Toplu sözleşme hakkımız grev silahımız!
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu'na(KESK) bağlı emekçiler ve sendika temsilcileri, emekçilere destek vermeye gelen devrimci, demokrat ve ilericiler toplu sözleşme hakları için 15.08.2007'de Kızılay YKM önünde toplanıp Başbakanlığa yürümüşler ve 21.08.2007 tarihinde tekrar biraraya gelmek haklarını haykırmak ve mücadelelerini yükseltmek için sözleşmişlerdi.
Bugün (21.08.2007) itibariyle emekçiler, sendika
temsilcileri, içinde TÜM-İGD'lilerin de bulunduğu emekçileri destekleyen
çeşitli devrimci, ilerici yapılar 12:30'da Kızılay YKM önünde biraradaydı.
Ellerinde "Hakkımızı istiyoruz alacağız, Ücrette adalet istiyoruz, Ücretli
köleler olmayacağız, İnsanca yaşamak istiyoruz" yazılı dövizler taşıyan yaklaşık
150 kişilik grup; "Sadaka değil toplu sözleşme!", "Toplu sözleşme hakkımız grev
silahımız!", "Hak verilmez alınır, zafer sokaklarda kazanılır!", "Kurtuluş yok
tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!" sloganlarını coşkuyla haykırdı.
Eylem KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul'un basın metnini okumasıyla devam etti.
İsmail Hakkı Tombul, 24 .08.2007 tarihinde emekçilerle alanlara çıkılacağını,
27.08.2007 tarihinde de toplu sözleşme hakkı için İstanbul'dan yürüyüşe
başlayacaklarını belirtti.
Okunan basın metni aşağıdadır.
Değerli basın mensupları, sevgili arkadaşlar,
Bizler iş yerleri kapatıldıktan sonra ya da
özelleştirildikten sonra kamu kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nun geçici 4/C maddesine göre çalıştırılmaktayız. Fakat, Devlet
Memurları Kanunu'na tabi olarak çalışıyor görülsek de, çalışma şartlarımız çok
farklı.
Memurlara yasak olan her şey bizlere de yasak ama
memurların faydalandığı hiçbir haktan bizler yararlanamıyoruz. Bunun sebebini
sorduğumuzda ise "Siz memur değilsiniz" deniliyor. " Peki biz neyiz?" diyoruz,
ona da cevap veremiyorlar.
Çalıştığımız kurumlar özelleştirilmeden önce hepimiz
bu kurumlara ve devletimize hizmet ettik. Yıllarca kendimizden, ailemizden ve
çocuklarımızdan ödün verdik, ihtiyaçlarımızı kısıtladık. Hepimiz mesleğimizin
en ince ayrıntılarına kadar öğrenmiştik. Kurumlarımız özelleştirilinceye dek
hepimiz birer kalifiye elemandık.
Özelleştirmelerle birlikte,
kendimizi bir günde kapının dışında bulduk. Aylarca işsiz kaldık. Evimize ekmek
götüremedik. Ailemize, çocuğumuza durumumuzu izah edemedik. " Mağduriyetinizi
gidereceğiz, atama yapıyoruz" dediler, umutlandık, heyecanlandık.
Ancak dünyanın hiçbir yerinde eşine
rastlanmayacak bir uygulamaya maruz kaldık. Mesleğimizdeki becerimiz,
ustalığımız göz ardı edilerek, 500-600 YTL'lik maaşla kamu kurumlarına
gelişigüzel atandık.
Yetmedi, kurumlarda ocakçılık
yaptık. Yetmedi, yılda 10 ay çalıştırılıp 2 ay zorunlu ücretsiz izne ayrıldık.
Yetmedi, yarınımızı elimizden alarak 657-4/C statüsüne mahküm edildik.
Şimdi bizler diyoruz ki;
Bizler, bu ülke için yıllarca emek verdik, alınteri döktük.
Bu nasıl bir uygulamadır ki,
yaptığımız işin tanımı yoktur?
Bu nasıl bir uygulamadır ki, 4 ayda 2 günden fazla
hastalanamazsın?
Bu nasıl bir uygulamadır ki, çocuğun hastalanınca izin
alıp doktora götüremezsin?
Bu nasıl bir uygulamadır ki, yılda 10 ay çalıştırılıp
2 ay açlığa mahkum edilirsin?
Bu nasıl bir uygulamadır ki, devletin kanatlarının
altında olup , sokak çocukları gibi korumasız ve güvencesizsin?
Bu nasıl bir uygulamadır ki, işinizde yükselme
hakkınız yoktur?
Bu nasıl bir uygulamadır ki, güvenceniz amirinizin
iki dudağı arasındadır?
Bu nasıl bir uygulamadır ki, sendikal haklarınız dahi
bulunmamaktadır?
Bu uygulama devlet ciddiyetine yakışır mı? bu
uygulamaya dünyanın başka bir ülkesinde rastlanır mı? aldıkları 500-600 YTL'lik
maaşla geçinemediği için 9 arkadaşımız ve eğitim gördükleri okullarına devam
edemeyen iki yavrumuz intihar etmiştir.
Seçimden sonra beyaz sayfa açacağını defalarca söyleyen Sayın
Başbakaıımıza sesleniyoruz:
Açılacak beyaz sayfada bizler de yer almak istiyoruz. Açılacak beyaz
sayfada bizlerin de sesimize kulak verilmesini istiyoruz. Açılacak beyaz
sayfada bizlerinde sesimize kulak verilmesini istiyoruz. Açılacak beyaz sayfada
yaşamlarına son veren arkadaşlarımızın ve çocuklarımızın acısının
hafifletilmesini istiyoruz. Açıklacak beyaz sayfada anayasal haklarımızı
istiyoruz. Açılacak beyaz sayfada insanca yaşamak için devlet ciddiyetine
yakışır bir çalışma şartı ve insan onuruna yaraşır bir ücret istiyoruz.
Bizler fazla bir şey istemiyoruz, karşılanamayacak
ihtiyaçlarımız yok. İsteklerimizin, akla, mantığa, kalkınmaya, plan ve bütçeye
bir zararı yoktur.
657-4/C çalışanlarının tüm siyasi partilere,
sendikalara ve sivil toplum örgütlerine eşit uzaklıkta olduğunu belirtmek
istiyoruz. Bizler sendika ya da dernek kuramıyoruz. Gerek tabi olduğumuz kanun,
gerekse ekonomik imkansızlıklarımızdan dolayı demokratik haklarımızı yeterince
kullanamıyoruz. Bu nedenle tüm sivil toplum örgütlerinden, basın
kuruluşlarından sesimizi duyurabilecek bir platform talep ediyoruz.
Bu nedenle
657-4/C çalışanları adına bugün burada sesimizi duyurmamıza vesile olan
KESK'e ve toplu görüşmelere devam eden diğer konfederasyon lara başarılar
diliyor, saygılarımızı sunuyoruz.
657-4/C ÇALIŞANLARI