Tarih: 03.01.2013 | Kategori:
Gençlik
Marmara Üniversitesi öğrencisi ODTÜ'nün yanında
Tayyip Erdoğan'ın ODTÜ'ye gelişini "Bilimi satan, emperyalist, savaş çığırtkanı Tayyip ODTÜ'den defol" pankartı arkasında protesto eden öğrencilere 3600 polis, 8 toma ve 20 zırhlı araçla polis terörü uygulanmış, polis terörüyle ODTÜ kampüsü savaş alanına çevrilmişti. Olayların ardından ODTÜ öğrencisini suçlayan açıklamalar gerçekleştiren Marmara Üniversitesi Rektörü M. Zafer Gül ve Marmara Üniversitesi Öğrenci Konseyi bugün (03.01.2013) Marmara Üniversitesi öğrencileri tarafından Haydarpaşa Kampüsü önünde protesto edildi. Marmara Üniversitesi öğrencileri "Her yer ODTÜ, her yer direniş" diyerek ODTÜ'de direnenlerin yanında olduklarını belirtti.
Saat 12.30'da Haydarpaşa Kampüsü önünde "Her yer ODTÜ, her yer direniş" pankartı arkasında bir araya gelen Marmara Üniversitesi'nin çeşitli kampüslerinden ilerici, devrimci, demokrat öğrenciler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada rektörün ve "öğrenci konseyi"nin ODTÜ karşıtı açıklamalarını deşifre eden öğrenciler rektörün ve "öğrenci konseyi"nin öğrencileri temsil etmediğini dile getirdi. "Bizler, Marmara Üniversitesi'nden öğrenciler olarak ODTÜ'de direnen arkadaşlarımızın yanındayız!" diyen öğrenciler açıklamanın ardından "YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek", "Zafer Gül defol, üniversiteler bizimdir", "YÖK, polis, medya, bu abluka dağıtılacak", "ODTÜ'de düşene, dövüşene bin selam", "Tutsak öğrenciler onurumuzdur" sloganları eşliğinde Kadıköy Rıhtım Meydanı'na doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Marmara Üniversitesi'nden öğrencilerin gerçekleştirdiği açıklamayı aşağıda yayınlıyoruz.
Marmara Üniversitesi Rektörüne, Basına ve Kamuoyuna;
18 Aralık 2012 tarihinde, Göktürk-2 Uydusu Çin'deki Jiuquan Havaüssü'nden fırlatıldı. Fırlatmayı izlemek için Recep Tayyip Erdoğan ODTÜ'ye girmeye çalıştı. Tayyip, ODTÜ'ye girmeye çalışırken, ODTÜ öğrencileri de "Bilimi satan, emperyalist, savaş çığırtkanı Tayyip Odtü'den defol" pankartı arkasında toplanarak, Tayyip'in okula girmesini protesto ettiler. Öğrencilere, 3600 polis, 8 Toma ve 20 zırhlı araçla müdahale edildi. Müdahale sırasında polis, onlarca biber gazı, plastik mermi kullandı ve çok yoğun bir şiddet uyguladı. Bu gelişmelerle birlikte polisin uyguladığı şiddet ve AKP iyice teşhir olduğu için düzen cephesi de bunu tersine çevirmeye çalıştı ve öğrencileri "terörist" ilan edip, çantalarında molotof kokteylleriyle geldiklerini söyledi. Düzen cephesi bununla da yetinmedi ve İstanbul'un büyük üniversitelerinden beş tanesinin (MSGSÜ, İTÜ, GÜ, YTÜ ve MÜ) rektörü ortak bir basın metni yayımlayarak öğrencileri kınadıklarını belirttiler ve devlete bağlılıklarını sunan bir açıklama yaptılar. Bu basın metninin ve açıklamanın altına üniversitemiz rektörü M. Zafer Gül de imzasını attı. Hatta bununla da yetinilmedi ve Öğrenci Konseyi Başkanı aynı zeminde yer alan bir açıklamada bulundu.
Bizler, bu üniversitenin öğrencisi olarak rektörlerin ve öğrenci konseyi başkanın ODTÜ'lü arkadaşlarımız üzerinde oynadığı karalama oyununu benimsemiyor ve şiddetle reddediyoruz. "Üniversiteler öğrencilerin ve bilim adamlarının fikir ürettiği, düşüncelerini özgürce paylaştığı; farklı, hatta katılmadığı düşüncelere tahammül etmeyi içselleştirdiği ortamlar olmalıdır," sözlerinin yer aldığı bir metne imza atan rektöre soruyoruz: Üniversiteler içerisinde farklı görüşlere tahammülü olmayan eli satırlı "öğrenciler" kampüslerimizde ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşırken neredeydiniz? Arkadaşlarımız satırla yaralanırken, defalarca kez ameliyat olmak zorunda kalırken neredeydiniz? Devlet, üniversitelerimizi sermayeye peşkeş çekerken neredeydiniz? Bilim üretilen yerler olduğunu söylediğiniz üniversitelerde bilim karşıtı sempozyumlar düzenlenirken ve bu sempozyumları protesto eden öğrencilerin, öğretim görevlilerinin karşısına polis dikilirken neredeydiniz? Soruyoruz size, düşüncelerin özgürce paylaşıldığı bir ortamda polisin, çevik kuvvetin, tomanın işi var mıdır?
Öğrencileri temsil ettiğini iddia edilen Öğrenci Konseyi'nin nasıl seçildiği de açıktır. Bu konseye, öğrencilere danışılmadan, yer yer baskı ve şiddet altında yapılan göstermelik seçimlerle, yer yer de atama usulüyle birileri seçilmektedir. Konseyde görev alanlar emekçi çocukları değil, altında jaguarı olan, "bakanlık müsteşarı" gibi kimlikleri bulunan, sermaye temsilcileridir. Bu sebeple bizler, üniversitelerin gerçek sahibi olan öğrenciler olarak, bizi temsil etmeyen Öğrenci Konseyi'ni ve üniversite rektörünün yaptığı açıklamaları sahiplenmiyoruz. Marmara Üniversitesinde eli satırlı katilleri koruyan, hatta destekleyen, farklı kimliklere, farklı düşüncelere, inanışlara ve cinsel yönelimlere baskı ve şiddet uygulayan, üstüne üstlük bir de ODTÜ'lü arkadaşlarımızı, bizim temsilcimizmiş gibi görünüp kınayan M. Zafer Gül'ü rektörümüz olarak kabul etmiyoruz! Bizler, Marmara Üniversitesi'nden öğrenciler olarak ODTÜ'de direnen arkadaşlarımızın yanındayız! Her yer ODTÜ, her yer direniş!
Saat 12.30'da Haydarpaşa Kampüsü önünde "Her yer ODTÜ, her yer direniş" pankartı arkasında bir araya gelen Marmara Üniversitesi'nin çeşitli kampüslerinden ilerici, devrimci, demokrat öğrenciler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada rektörün ve "öğrenci konseyi"nin ODTÜ karşıtı açıklamalarını deşifre eden öğrenciler rektörün ve "öğrenci konseyi"nin öğrencileri temsil etmediğini dile getirdi. "Bizler, Marmara Üniversitesi'nden öğrenciler olarak ODTÜ'de direnen arkadaşlarımızın yanındayız!" diyen öğrenciler açıklamanın ardından "YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek", "Zafer Gül defol, üniversiteler bizimdir", "YÖK, polis, medya, bu abluka dağıtılacak", "ODTÜ'de düşene, dövüşene bin selam", "Tutsak öğrenciler onurumuzdur" sloganları eşliğinde Kadıköy Rıhtım Meydanı'na doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Marmara Üniversitesi'nden öğrencilerin gerçekleştirdiği açıklamayı aşağıda yayınlıyoruz.
Marmara Üniversitesi Rektörüne, Basına ve Kamuoyuna;
18 Aralık 2012 tarihinde, Göktürk-2 Uydusu Çin'deki Jiuquan Havaüssü'nden fırlatıldı. Fırlatmayı izlemek için Recep Tayyip Erdoğan ODTÜ'ye girmeye çalıştı. Tayyip, ODTÜ'ye girmeye çalışırken, ODTÜ öğrencileri de "Bilimi satan, emperyalist, savaş çığırtkanı Tayyip Odtü'den defol" pankartı arkasında toplanarak, Tayyip'in okula girmesini protesto ettiler. Öğrencilere, 3600 polis, 8 Toma ve 20 zırhlı araçla müdahale edildi. Müdahale sırasında polis, onlarca biber gazı, plastik mermi kullandı ve çok yoğun bir şiddet uyguladı. Bu gelişmelerle birlikte polisin uyguladığı şiddet ve AKP iyice teşhir olduğu için düzen cephesi de bunu tersine çevirmeye çalıştı ve öğrencileri "terörist" ilan edip, çantalarında molotof kokteylleriyle geldiklerini söyledi. Düzen cephesi bununla da yetinmedi ve İstanbul'un büyük üniversitelerinden beş tanesinin (MSGSÜ, İTÜ, GÜ, YTÜ ve MÜ) rektörü ortak bir basın metni yayımlayarak öğrencileri kınadıklarını belirttiler ve devlete bağlılıklarını sunan bir açıklama yaptılar. Bu basın metninin ve açıklamanın altına üniversitemiz rektörü M. Zafer Gül de imzasını attı. Hatta bununla da yetinilmedi ve Öğrenci Konseyi Başkanı aynı zeminde yer alan bir açıklamada bulundu.
Bizler, bu üniversitenin öğrencisi olarak rektörlerin ve öğrenci konseyi başkanın ODTÜ'lü arkadaşlarımız üzerinde oynadığı karalama oyununu benimsemiyor ve şiddetle reddediyoruz. "Üniversiteler öğrencilerin ve bilim adamlarının fikir ürettiği, düşüncelerini özgürce paylaştığı; farklı, hatta katılmadığı düşüncelere tahammül etmeyi içselleştirdiği ortamlar olmalıdır," sözlerinin yer aldığı bir metne imza atan rektöre soruyoruz: Üniversiteler içerisinde farklı görüşlere tahammülü olmayan eli satırlı "öğrenciler" kampüslerimizde ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşırken neredeydiniz? Arkadaşlarımız satırla yaralanırken, defalarca kez ameliyat olmak zorunda kalırken neredeydiniz? Devlet, üniversitelerimizi sermayeye peşkeş çekerken neredeydiniz? Bilim üretilen yerler olduğunu söylediğiniz üniversitelerde bilim karşıtı sempozyumlar düzenlenirken ve bu sempozyumları protesto eden öğrencilerin, öğretim görevlilerinin karşısına polis dikilirken neredeydiniz? Soruyoruz size, düşüncelerin özgürce paylaşıldığı bir ortamda polisin, çevik kuvvetin, tomanın işi var mıdır?
Öğrencileri temsil ettiğini iddia edilen Öğrenci Konseyi'nin nasıl seçildiği de açıktır. Bu konseye, öğrencilere danışılmadan, yer yer baskı ve şiddet altında yapılan göstermelik seçimlerle, yer yer de atama usulüyle birileri seçilmektedir. Konseyde görev alanlar emekçi çocukları değil, altında jaguarı olan, "bakanlık müsteşarı" gibi kimlikleri bulunan, sermaye temsilcileridir. Bu sebeple bizler, üniversitelerin gerçek sahibi olan öğrenciler olarak, bizi temsil etmeyen Öğrenci Konseyi'ni ve üniversite rektörünün yaptığı açıklamaları sahiplenmiyoruz. Marmara Üniversitesinde eli satırlı katilleri koruyan, hatta destekleyen, farklı kimliklere, farklı düşüncelere, inanışlara ve cinsel yönelimlere baskı ve şiddet uygulayan, üstüne üstlük bir de ODTÜ'lü arkadaşlarımızı, bizim temsilcimizmiş gibi görünüp kınayan M. Zafer Gül'ü rektörümüz olarak kabul etmiyoruz! Bizler, Marmara Üniversitesi'nden öğrenciler olarak ODTÜ'de direnen arkadaşlarımızın yanındayız! Her yer ODTÜ, her yer direniş!