Tarih: 08.07.2011 | Kategori:
Toplumsal Haberler
Dikmen Vadisi halkı yıkıma karşı başlattıkları direnişe devam ediyor
30 Haziran Perşembe günü Ankara Büyükşehir Belediyesi ekipleri ve kolluk güçleri tarafından evleri yıkılmak istenen Dikmen Vadisi halkı direnişleri sayesinde yıkım ekibini ve kolluk kuvvetlerini geri püskürtmüştü. Belediyeye bağlı yıkım ekipleri kaçarken basın aracılığıyla bir hafta sonra tekrar döneceği duyurmuştu.
Dün (07.07.2011) bir haftalık sürenin gelmesi nedeniyle Dikmen Vadisi halkı ve evlerini yıktırmak istemeyen halkla birlikte direnen demokratik kitle örgütleri bir araya geldi. Bir haftadan beri vadide seferberlik ilan eden vadi halkı gece gündüz nöbet tutmakta ve yıkım ekiplerini beklemekteydi. Dün de bu bekleyiş sürdü ve yıkıma tekrar gelineceğin bildirildiği tarihin dün olmasından dolayı yollara barikat kuruldu. Bekleyiş sürerken Vadi halkı ve kitle örgütleri ortak toplantı alarak vadide yapılacakları konuştu.
Toplantı Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu temsilcisi Tarık Çalışkan'ın konuşması ile başladı. Çalışkan konuşmasına Dikmen Vadisi halkının başlattığı direnişin Türkiye halklarının ve Dünya halklarının ortak direnişi olduğu vurgulayarak başladı. Yıkılmak istenen evlerine karşılık ev istediklerini belirten Çalışkan, ancak İ. Melih Gökçek'in anlaşmadan yana olmadığını şiddetle vadi halkını evlerinden atmak istediğini söyledi. Çalışkan son olarak Tüm bu şiddet politikalarına karşı yılmayacaklarını gerekirse tabuta gireceklerini ama yılmayacaklarını vurguladı.
Çalışkan'ın konuşmasının ardından Vadi halkının hazırladığı ortak basın açıklaması okundu. Açıklamanın ardından bazı kurumların temsilcileri söz alarak vadi halkına verdikleri desteği bir kez daha vurguladı. Konuşmaların ardından toplantı sona erdi. Vadi halkına destek veren kişi ve kurumların isimleri şöyle: TÜM-İGD, Halk Cephesi, DHF, EHP, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, ODTÜ Mezunlar Derneği, Öğrenci Kolektifleri, Halkevleri Örgütlenme Sekreteri Kutay Meriç, KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mevlüt Çakmak, BES 2 Nolu Şube Yöneticisi Coşkun Gök, Haber Sen 2 Nolu Şube Başkanı Yaşar Polat, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ve CHP Ankara İl Başkanı Doç. Dr. Tarık Şengül.
Vadi halkının hazırladığı ortak basın metni:
YIKIM VE ŞİDDET İLE SORUNLARI ÇÖZEMEZSİNİZ!
Ankara İli Çankaya İlçesi Yukarı Dikmen Vadisi semtinde barınan yaklaşık 600 hane, binden fazla insan, yurttaş olarak; bir kez daha evlerimizin yıkılması ve polis zoruyla sokağa atılma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Çünkü yaşadığımız bölgede bir "kentsel dönüşüm projesi" uygulanmak isteniyor. Uzun yıllardır barındığımız, yuva kurduğumuz, çocuklarımızı büyüttüğümüz, kendi emeğimiz ile insan yerleşimine açıp yeşillendirdiğimiz ve bütün kente ait bir değer haline getirdiğimiz bu bölge, bir avuç zengin varlıklı kesimin rant elde etme hırsı uğruna yağmalanmak isteniyor !
Karşılığında bize, barınma hakkımızı ve yaşamımızı güvenceye alacak hiç bir gerçekçi, adil çözüm sunulmuyor; yalnızca "buradan çekin gidin" deniliyor. "Gidecek başka yerimiz yok, bir başka yuvamız yok, yaşama tutunacak gücümüz yok" dediğimizde ise, karşımıza yıkım ve şiddet ile çıkıyorlar!
19701980'li yıllardan beri bu bölgede yaşıyoruz; buranın yolunu yapan biziz, ağacını diken biziz, elektriğin kablosunu suyun borusunu döşeyen biziz; ancak şimdi bize, daha dün gelmiş işgalci muamelesi yapılıyor!
Üstelik bu günlerde bütün siyasetçiler ve başta iktidar partisi mensupları, hemen her fırsatta "uzlaşma"dan, "diyalog"dan söz ederken; iktidar partisinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Yukarı Dikmen Vadisi'nde yıllardır yaşanan toplumsal sorunu, işte bir kez daha yıkım ve şiddet ile çözmeye kalkıyor. Kendi halkını, yurttaşını düşman bellemek de nedir ?
Bütün diyalog ve uzlaşma çabalarımız sonuçsuz kalıyor, başta "barınma hakkımızın gözetilmesi" olmak üzere en basit insani taleplerimiz dahi görmezden geliniyor, en temel haklarımız yok sayılıyor! Oysa bizler, ne saray ne de villa, evimize karşılık ev istiyoruz; kendi yuvamızda yoksul ama onurlu yaşamımızı sürdürmeyi diliyoruz!
Geride kalan 30 Haziran 2011/Perşembe günü sabah saatlerinde aniden gelen belediye yıkım ekipleri ve polisler, hiç bir tebligatta bulunmaksızın veya haklı bir yasal gerekçe sunmaksızın, içimizden bir kaçımızın evine saldırdı. Üstelik basın-yayın organlarında da yer bulan açıklamalarında "bir hafta sonra yıkım için yeniden geleceklerini" duyurdular. Hatırlayın, 1 Şubat 2007 günü de gelmişlerdi, arkalarında onlarca yaralı ve enkaz bırakıp gitmişlerdi.
Biliyoruz, siz çok güçlüsünüz ! Dozerleriniz, kepçeleriniz var. Binlerce polisiniz, silahınız, gaz bombalarınız ve panzerleriniz var. Sizin çocuklarınıza verdiğiniz günlük cep harçlığı, bizim bir yıllık kazancımıza denktir, biliyoruz ki Karun kadar zenginliğiniz var.
Biliyoruz, bir gün de yıkar geçersiniz buraları ve bizim bir kaç odadan ibaret kondularımızın yerine, o lüks villaları, o yüksek güvenlikli çok katlı blokları, cam ve çelikten devasa alışveriş merkezlerini, hemencecik dikiverirsiniz. Sonra görkemli açılışlar yapar, yok ederek yaptıklarınızla övünürsünüz.
Peki, böyle olunca bitecek mi her şey? Biz ne olacağız? Nereye gitmiş, nerede yaşıyor olacağız? Hiç mi düşünmezsiniz? Evlerimiz yıkılınca, bizlerin de aniden buhar olup uçacağını mı sanırsınız?
Çözümün, bizimle konuşmaktan, bizi dinlemekten geçtiğini, neden anlamazsınız?
Sanmayın ki inat ediyor, size meydan okuyoruz; başka çaremiz, başka çıkar yolumuz olmadığı için yuvamızı savunuyoruz. Canımız pahasına yıktırmayacağız, yıksanız da yeniden yapacağız, yaptırmazsanız çadır kuracağız, çadır kurdurmazsanız enkazların kuytularına kıvrılacağız; ancak vadimizi, doğup büyüdüğümüz toprakları terk etmeyeceğiz!
Her gün coplasanız, gözaltına alsanız, onlarca yıl hapis verseniz de, vazgeçmeyeceğiz!
Neden anlamıyorsunuz? İnsan barınamazsa yaşayamaz!
Bu nedenle "barınma hakkı"; hem mücadelemizin adıdır, hem de yaşamak için muhtaçlığımızdır.
Ve biliyoruz ki, eninde sonunda yıkılan, halka zulmedenlerin iktidarı olacaktır!
Dikmen Vadisi Halkı
Dün (07.07.2011) bir haftalık sürenin gelmesi nedeniyle Dikmen Vadisi halkı ve evlerini yıktırmak istemeyen halkla birlikte direnen demokratik kitle örgütleri bir araya geldi. Bir haftadan beri vadide seferberlik ilan eden vadi halkı gece gündüz nöbet tutmakta ve yıkım ekiplerini beklemekteydi. Dün de bu bekleyiş sürdü ve yıkıma tekrar gelineceğin bildirildiği tarihin dün olmasından dolayı yollara barikat kuruldu. Bekleyiş sürerken Vadi halkı ve kitle örgütleri ortak toplantı alarak vadide yapılacakları konuştu.
Toplantı Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu temsilcisi Tarık Çalışkan'ın konuşması ile başladı. Çalışkan konuşmasına Dikmen Vadisi halkının başlattığı direnişin Türkiye halklarının ve Dünya halklarının ortak direnişi olduğu vurgulayarak başladı. Yıkılmak istenen evlerine karşılık ev istediklerini belirten Çalışkan, ancak İ. Melih Gökçek'in anlaşmadan yana olmadığını şiddetle vadi halkını evlerinden atmak istediğini söyledi. Çalışkan son olarak Tüm bu şiddet politikalarına karşı yılmayacaklarını gerekirse tabuta gireceklerini ama yılmayacaklarını vurguladı.
Çalışkan'ın konuşmasının ardından Vadi halkının hazırladığı ortak basın açıklaması okundu. Açıklamanın ardından bazı kurumların temsilcileri söz alarak vadi halkına verdikleri desteği bir kez daha vurguladı. Konuşmaların ardından toplantı sona erdi. Vadi halkına destek veren kişi ve kurumların isimleri şöyle: TÜM-İGD, Halk Cephesi, DHF, EHP, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, ODTÜ Mezunlar Derneği, Öğrenci Kolektifleri, Halkevleri Örgütlenme Sekreteri Kutay Meriç, KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mevlüt Çakmak, BES 2 Nolu Şube Yöneticisi Coşkun Gök, Haber Sen 2 Nolu Şube Başkanı Yaşar Polat, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ve CHP Ankara İl Başkanı Doç. Dr. Tarık Şengül.
Vadi halkının hazırladığı ortak basın metni:
YIKIM VE ŞİDDET İLE SORUNLARI ÇÖZEMEZSİNİZ!
Ankara İli Çankaya İlçesi Yukarı Dikmen Vadisi semtinde barınan yaklaşık 600 hane, binden fazla insan, yurttaş olarak; bir kez daha evlerimizin yıkılması ve polis zoruyla sokağa atılma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Çünkü yaşadığımız bölgede bir "kentsel dönüşüm projesi" uygulanmak isteniyor. Uzun yıllardır barındığımız, yuva kurduğumuz, çocuklarımızı büyüttüğümüz, kendi emeğimiz ile insan yerleşimine açıp yeşillendirdiğimiz ve bütün kente ait bir değer haline getirdiğimiz bu bölge, bir avuç zengin varlıklı kesimin rant elde etme hırsı uğruna yağmalanmak isteniyor !
Karşılığında bize, barınma hakkımızı ve yaşamımızı güvenceye alacak hiç bir gerçekçi, adil çözüm sunulmuyor; yalnızca "buradan çekin gidin" deniliyor. "Gidecek başka yerimiz yok, bir başka yuvamız yok, yaşama tutunacak gücümüz yok" dediğimizde ise, karşımıza yıkım ve şiddet ile çıkıyorlar!
19701980'li yıllardan beri bu bölgede yaşıyoruz; buranın yolunu yapan biziz, ağacını diken biziz, elektriğin kablosunu suyun borusunu döşeyen biziz; ancak şimdi bize, daha dün gelmiş işgalci muamelesi yapılıyor!
Üstelik bu günlerde bütün siyasetçiler ve başta iktidar partisi mensupları, hemen her fırsatta "uzlaşma"dan, "diyalog"dan söz ederken; iktidar partisinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Yukarı Dikmen Vadisi'nde yıllardır yaşanan toplumsal sorunu, işte bir kez daha yıkım ve şiddet ile çözmeye kalkıyor. Kendi halkını, yurttaşını düşman bellemek de nedir ?
Bütün diyalog ve uzlaşma çabalarımız sonuçsuz kalıyor, başta "barınma hakkımızın gözetilmesi" olmak üzere en basit insani taleplerimiz dahi görmezden geliniyor, en temel haklarımız yok sayılıyor! Oysa bizler, ne saray ne de villa, evimize karşılık ev istiyoruz; kendi yuvamızda yoksul ama onurlu yaşamımızı sürdürmeyi diliyoruz!
Geride kalan 30 Haziran 2011/Perşembe günü sabah saatlerinde aniden gelen belediye yıkım ekipleri ve polisler, hiç bir tebligatta bulunmaksızın veya haklı bir yasal gerekçe sunmaksızın, içimizden bir kaçımızın evine saldırdı. Üstelik basın-yayın organlarında da yer bulan açıklamalarında "bir hafta sonra yıkım için yeniden geleceklerini" duyurdular. Hatırlayın, 1 Şubat 2007 günü de gelmişlerdi, arkalarında onlarca yaralı ve enkaz bırakıp gitmişlerdi.
Biliyoruz, siz çok güçlüsünüz ! Dozerleriniz, kepçeleriniz var. Binlerce polisiniz, silahınız, gaz bombalarınız ve panzerleriniz var. Sizin çocuklarınıza verdiğiniz günlük cep harçlığı, bizim bir yıllık kazancımıza denktir, biliyoruz ki Karun kadar zenginliğiniz var.
Biliyoruz, bir gün de yıkar geçersiniz buraları ve bizim bir kaç odadan ibaret kondularımızın yerine, o lüks villaları, o yüksek güvenlikli çok katlı blokları, cam ve çelikten devasa alışveriş merkezlerini, hemencecik dikiverirsiniz. Sonra görkemli açılışlar yapar, yok ederek yaptıklarınızla övünürsünüz.
Peki, böyle olunca bitecek mi her şey? Biz ne olacağız? Nereye gitmiş, nerede yaşıyor olacağız? Hiç mi düşünmezsiniz? Evlerimiz yıkılınca, bizlerin de aniden buhar olup uçacağını mı sanırsınız?
Çözümün, bizimle konuşmaktan, bizi dinlemekten geçtiğini, neden anlamazsınız?
Sanmayın ki inat ediyor, size meydan okuyoruz; başka çaremiz, başka çıkar yolumuz olmadığı için yuvamızı savunuyoruz. Canımız pahasına yıktırmayacağız, yıksanız da yeniden yapacağız, yaptırmazsanız çadır kuracağız, çadır kurdurmazsanız enkazların kuytularına kıvrılacağız; ancak vadimizi, doğup büyüdüğümüz toprakları terk etmeyeceğiz!
Her gün coplasanız, gözaltına alsanız, onlarca yıl hapis verseniz de, vazgeçmeyeceğiz!
Neden anlamıyorsunuz? İnsan barınamazsa yaşayamaz!
Bu nedenle "barınma hakkı"; hem mücadelemizin adıdır, hem de yaşamak için muhtaçlığımızdır.
Ve biliyoruz ki, eninde sonunda yıkılan, halka zulmedenlerin iktidarı olacaktır!
Dikmen Vadisi Halkı