniversite sisteminin gericilerin mi yoksa Kemalist - militaristlerin mi kontrolü altında tutulacağı bir gerginlik noktası iken; öğrencilerin sesinin daha da gür çıkmaması düşünülemezdi zaten. Böylece eylemlerini ortaklaştırmaya başlayan yapılar, savaş gündemli eylemlerden başlayarak, haftalar önce YÖK vurgusu yapmaya başlamış ve yerellerden doğru 6 Kasım Eylemi'ni örmeye başlamışlardı. Bu kapsamda ortak bir afiş hazırlanmış ve üniversitelerde asılmıştı.
Bu zamana kadar toplantılara katılan Türkiye Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonu, eylemin ayrıntılarının konuşulduğu, neredeyse son toplantıda, hem de tartışma zeminin oluşturulmasına bile izin vermeden, sorumsuzca eylem birlikteliğinden ayrılarak; bir ay öncesinden duyurulmaya başlayan 12:30 Kızılay çağrısına rağmen, tek başına yapacağı eylemi 12:00 Kızılay olarak belirtip toplantıyı terk etti. Bu sorumsuz davranış eylem birlikteliği içerisindeki yapılar tarafından teşhir edilme kararıyla karşılandı. Ayrıca böylesi sorumsuz davranışlar alanda da devam etti.
Tartışmalara başından beri katılmayan ÖDP - Gençlik İnisiyatifi ile son anda da olsa alanda ortaklaşma doğrultusunda adımlar atıldı. SİP ise ayrı bir eylem kırıcılığı yaparak 6 Kasım 12:30' da AÜ Cebeci Kampüsü'ünde basın açıklaması yapacağını duyurdu. SİP'in bu eylem kırıcılığı tavrı genel davranış şekilleri olduğu için pek şaşkınlık yaratmadı ama onlar adına olumsuz hava estirdi. Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın gençlik örgütlerinin büyük bir kısmı eylem birliğini yaşatarak devrimci dayanışma dersi verdi.
6 KASIM 2003
6 Kasım günü, Koordinasyon saat 11:30'da Cebeci Kampüsü'nden Kızılay'a doğru yürüyüşe geçti. Kızılay'a kadar olaysız bir yürüyüşle varan Koordinasyon barikatın önünde beklemeye başladı.
Bu sırada gençlik örgütleri Mithat Paşa Köprüsü altında kortejlerini oluşturmaya başladı. Kortejlerin oluşturmasından az önce gelen EĞİTİM - SEN grubu şubelerinin önüne doğru yürüyüşe geçmişti. Bu sırada çıkan çatışma sonucu kaçmaya başlayan Koordinasyoncular epey bir karışıklık yarattı. Böylelikle gençlik örgütleri kendilerinin başlatmadıkları bir çatışma ortamında buldular kendilerini. Yaşana n kısa süreli kargaşa atlatılmıştı ki, kargaşadan ve göstericilerle arasında oluşan mesafeden yararlanan polis gaz bombaları atmaya başladı. Hemen ardından panzerler harekete geçti. Öğrenciler kaçmaya başlamıştı!
Edward Said Alandaydı
Polisin bu vahşice saldırısı karşısında daha önce kararlaştırılan buluşma yeri olan Final Dershanesi önünde toparlanan gençik meşru savunma hakkını kullandı. Toplumun aydın kesimlerinden olan üniversiteliler, YÖK'çü hocalarının değil, bilimi halkı için kullanan enternasyonal hocalarının izinde olduklarını gösterdi.
Alanda bir sürü Edward Said ellerinde taş, saldırıyı geri püskürtmeye çalışıyordu. Öğrencilerin bu kadar kısa sürede toparlanması karşısında şaşkına dönen polis, panzerlerle saldırılarına devam etti.
Öğrenciler ara sokaklara ve Koleje doğru geri çekilmeye başladı. Polis öğrencilerin bu sefer dağıldığını düşünmüş olacak ki, çevik kuvvet mensuplarını da panzerlerin ardına yollamıştı. Fakat ara sokaklardan gelen yoğun taş yağmuru sayesinde ilerleyemeyen polis iyice şaşkına döndü ve göstericilere taş atmaya, havaya ateş açmaya başladı. Böylelikle, kendiliğinden de olsa öğrencilerin savaş taktiği belirmişti: Polisin saldırıları karşısında çekilenlerin bir kısmı ara sokaklara dalıyor ve yanlardan attıkları taşlarla, yüreklerine korku saldıkları saldırganların ilerlemesini engelleyerek, ana caddedekilere toparlanma fırsatı sağlıyordu. Gençler panzerlerin önüne gövdelerini siper ederek ilerlemelerini engelliyorlardı. Böylece saatler boyunca süren çatışmalarla, sokak sokak geri çekilen gençler, Kolej Kavşağını trafiğe kapatarak bekleyişe geçtiler. Mithat Paşa Köprüsü ve Kolej Durağı arasındaki mesafenin yaklaşık 500 metre olduğunu belirtirsek, nasıl bir çatışma ortamı olduğu anlaşılacaktır.
Mustafa Suphi ve Ethem Nejat Alandaydı
Her saldırı sonrasında çabucak toparlanan ve etraftakilerin toparlanıp kavgaya dönmesinde aktif rol oynayan İlerici Gençlik, ellerinde taşları, ağızlarında sloganları ve marşları ile sonu kadar kavga dedi. "Suphi - Nejat öncümüz, yaşatacak gücümüz!" sloganları ile YÖK ve işgal karşıtı sloganları ile bayrakları ve pankartları ile kararlılık ve dövüşkenlikleri ile İlerici Gençlik 83 yıllık bir geleneği alana taşıyordu.
Basın Açıklaması
Uzun bir bekleyişin ardından Kolej Kavşağında basın açıklamasını okuyan üniversiteliler, demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerini beklediler. Bu sırada Emek Gençliği alandan ayrıldı. Gençlere destek olmak için Koleje gelen temsilcilerden KESK başkanı Sami Evren saldırıları, YÖK'ü ve yeni tasarıyı kınayan bir açıklama yaptı.
Bu açıklamanın ardından Kortejler oluşturuldu ve Cebeci Kampüsü'ne yürüyüşe geçildi. Cebeci Kampüsü'ne sloganları ile giren öğrenciler, uzun süre halayları ve marşları ile kampüs'e coşkularını yansıttılar.
Akşam Saat 18:00' da Yüksel Caddesi
6 Kasım bu kadarla bitmedi. Gündüz yapılan saldırıları kınamak ve göz altına alınan arkadaşların serbest bırakılmasını talep etmek için Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada polisin saldırgan tavrı kınandı ve sorumluları nın cezalandırılması istendi. Polisin müdahalesi olmayınca olaysız dağılan öğrenciler devlete demokrasi dersi verdiler. Aşağıda açıklamanın tam metnini veriyoruz:
BASINA VE KAMUOYUNA
Ankara'da YÖK karşıtı eylem yapmak için birleşen öğrenciler henüz Mithat Paşa köprüsü altında toplanıp yürüyüşe geçmek üzereyken polisin coplu, gazlı, panzerli saldırısına uğradı. Basın açıklaması, gösteri-yürüyüş yapmanın sözde yasal olduğu ve kağıt üzerinde anayasa tarafından güvence altına alındığı bu ülkede demokratikleşme yalanları bir kez dana gün yüzüne çıkmıştır. Çevik kuvvetin gazlı, sopalı, taşlı, ve yer yer ateş ederek saldırdığı öğrenciler meşru olan direnme haklarına sorura kadar sahip çıkmışlardır.
Bu ülkenin aydın, devrimci, demokrat, yurtsever gençleri bir kez daha gösterdi ki "gençlik baskılara, hak gasplarına tepkisiz kalmayacaktır. Her türlü saldırıya meşru olan direnme hakkı ile cevap verecektir.
Her seferinde olduğu gibi muhtemelen bu kez de emniyet tarafından münferit olaylar denilerek açıklanacak olan bu saldırıda, öğrencilere çevik kuvvetin attığı taşlarla müdahale edilmesi isteğine kayıtsız kalan güvenlik şube müdürü şunu da göstermiş oldu: Saldırılar münferit değildir, bizzat egemenlerin isteği doğrultusunda ve sistemlidir.
Biz üniversite öğrencileri olarak bugün buradan polisin saldırgan, vahşi tavrını kınıyoruz. Terör estirilen Ankara sokaklarında onlarca arkadaşımız gözaltına alınmıştır, onlarcası ise saldırı sonucunda yaralanmıştır. Göz altındaki arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Direniş alanlarının direnerek kazanıldığı inancıyla bir kez daha duyuruyoruz:
Her türlü gerici, baskıcı, anti-demokratik uygulamalara karşı mücadelemiz büyüyerek sürecektir.
TÜM İLERİCİ GENÇLİK DERNEĞİ
GENÇLİK DERNEKLERİ FEDERASYONU GİRİŞİMİ
DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE KOMİTELERİ
DEVRİMCİ PROLETER GENÇLİK
EKİM GENÇLİĞİ
YENİ DEMOKRAT GENÇLİK
ÖZGÜR EĞİTİM PLATFORMU
KALDIRAÇ
ÖZGÜR GENÇLİK
DEVRİMCİ MÜCADELECİ GENÇLİK
DEHAP GENÇLİĞİ
BAĞIMSIZ GENÇLİK HAREKETİ
EMEK GENÇLİĞİ
SOSYALİST DEMOKRASİ GENÇLİĞİ
6 Kasım 2003'ün Hazırlanışı
Bu yıl 6 Kasım eylemi, savaş gündeminin yoğunluğuyla da paralele olarak, çok önceden tartışılmaya başlandı. Tartışmaya katılan, toplantılara katılmayan ÖDP - Gençlik İnisiyatifi ve SİP haricindeki, tüm gençlik örgütleri 6 Kasım'ı bir eylem birliği içerisinde gerçekleştirmek konusunda hem fikirdiler. YÖK'ün egemenler tarafından da tartışmaya açılması, üniversite sisteminin gericilerin mi yoksa Kemalist - militaristlerin mi kontrolü altında tutulacağı bir gerginlik noktası iken; öğrencilerin sesinin daha da gür çıkmaması düşünülemezdi zaten. Böylece eylemlerini ortaklaştırmaya başlayan yapılar, savaş gündemli eylemlerden başlayarak, haftalar önce YÖK vurgusu yapmaya başlamış ve yerellerden doğru 6 Kasım Eylemi'ni örmeye başlamışlardı. Bu kapsamda ortak bir afiş hazırlanmış ve üniversitelerde asılmıştı.
Bu zamana kadar toplantılara katılan Türkiye Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonu, eylemin ayrıntılarının konuşulduğu, neredeyse son toplantıda, hem de tartışma zeminin oluşturulmasına bile izin vermeden, sorumsuzca eylem birlikteliğinden ayrılarak; bir ay öncesinden duyurulmaya başlayan 12:30 Kızılay çağrısına rağmen, tek başına yapacağı eylemi 12:00 Kızılay olarak belirtip toplantıyı terk etti. Bu sorumsuz davranış eylem birlikteliği içerisindeki yapılar tarafından teşhir edilme kararıyla karşılandı. Ayrıca böylesi sorumsuz davranışlar alanda da devam etti.
Tartışmalara başından beri katılmayan ÖDP - Gençlik İnisiyatifi ile son anda da olsa alanda ortaklaşma doğrultusunda adımlar atıldı. SİP ise ayrı bir eylem kırıcılığı yaparak 6 Kasım 12:30' da AÜ Cebeci Kampüsü'ünde basın açıklaması yapacağını duyurdu. SİP'in bu eylem kırıcılığı tavrı genel davranış şekilleri olduğu için pek şaşkınlık yaratmadı ama onlar adına olumsuz hava estirdi. Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın gençlik örgütlerinin büyük bir kısmı eylem birliğini yaşatarak devrimci dayanışma dersi verdi.
6 KASIM 2003
6 Kasım günü, Koordinasyon saat 11:30'da Cebeci Kampüsü'nden Kızılay'a doğru yürüyüşe geçti. Kızılay'a kadar olaysız bir yürüyüşle varan Koordinasyon barikatın önünde beklemeye başladı.
Bu sırada gençlik örgütleri Mithat Paşa Köprüsü altında kortejlerini oluşturmaya başladı. Kortejlerin oluşturmasından az önce gelen EĞİTİM - SEN grubu şubelerinin önüne doğru yürüyüşe geçmişti. Bu sırada çıkan çatışma sonucu kaçmaya başlayan Koordinasyoncular epey bir karışıklık yarattı. Böylelikle gençlik örgütleri kendilerinin başlatmadıkları bir çatışma ortamında buldular kendilerini. Yaşana n kısa süreli kargaşa atlatılmıştı ki, kargaşadan ve göstericilerle arasında oluşan mesafeden yararlanan polis gaz bombaları atmaya başladı. Hemen ardından panzerler harekete geçti. Öğrenciler kaçmaya başlamıştı!
Edward Said Alandaydı
Polisin bu vahşice saldırısı karşısında daha önce kararlaştırılan buluşma yeri olan Final Dershanesi önünde toparlanan gençik meşru savunma hakkını kullandı. Toplumun aydın kesimlerinden olan üniversiteliler, YÖK'çü hocalarının değil, bilimi halkı için kullanan enternasyonal hocalarının izinde olduklarını gösterdi.
Alanda bir sürü Edward Said ellerinde taş, saldırıyı geri püskürtmeye çalışıyordu. Öğrencilerin bu kadar kısa sürede toparlanması karşısında şaşkına dönen polis, panzerlerle saldırılarına devam etti.
Öğrenciler ara sokaklara ve Koleje doğru geri çekilmeye başladı. Polis öğrencilerin bu sefer dağıldığını düşünmüş olacak ki, çevik kuvvet mensuplarını da panzerlerin ardına yollamıştı. Fakat ara sokaklardan gelen yoğun taş yağmuru sayesinde ilerleyemeyen polis iyice şaşkına döndü ve göstericilere taş atmaya, havaya ateş açmaya başladı. Böylelikle, kendiliğinden de olsa öğrencilerin savaş taktiği belirmişti: Polisin saldırıları karşısında çekilenlerin bir kısmı ara sokaklara dalıyor ve yanlardan attıkları taşlarla, yüreklerine korku saldıkları saldırganların ilerlemesini engelleyerek, ana caddedekilere toparlanma fırsatı sağlıyordu. Gençler panzerlerin önüne gövdelerini siper ederek ilerlemelerini engelliyorlardı. Böylece saatler boyunca süren çatışmalarla, sokak sokak geri çekilen gençler, Kolej Kavşağını trafiğe kapatarak bekleyişe geçtiler. Mithat Paşa Köprüsü ve Kolej Durağı arasındaki mesafenin yaklaşık 500 metre olduğunu belirtirsek, nasıl bir çatışma ortamı olduğu anlaşılacaktır.
Mustafa Suphi ve Ethem Nejat Alandaydı
Her saldırı sonrasında çabucak toparlanan ve etraftakilerin toparlanıp kavgaya dönmesinde aktif rol oynayan İlerici Gençlik, ellerinde taşları, ağızlarında sloganları ve marşları ile sonu kadar kavga dedi. "Suphi - Nejat öncümüz, yaşatacak gücümüz!" sloganları ile YÖK ve işgal karşıtı sloganları ile bayrakları ve pankartları ile kararlılık ve dövüşkenlikleri ile İlerici Gençlik 83 yıllık bir geleneği alana taşıyordu.
Basın Açıklaması
Uzun bir bekleyişin ardından Kolej Kavşağında basın açıklamasını okuyan üniversiteliler, demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerini beklediler. Bu sırada Emek Gençliği alandan ayrıldı. Gençlere destek olmak için Koleje gelen temsilcilerden KESK başkanı Sami Evren saldırıları, YÖK'ü ve yeni tasarıyı kınayan bir açıklama yaptı.
Bu açıklamanın ardından Kortejler oluşturuldu ve Cebeci Kampüsü'ne yürüyüşe geçildi. Cebeci Kampüsü'ne sloganları ile giren öğrenciler, uzun süre halayları ve marşları ile kampüs'e coşkularını yansıttılar.
Akşam Saat 18:00' da Yüksel Caddesi
6 Kasım bu kadarla bitmedi. Gündüz yapılan saldırıları kınamak ve göz altına alınan arkadaşların serbest bırakılmasını talep etmek için Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada polisin saldırgan tavrı kınandı ve sorumluları nın cezalandırılması istendi. Polisin müdahalesi olmayınca olaysız dağılan öğrenciler devlete demokrasi dersi verdiler. Aşağıda açıklamanın tam metnini veriyoruz:
BASINA VE KAMUOYUNA
Ankara'da YÖK karşıtı eylem yapmak için birleşen öğrenciler henüz Mithat Paşa köprüsü altında toplanıp yürüyüşe geçmek üzereyken polisin coplu, gazlı, panzerli saldırısına uğradı. Basın açıklaması, gösteri-yürüyüş yapmanın sözde yasal olduğu ve kağıt üzerinde anayasa tarafından güvence altına alındığı bu ülkede demokratikleşme yalanları bir kez dana gün yüzüne çıkmıştır. Çevik kuvvetin gazlı, sopalı, taşlı, ve yer yer ateş ederek saldırdığı öğrenciler meşru olan direnme haklarına sorura kadar sahip çıkmışlardır.
Bu ülkenin aydın, devrimci, demokrat, yurtsever gençleri bir kez daha gösterdi ki "gençlik baskılara, hak gasplarına tepkisiz kalmayacaktır. Her türlü saldırıya meşru olan direnme hakkı ile cevap verecektir.
Her seferinde olduğu gibi muhtemelen bu kez de emniyet tarafından münferit olaylar denilerek açıklanacak olan bu saldırıda, öğrencilere çevik kuvvetin attığı taşlarla müdahale edilmesi isteğine kayıtsız kalan güvenlik şube müdürü şunu da göstermiş oldu: Saldırılar münferit değildir, bizzat egemenlerin isteği doğrultusunda ve sistemlidir.
Biz üniversite öğrencileri olarak bugün buradan polisin saldırgan, vahşi tavrını kınıyoruz. Terör estirilen Ankara sokaklarında onlarca arkadaşımız gözaltına alınmıştır, onlarcası ise saldırı sonucunda yaralanmıştır. Göz altındaki arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Direniş alanlarının direnerek kazanıldığı inancıyla bir kez daha duyuruyoruz:
Her türlü gerici, baskıcı, anti-demokratik uygulamalara karşı mücadelemiz büyüyerek sürecektir.
TÜM İLERİCİ GENÇLİK DERNEĞİ
GENÇLİK DERNEKLERİ FEDERASYONU GİRİŞİMİ
DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE KOMİTELERİ
DEVRİMCİ PROLETER GENÇLİK
EKİM GENÇLİĞİ
YENİ DEMOKRAT GENÇLİK
ÖZGÜR EĞİTİM PLATFORMU
KALDIRAÇ
ÖZGÜR GENÇLİK
DEVRİMCİ MÜCADELECİ GENÇLİK
DEHAP GENÇLİĞİ
BAĞIMSIZ GENÇLİK HAREKETİ
EMEK GENÇLİĞİ
SOSYALİST DEMOKRASİ GENÇLİĞİ