Tarih: 20.06.2011 | Kategori:
İşçi - Sendika
15-16 Haziran'ın ışığında yeni zaferler yakınımızda!
"Suphi'den Bilen'e Gelenek Yaşıyor Girişimi" dün (19.06.2011) saat 14.00'da İstanbul'da Haldun Dormen Sahnesi'nde 15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişi'ni anmak için bir etkinlik gerçekleştirdi. Panel ve konser olarak iki bölümden oluşan etkinlikte "Yolumuz işçi sınıfının yoludur" diyen ilerici gençler de yerlerini aldı.Etkinlik salonunu dolduran sendikalardan, meslek örgütlerinden emekçiler, okullarda ilerici mücadeleyi daha yükseğe taşımaya çalışan öğrenci gençler, sanat emekçileri 15-16 Haziran ruhuyla salonu doldurdu. Salonda Türkiye işçi sınıfının öncü partisi TKP'nin kurucusu Mustafa Suphi'nin fotoğrafı, "Sen, dünümüz, bugünümüz, yarımızsın", "Suphi'den Bilen'e gelenek yaşıyor", "Yolumuz işçi sınıfının yoludur" pankartları ve emek, dayanışma, sınıf ruhunu yansıtan dövizler dikkat çekiyordu.
Panel başta 15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişi'nde yitirilenler olmak üzere tüm devrim şehitleri için saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Saygı duruşunun ardından 15-16 Haziran İşçi Direnişi'nin tarihçesi aktarılırken bu şanlı direnişin 41. yılında işçi sınıfının direnmeye devam ettiği belirtildi. Enerji-Sen'de örgütlü BEDAŞ emekçilerinin direnişleri ve eylemleriyle elde ettikleri kazanımların dile getirilmesinin ardından işçi sınıfının sokakta hak kavgasında olduğu anlatıldı. Geçmişten günümüze gerçekleştirilen sunumun ardından etkinliğin panel bölümüne geçildi.
İlk sözü uzun yıllar TKP'de mücadele etmiş, MK dahil çeşitli görevlerde bulunmuş Cemal Kıral aldı. Kıral konuşmasına 41 yıl önce Türkiye'de işçi sınıfının mevcut olmadığı iddialarında bulunanlara 15-16 Haziran'ın net bir cevap olduğunu anlatarak başladı. Günümüzle kurduğu bağlantıda işçi sınıfına yönelik saldırının bugün "birlikte yaşam koşulları ve işçi sınıfının misyonunu yerine getirmeyeceği" iddiaları etrafında şekillendiğini belirtti. Bu iddiaların geçersiz olduğunu ise geçmişten günümüze Türkiye işçi sınıfının grevlerle, direnişlerle gerçek kıldığı kazanımları aktararak, bu kazanımların nasıl, ne durumda, neye karşı elde edildiğini anlatarak açıkladı. Egemenler eliyle gerçekleştirilen yasaların işçi sınıfına karşı olabileceği ve işçi sınıfının bu yasalara karşı durarak bu yasaları değiştirebileceğine örnekler sunarak değinen Kıral, işçi sınıfının yasalara bakmaksızın ihtiyacı ve gerçekleri doğrultusunda ilerleyerek kendi yolunu çizmesi gerekliliğinin altını çizdi. Kavel grevi, 15-16 Haziran Direnişi örneklerinin bu tavırla zafere ulaşmış olduğunu dile getirerek işçi sınıfının tarihin ona atfettiği öncü sıfatına en layık sınıf olduğunu yineledi.
Cemal Kıral'ın ardından konuşma sırası Birleşik Metal-İş Sendikası Eğitim Uzmanı Gökhan Düren'deydi. Düren, konuşmasında Birleşik Metal-İş'in örgütlenme çalışmalarından, direnişlerinden, hukuki mücadelelerinden bahsetti. Metal işçilerinin geçtiğimiz günlerde zaferle sonuçlanan toplu iş sözleşmelerindeki grevi Düren'in konuşmasının ağırlığını oluşturdu. Düren, grevlerinin torba yasaya, MESS'in saldırılarına, TÜRK-METAL'in MESS'le anlaşmasına karşın zaferle sonuçlandığını ısrarla dile getirdi. Bu zaferin temelinde başta genç işçiler olmak üzere tüm sendika üyelerinin katkısı olduğunu belirtti. Grev sürecinde işçilerin devrimci tavrına dikkat çeken Düren, başarıyla sonuçlanan bu grevin, devrimciliğin işçi sınıfının sınıfsal özelliği olduğuna çekti.
Son olarak sözü alan öğretim üyesi ve Ürün Sosyalist Dergi yazarlarından İsmail Kaplan sözlerine sorunlarımıza çözüm üretmek için tarihten ışık aldığımızı belirterek başladı. Türkiye'den ve dünyadan örneklerle sürdürdüğü konuşmasında neo-liberal yalanların çökmesiyle birlikte kitle hareketlerinde görülen büyük artışa dikkat çekti. AKP'nin yüzde 49.9 oy almasının yarattığı karamsarlığın aşılması gerektiğini belirterek kitle mücadelesiyle, sendikal mücadeleyle Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin önündeki engellerin aşılacağını dile getirdi. 1965 ve 1969 seçimlerinde AP'nin aldığı yaklaşık %50'lik oy oranına rağmen o yıllarda artan işçi hareketi ve kitlesel gençlik hareketlerini hatırlatarak bugün de benzeri bir çıkışın mümkün olduğuna işaret etti. Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklarının gerçekleştirdiği kitlesel direnişlerden, diktatörlerin devrilmesinden, Yunanistan'da, İngiltere'de, Kuzey Amerika'da emekçi halkların sokaklara döküldüğü kitlesel eylemleri bunları yaratan faktörleri açıkladı. İşgal ve savaş siyaseti ve krizlerle işçi ve emekçileri yoksullaştırmaya devam edenlere karşı bunlardan kurtulmak isteyenlerin örgütlenerek mücadele etmesi gerektiğini anlattı. Bu mücadeleyi yönlendirecek bir siyasal partiye ihtiyaç olduğunu dile getirerek mücadelenin işçi sınıfının öğretisiyle şekillenerek, sürecin Suphi'den Bilen'e geleneğin gözünden okunması gerektiğini belirtti.
Panelistlerin konuşmasının ardından 15-16 Haziran Direnişi'de yer almış işçi sınıfı militanlarının aktarımları ve soru-cevap bölümüne geçildi. Bu bölümün ardından etkinliğe kısa bir ara verildi.
Ardından sahne ilerici gençliğin sesi Güneşli Dünya'daydı. Güneşli Dünya'nın müzik emekçileri Kürtçe, Türkçe ezgileri, marşları gür sesle haykırdı. Coşkulu geçen Güneşli Dünya konserinin ardından etkinlik sona erdi.
