Tarih: 02.03.2012 | Kategori:
Toplumsal Haberler
Adıyaman'da Aleviler adres gösterilirken hükümet ırkçılığı aklama çabasında!
Hafta içinde haber ajanslarına düşen bir haber hepimize kendinden olmayana düşman, ırkçı-faşist zihniyetin kanlı ellerini tekrar gösterdi. Adıyaman'ın Karapınar Mahallesi'nde Alevi ailelerin kapılarına geçtiğimiz pazar gecesi "kimliği belirsiz" kişilerce konan işaretler faşizmin adres gösteren karanlık bir eylemi olarak Türkiye tarihine geçti. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in konuyla ilgili geç de olsa yaptığı açıklama ise halkı çocuk yerine koyarak "işaretler normal bir insan boyu seviyesinde değil çocuk boyu seviyesinde olduğu için bizce 3 çocuk tarafından yapılmıştır" diyerek meseleyi geçiştirmeye çalıştı.
İşaretlenen evler, mahallede gezinen yabancılar
Adıyaman'ın Karapınar Mahallesi'nin sakinleri 27 Şubat 2012 sabahı sokağa çıktıklarında büyük bir şaşkınlık yaşadılar. Mahallenin Alevi sakinlerinin evleri kırmızı boyayla işaretlenmişti. Yaşadıkları gerginliğe rağmen ilk etapta devlet kurumlarına şikayette bulunmayan mahalleliler sonraki günlerde mahallede gezinen yabancı şahısları farkedince durumu kolluk güçlerine bildirdiler.
Bakan Şahin, Türkiye halklarını çocuk yerine koyuyor
Alevi-Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir mahalede sadece Alevilerin evlerinin işaretlenmesi gibi faşizmi işaret eden bu meselenin hükümet gündemine düşmesi ise ancak konu medyada yer aldıktan sonra gerçekleşti. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Adıyaman Valisi Ramazan Sodan ağız birliği etmiş bir şekilde işaretlerin önemsiz olduğunu, 3 çocuk tarafından gerçekleştirildiğini söyleyerek halkı çocuk yerine koymanın yeni bir örneğini gerçekleştirdi. Hangi 3 çocuk tarafından yapıldığı açıklanmazken, "Çocukların yaptığına dair en mantıki kanıtımız yazılamalar insan boyu itibariyle 2 metre, 1.80, 1.60 metre değil de bir çocuk boyu mesafesinde yazılamalar, çocuklar tarafından yapıldığını gösteriyor.'' sözleriyle Bakan Şahin meseleyi geçiştirmeye çalıştı.
İşareti koyanlar Hrant'ın katili gibi "çocuk" mu?
Hükümet yetkilileri ve mahkemelerin Hrant'ın katilini, milliyetçi hezeyanlara kapılmış bir "çocuk" olarak lanse ettiği bir ülkede "çoluk çocuk yapmıştır" açıklamaları dikkat çekici. Taksim'de Hocalı Katliamı'nı protesto etme bahanesiyle Ermeni halkına kin kusulmasını münferit olay olarak niteleyenler "çoluk-çocuk yapmıştır" açıklamalarıyla Adıyaman'da muhtemel bir ırkçı saldırının yolunu yapıyor. Muhtemel bir saldırının ardından verecekleri "halkımızı birlik beraberliğe çağırıyoruz"lu yalan demeçlerini şimdiden duyabiliyoruz.
Nazi Almanyası, Maraş, Çorum, Sivas aklımızdadır
1930'ların Nazi Almanyası'nda Yahudilerin Yahudi olduklarını gösteren simgeleri takmak zorunda bırakılmaları ve devamında gelen büyük katliam, 1970'lerde Türkiye'de Maraş'ta yüzlerce Alevi'nin zarar gördüğü saldırılardan önce Alevi ailelerin evlerinin işaretlenmesi gibi örnekler hepimizin hafızasındayken Adıyaman'da yaşananları geçiştirmek ancak "milliyetçi hezeyanları" koruyarak Türk-Sünni sınırlaması dışında kalan herkesin hayatını bile bile tehlikeye atmaktır.
Faşizme geçit yok!
İçinden geçtiğimiz bu süreç Türkiye'de ırkçı-faşist çetelerin ve tüm gerici çevrelerin ilerici, demokrat, yurtsever çevrelere, azınlıklara, Türkiye halklarına karşı düşmanlığını açıkça gösterdiği, üstelik buna hükümet yetkililerinden de tam yetki aldıkları bir süreç olarak tarihe geçmektedir. Bugün başta biz ilerici gençler olarak üzerimize düşen Türkiye emekçi halklarına, işçi sınıfına, ezilen tüm unsurlara karşı her türlü tehdide ve saldırıya karşı tetikte olmak ve mücadeleyi yükseltmektir. İlerici gençler olarak Adıyaman'da yaşanan olayların takipçisi olacağız. Açıkça belirtiyoruz ki Adıyaman'da yaşanması muhtemel saldırıların sorumlusu ırkçı-faşist zihniyeti ve saldırganları koruyan egemenlerdir. Tüm korumalarınıza rağmen Türkiye halkları ırkçı-faşist zihniyetinizi sizinle birlikte tarihin çöplüğüne gönderecektir.
İşaretlenen evler, mahallede gezinen yabancılar
Adıyaman'ın Karapınar Mahallesi'nin sakinleri 27 Şubat 2012 sabahı sokağa çıktıklarında büyük bir şaşkınlık yaşadılar. Mahallenin Alevi sakinlerinin evleri kırmızı boyayla işaretlenmişti. Yaşadıkları gerginliğe rağmen ilk etapta devlet kurumlarına şikayette bulunmayan mahalleliler sonraki günlerde mahallede gezinen yabancı şahısları farkedince durumu kolluk güçlerine bildirdiler.
Bakan Şahin, Türkiye halklarını çocuk yerine koyuyor
Alevi-Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir mahalede sadece Alevilerin evlerinin işaretlenmesi gibi faşizmi işaret eden bu meselenin hükümet gündemine düşmesi ise ancak konu medyada yer aldıktan sonra gerçekleşti. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Adıyaman Valisi Ramazan Sodan ağız birliği etmiş bir şekilde işaretlerin önemsiz olduğunu, 3 çocuk tarafından gerçekleştirildiğini söyleyerek halkı çocuk yerine koymanın yeni bir örneğini gerçekleştirdi. Hangi 3 çocuk tarafından yapıldığı açıklanmazken, "Çocukların yaptığına dair en mantıki kanıtımız yazılamalar insan boyu itibariyle 2 metre, 1.80, 1.60 metre değil de bir çocuk boyu mesafesinde yazılamalar, çocuklar tarafından yapıldığını gösteriyor.'' sözleriyle Bakan Şahin meseleyi geçiştirmeye çalıştı.
İşareti koyanlar Hrant'ın katili gibi "çocuk" mu?
Hükümet yetkilileri ve mahkemelerin Hrant'ın katilini, milliyetçi hezeyanlara kapılmış bir "çocuk" olarak lanse ettiği bir ülkede "çoluk çocuk yapmıştır" açıklamaları dikkat çekici. Taksim'de Hocalı Katliamı'nı protesto etme bahanesiyle Ermeni halkına kin kusulmasını münferit olay olarak niteleyenler "çoluk-çocuk yapmıştır" açıklamalarıyla Adıyaman'da muhtemel bir ırkçı saldırının yolunu yapıyor. Muhtemel bir saldırının ardından verecekleri "halkımızı birlik beraberliğe çağırıyoruz"lu yalan demeçlerini şimdiden duyabiliyoruz.
Nazi Almanyası, Maraş, Çorum, Sivas aklımızdadır
1930'ların Nazi Almanyası'nda Yahudilerin Yahudi olduklarını gösteren simgeleri takmak zorunda bırakılmaları ve devamında gelen büyük katliam, 1970'lerde Türkiye'de Maraş'ta yüzlerce Alevi'nin zarar gördüğü saldırılardan önce Alevi ailelerin evlerinin işaretlenmesi gibi örnekler hepimizin hafızasındayken Adıyaman'da yaşananları geçiştirmek ancak "milliyetçi hezeyanları" koruyarak Türk-Sünni sınırlaması dışında kalan herkesin hayatını bile bile tehlikeye atmaktır.
Faşizme geçit yok!
İçinden geçtiğimiz bu süreç Türkiye'de ırkçı-faşist çetelerin ve tüm gerici çevrelerin ilerici, demokrat, yurtsever çevrelere, azınlıklara, Türkiye halklarına karşı düşmanlığını açıkça gösterdiği, üstelik buna hükümet yetkililerinden de tam yetki aldıkları bir süreç olarak tarihe geçmektedir. Bugün başta biz ilerici gençler olarak üzerimize düşen Türkiye emekçi halklarına, işçi sınıfına, ezilen tüm unsurlara karşı her türlü tehdide ve saldırıya karşı tetikte olmak ve mücadeleyi yükseltmektir. İlerici gençler olarak Adıyaman'da yaşanan olayların takipçisi olacağız. Açıkça belirtiyoruz ki Adıyaman'da yaşanması muhtemel saldırıların sorumlusu ırkçı-faşist zihniyeti ve saldırganları koruyan egemenlerdir. Tüm korumalarınıza rağmen Türkiye halkları ırkçı-faşist zihniyetinizi sizinle birlikte tarihin çöplüğüne gönderecektir.