Tarih: 04.05.2013 | Kategori:
Toplumsal Haberler
Dersim'de açılan yara AKP'yle derinleşiyor
Bakanlar Kurulu'nun 4 Mayıs 1937'de aldığı Dersim'e (Tunceli) yönelik askeri operasyon kararı sonrasında binlerce insan, çocuk, kadın, yaşlı denmeden katledildi. Türkiye tarihine kara leke olarak geçen Dersim Katliamı'nın üzerinden on yıllar geçti. Bu süre içinde başa geçen hiçbir iktidar katliamın hesabını vermezken, Alevilere, Kürt halkına yönelik baskı ve sindirme politikalarını sürdürdü. Bu baskı ve sindirme politikaları AKP iktidarı döneminde de artarak devam ediyor.
Dersim halkı, Osmanlı'nın son döneminden itibaren merkezi, despot ve feodal sisteme karşı sürekli bir direnç göstermişti. Cumhuriyetin ilanıyla kendilerine tanınacağı iddia olunan ekonomik, sosyal ve siyasi hakların verilmeyeceğini anlayan Dersim halkı büyük bir direniş başlatmıştı. Dersim halkının direnişi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlerince, tarih boyunca zulme, baskıya karşı direniş gösteren Dersim halkına dersini vermek için bir fırsat olarak görüldü.
Sabiha Gökçen: "Canlı ne görürseniz ateş edin!" diye emir aldık
Bu bakış açısıyla içinde Mustafa Kemal'in manevi kızı Sabiha Gökçen'in de olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri aldıkları emir üzerine çocukları, kadınları, yaşlıları, hayvanları kısacası canlı ne görürlerse ateşe tutarak katletti. Kent nüfusunun neredeyse tamamı zorula göç ettirilirken, yaşanılan zulüm Türkiye tarihine bir kara leke olarak geçti.
AKP, baskı ve sindirme politikasını devam ettiriyor
Dersim Katliamı'nın sonrasındaki dönemlerde ise "tek dil, tek din" politikası ile Alevilere, Kürtlere, Rumlara, Ermenilere ve diğer tüm etnik ve inançsal topluluklara karşı saldırı sürdürüldü. Halkların bir arada kardeşçe yaşamasının önüne engel koyan, baskı ve sindirme politikaları gelen her iktidar tarafından devam ettirildi.
Dersim'in hesabını soracağını iddia eden AKP iktidarı, Alevilere yönelik fiziksel saldırılara göz yumdu, cemevlerini baskı altında tutarak "tek mezhep, tek din" baskısını sürdürdü, Kürt halkına yönelik saldırıyı yükselterek binlerce Kürt'ü zindanlara attı, Ermeni halkının yiğit evladı Hrant'ın katillerini, Sivas Katliamı'nın eli kanlı sorumlularını sokağa saldı.
Katliamcılardan hesabı emekçiler soracak!
Egemenler, Türkiye tarihini başta Dersim olmak üzere pek çok katliamla lekelerken ilericiler, devrimciler hep halkların yanında oldu. Dersim'de, 6-7 Eylül'de, Çorum'da, Maraş'ta, Sivas'ta, Roboski'de yaşananları asla unutmadı, unutulmaması, hesabının sorulması için mücadeleyi yükseltti. "Katillerden hesabı emekçiler soracak" haykırışlarını, 1 Mayıs'larda, grevlerde, yürüyüşlerde, okullarda, fabrikalarda, tarlalarda, alanlarda yaydı.
Dersim Katliamı'ndan Roboski Katliamı'na baskı ve sindirme politikalarını sürdürenlerden hesap sorulana kadar hiç bir güç bize yaşananları unutturamayacaktır. Bugün AKP iktidarı tarafından sürdürülen bu politikaların, katliamların hesabını sokaklarda "Faşizme geçit yok" haykırışını yükselten binler soracaktır.
Dersim halkı, Osmanlı'nın son döneminden itibaren merkezi, despot ve feodal sisteme karşı sürekli bir direnç göstermişti. Cumhuriyetin ilanıyla kendilerine tanınacağı iddia olunan ekonomik, sosyal ve siyasi hakların verilmeyeceğini anlayan Dersim halkı büyük bir direniş başlatmıştı. Dersim halkının direnişi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlerince, tarih boyunca zulme, baskıya karşı direniş gösteren Dersim halkına dersini vermek için bir fırsat olarak görüldü.
Sabiha Gökçen: "Canlı ne görürseniz ateş edin!" diye emir aldık
Bu bakış açısıyla içinde Mustafa Kemal'in manevi kızı Sabiha Gökçen'in de olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri aldıkları emir üzerine çocukları, kadınları, yaşlıları, hayvanları kısacası canlı ne görürlerse ateşe tutarak katletti. Kent nüfusunun neredeyse tamamı zorula göç ettirilirken, yaşanılan zulüm Türkiye tarihine bir kara leke olarak geçti.
AKP, baskı ve sindirme politikasını devam ettiriyor
Dersim Katliamı'nın sonrasındaki dönemlerde ise "tek dil, tek din" politikası ile Alevilere, Kürtlere, Rumlara, Ermenilere ve diğer tüm etnik ve inançsal topluluklara karşı saldırı sürdürüldü. Halkların bir arada kardeşçe yaşamasının önüne engel koyan, baskı ve sindirme politikaları gelen her iktidar tarafından devam ettirildi.
Dersim'in hesabını soracağını iddia eden AKP iktidarı, Alevilere yönelik fiziksel saldırılara göz yumdu, cemevlerini baskı altında tutarak "tek mezhep, tek din" baskısını sürdürdü, Kürt halkına yönelik saldırıyı yükselterek binlerce Kürt'ü zindanlara attı, Ermeni halkının yiğit evladı Hrant'ın katillerini, Sivas Katliamı'nın eli kanlı sorumlularını sokağa saldı.
Katliamcılardan hesabı emekçiler soracak!
Egemenler, Türkiye tarihini başta Dersim olmak üzere pek çok katliamla lekelerken ilericiler, devrimciler hep halkların yanında oldu. Dersim'de, 6-7 Eylül'de, Çorum'da, Maraş'ta, Sivas'ta, Roboski'de yaşananları asla unutmadı, unutulmaması, hesabının sorulması için mücadeleyi yükseltti. "Katillerden hesabı emekçiler soracak" haykırışlarını, 1 Mayıs'larda, grevlerde, yürüyüşlerde, okullarda, fabrikalarda, tarlalarda, alanlarda yaydı.
Dersim Katliamı'ndan Roboski Katliamı'na baskı ve sindirme politikalarını sürdürenlerden hesap sorulana kadar hiç bir güç bize yaşananları unutturamayacaktır. Bugün AKP iktidarı tarafından sürdürülen bu politikaların, katliamların hesabını sokaklarda "Faşizme geçit yok" haykırışını yükselten binler soracaktır.