Tarih: Eylül - Ekim 2006 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:12
DDGF'NİN LÜBNAN'DA YAŞANAN VAHŞETE İLİŞKİN AÇIKLAMASI:
"İsrail'in, Filistin ve Lübnan halklarına yaptığı saldırıları hemen durdurun!"
Ortadoğu Bölgesi, amacına ulaşmak için her yola başvuran emperyalizmin artan saldırılarıyla korkunç bir çatışma içinde yaşıyor. DDGF (Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu) olarak, İsrail'in, Filistin'de ve Lübnan'da binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep olan saldırılarından duyduğumuz derin kaygılarımızı ve nefretimizi dile getirerek, bu durumu protesto ediyoruz. ABD ve müttefikleri tarafından desteklenen savaş makinesi İsrail, taş taş üstünde bırakmayarak masum Lübnanlı ve Filistinlileri katletmeye devam ediyor.
Bu son askeri saldırılar,Lübnan'ın içişlerine, Suriye'ye, Filistin'e, Irak'a ve dolaylı yoldan İran'a müdahale ederek "terörizmle savaşmak'', "kitle imha silahlarını yok etmek'' ve "ülke rejimlerini demokratik hale getirmek'' söylemleri altında bölgenin politik ve coğrafi haritasını değiştirip Büyük Ortadoğu Projesi'ni hayata geçirmeyi amaçlayan emperyalizmi yargılarken, doğru yerde durduğumuzu kanıtlıyor. İnandığımız gerçek demokrasiler insanların özgür iradelerinden, onların sistemli mücadelesinden doğan demokrasilerdir; tek amacı insanları ve bölgenin doğal kaynaklarını sömürmek olan emperyalist müdahalelerle getirilecek olanlar değil.
Lübnan'dan gelen son haberler dehşet veriyor. İsrail birlikleri havaalanları, köprüler, elektrik santralleri ve kamu binaları gibi ülkenin alt yapısını oluşturan pek çok kuruma ciddi zararlar veriyor. İsrail, Lübnan'ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü ihlal ediyor, ülkenin sivil hedeflerini bombalıyor, Beyrut halkına ve ülkenin güneyindeki diğer bölgelere korku salmaya devam ediyor. Kurbanlar çoğunlukla çocuklar olduğu için yıkımın çok büyük olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda Lübnanlılar için tüm yıkıcı etkileriyle birlikte ülke havadan, denizden ve karadan abluka altına alınmış durumda. Yüzlerce farklı ulustan binlerce insan kendilerini İsrail bombardımanından koruyabilmek için çoktan ülkelerinden göç etmiş durumdalar.
Bu saldırılar İsrail askerlerinin esir alınması bahanesiyle başlatıldı ve İsrail'in sadece askeri birlikleri hedef alacağı söylendi. Fakat gerçek şu ki; İsrail saldırıları bunun çok daha ötesine geçti ve esas hedef sivil halk oldu. Bunun yanı sıra İsrail'in 10.000'den fazla Filistinli, Lübnanlı ve diğer Arap asıllı insanı belli politik sebeplerle yıllarca hapishanelerinde alıkoymuş olduğunu da unutmamak gerek.
DDGF olarak Lübnan'daki üye örgütlerimiz ve ilerici ve yurtsever güçlerin daha önce olduğu gibi bu defa da saldırılara direneceklerine, ülkenin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunacaklarına inanıyor ve sonuna kadar bu örgütlerle dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz.
DDGF biliyor ki; İsrail'in, Filistin halkına saldırıları ve işgali sürdürdüğü tüm bu yıllar boyunca saldırganlık, ayrılık duvarı ve tasfiyeler birer çözüm olamamıştır. DDGF, İsrail işgal güçleri tarafından tüm insanlığa karşı işlenen bu suçtan dolayı, Gazze Şeridi'nde ve Batı Şeria'da sivil yapıların, kamu binalarının yıkımı, Filistin hükümetini de kapsayan Filistinli liderlerin ve temsilcilerin tutuklanışından dolayı büyük endişe duyduğunu belirtir. Tüm bunlar görülmemiş özelliklerdeki İsrail saldırganlığının tehlikeli yükselişini yansıtmaktadır.
DDGF olarak, Filistin'deki üye örgüte ve Filistinlilerin Doğu Kudüs'te bir başkentle birlikte bağımsız bir Filistin için İsrail işgaline karşı direnişinde, Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı ve İsrail'in Filistin'de işgal ettiği topraklara inşa ettiği ayrılık duvarının acilen yıkımı için, duruşumuzun net, desteğimizin tam olduğunu belirtiyoruz. Birleşmiş Milletler kararlarını baz alarak çözüm getirecek tüm adımların öncelikle Filistin halkının haklarını gözetmek zorunda olduğunu ve her iki taraf için de barışa ve güvenliğe giden yolun iki halk için iki devlet olduğunu belirtmek istiyoruz.
Rusya'da, Saint Petersburg'ta toplanan G-8 zirvesinden çıkan deklarasyon Ortadoğu bölgesiyle ilgili emperyalist niyetleri açıkça ortaya seriyor. Belli ki, Suriye'ye girmeye ve müdahale etmeye çalışıyorlar ve aynı Rafik al-Hariri'nin Lübnan'da öldürülmesi sonrasında denendiği gibi, uluslararası askeri birlikler yollamayı, ABD ve İngiltere birliklerinin bölgeye yerleşmesi için bir yol bulmayı amaçlıyorlar. İsrail saldırılarının Birleşmiş Milletler tarafından özellikle de Güvenlik Konseyi tarafından haksız bulunup bulunmayacağı konusunun ABD'nin kurumdaki konumunun da etkisiyle netlik kazanmamış oluşu Birleşmiş Milletler'in kendisinin gerçek bir demokratikleşme sürecine, ABD ve müttefiklerinin bu çok uluslu örgütün kendi müdahaleci politikalarını meşrulaştıran bir uluslararası alet gibi kullanılmasına karşı olunması gerektiğine işaret eden bir durum ortaya çıkıyor. Bu uluslararası kurum ABD ve müttefikleri tarafından uygulanmaya çalışılan bu reformların tersine uluslararasında gerçek bir denge aramakla yükümlü olan, uluslara eşit haklar ve görevler veren bir yapı olarak genel kurulu güçlendirmelidir.
Bu önemli ve tehlikeli senaryoda, Lübnanlı ve Filistinliler için barışı, özgürlüğü, bağımsızlığı, egemenliği ve toplumsal ilerlemeyi amaçlayan; İsrail devletinin işgaline ve şiddetine direnen tüm ilerici, demokrat ve barışsever güçlerle yan yana duran İsrail'deki üye örgütümüzün cesaretini ve bu konudaki önemli rolünü de belirtmek gerekli.
Artık, binlerce kurban ve sayısız acılara sebep olan, bütün Ortadoğu bölgesini çok ağır ve tehlikeli boyutlarda çatışmaya sürükleyen bu vahşi tırmanışa bir son vermek gereklidir. Bütün toplumda en temel insan haklarını hiçe sayan misillemenin barbar muamelelerini yargılama ve uluslararası yasalarla Birleşmiş Milletler Antlaşması şartlarıyla net bir yüzleşme gereklidir. ABD'nin, AB'nin ve Birleşmiş Milletler'in tüm bu suçlar karşısında kimsenin haklı göremeyeceği sessizliği ve suç ortaklığı insanlık onuruna bir hakarettir ve kabul edilemez.
Tüm üye ve dost örgütleri, aynı zamanda tüm anti-emperyalist gençlik hareketlerini zulme karşı direnişe bölgesel, ulusal ve uluslararası ölçekte destek olmaya ve güçlerini acilen geri çekmesi, Filistin'de ve Lübnan'da bütün askeri operasyonlarına bir son vermesi konusunda İsrail'i zorlamak ve genç insanların bilincini uyandırmak için sayısız eylemler düzenlemeye çağırıyoruz. Ve de Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'ni, bütün uluslararası toplulukları ve barışsever güçleri duruma müdahale etmeye, Lübnan ve Filistin halkına yaptığı saldırıları acilen durdurması konusunda İsrail'e baskı yapmaya çağırıyoruz.
DDGF anti-emperyalist, ilerici ve demokratik gençlik hareketinin faaliyet ve mücadelesinin bütün dünyada yeni zaferler yaratacağına inanıyor. Bu bağlamda haklı nedenlerden kaynaklanan gençliğin bu mücadelesini, emperyalist ve kapitalist güçler de hiçbir zaman durduramayacaklarını anlayacaklardır.
Koordine Konseyi, DDGF Genel Merkez Budapeşte, 18 Temmuz 2006
*www.wfdy.org'dan çevrilmiştir.
Çeviren: TUBA ENGEL
Ortadoğu Bölgesi, amacına ulaşmak için her yola başvuran emperyalizmin artan saldırılarıyla korkunç bir çatışma içinde yaşıyor. DDGF (Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu) olarak, İsrail'in, Filistin'de ve Lübnan'da binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep olan saldırılarından duyduğumuz derin kaygılarımızı ve nefretimizi dile getirerek, bu durumu protesto ediyoruz. ABD ve müttefikleri tarafından desteklenen savaş makinesi İsrail, taş taş üstünde bırakmayarak masum Lübnanlı ve Filistinlileri katletmeye devam ediyor.
Bu son askeri saldırılar,Lübnan'ın içişlerine, Suriye'ye, Filistin'e, Irak'a ve dolaylı yoldan İran'a müdahale ederek "terörizmle savaşmak'', "kitle imha silahlarını yok etmek'' ve "ülke rejimlerini demokratik hale getirmek'' söylemleri altında bölgenin politik ve coğrafi haritasını değiştirip Büyük Ortadoğu Projesi'ni hayata geçirmeyi amaçlayan emperyalizmi yargılarken, doğru yerde durduğumuzu kanıtlıyor. İnandığımız gerçek demokrasiler insanların özgür iradelerinden, onların sistemli mücadelesinden doğan demokrasilerdir; tek amacı insanları ve bölgenin doğal kaynaklarını sömürmek olan emperyalist müdahalelerle getirilecek olanlar değil.
Lübnan'dan gelen son haberler dehşet veriyor. İsrail birlikleri havaalanları, köprüler, elektrik santralleri ve kamu binaları gibi ülkenin alt yapısını oluşturan pek çok kuruma ciddi zararlar veriyor. İsrail, Lübnan'ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü ihlal ediyor, ülkenin sivil hedeflerini bombalıyor, Beyrut halkına ve ülkenin güneyindeki diğer bölgelere korku salmaya devam ediyor. Kurbanlar çoğunlukla çocuklar olduğu için yıkımın çok büyük olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda Lübnanlılar için tüm yıkıcı etkileriyle birlikte ülke havadan, denizden ve karadan abluka altına alınmış durumda. Yüzlerce farklı ulustan binlerce insan kendilerini İsrail bombardımanından koruyabilmek için çoktan ülkelerinden göç etmiş durumdalar.
Bu saldırılar İsrail askerlerinin esir alınması bahanesiyle başlatıldı ve İsrail'in sadece askeri birlikleri hedef alacağı söylendi. Fakat gerçek şu ki; İsrail saldırıları bunun çok daha ötesine geçti ve esas hedef sivil halk oldu. Bunun yanı sıra İsrail'in 10.000'den fazla Filistinli, Lübnanlı ve diğer Arap asıllı insanı belli politik sebeplerle yıllarca hapishanelerinde alıkoymuş olduğunu da unutmamak gerek.
DDGF olarak Lübnan'daki üye örgütlerimiz ve ilerici ve yurtsever güçlerin daha önce olduğu gibi bu defa da saldırılara direneceklerine, ülkenin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunacaklarına inanıyor ve sonuna kadar bu örgütlerle dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz.
DDGF biliyor ki; İsrail'in, Filistin halkına saldırıları ve işgali sürdürdüğü tüm bu yıllar boyunca saldırganlık, ayrılık duvarı ve tasfiyeler birer çözüm olamamıştır. DDGF, İsrail işgal güçleri tarafından tüm insanlığa karşı işlenen bu suçtan dolayı, Gazze Şeridi'nde ve Batı Şeria'da sivil yapıların, kamu binalarının yıkımı, Filistin hükümetini de kapsayan Filistinli liderlerin ve temsilcilerin tutuklanışından dolayı büyük endişe duyduğunu belirtir. Tüm bunlar görülmemiş özelliklerdeki İsrail saldırganlığının tehlikeli yükselişini yansıtmaktadır.
DDGF olarak, Filistin'deki üye örgüte ve Filistinlilerin Doğu Kudüs'te bir başkentle birlikte bağımsız bir Filistin için İsrail işgaline karşı direnişinde, Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı ve İsrail'in Filistin'de işgal ettiği topraklara inşa ettiği ayrılık duvarının acilen yıkımı için, duruşumuzun net, desteğimizin tam olduğunu belirtiyoruz. Birleşmiş Milletler kararlarını baz alarak çözüm getirecek tüm adımların öncelikle Filistin halkının haklarını gözetmek zorunda olduğunu ve her iki taraf için de barışa ve güvenliğe giden yolun iki halk için iki devlet olduğunu belirtmek istiyoruz.
Rusya'da, Saint Petersburg'ta toplanan G-8 zirvesinden çıkan deklarasyon Ortadoğu bölgesiyle ilgili emperyalist niyetleri açıkça ortaya seriyor. Belli ki, Suriye'ye girmeye ve müdahale etmeye çalışıyorlar ve aynı Rafik al-Hariri'nin Lübnan'da öldürülmesi sonrasında denendiği gibi, uluslararası askeri birlikler yollamayı, ABD ve İngiltere birliklerinin bölgeye yerleşmesi için bir yol bulmayı amaçlıyorlar. İsrail saldırılarının Birleşmiş Milletler tarafından özellikle de Güvenlik Konseyi tarafından haksız bulunup bulunmayacağı konusunun ABD'nin kurumdaki konumunun da etkisiyle netlik kazanmamış oluşu Birleşmiş Milletler'in kendisinin gerçek bir demokratikleşme sürecine, ABD ve müttefiklerinin bu çok uluslu örgütün kendi müdahaleci politikalarını meşrulaştıran bir uluslararası alet gibi kullanılmasına karşı olunması gerektiğine işaret eden bir durum ortaya çıkıyor. Bu uluslararası kurum ABD ve müttefikleri tarafından uygulanmaya çalışılan bu reformların tersine uluslararasında gerçek bir denge aramakla yükümlü olan, uluslara eşit haklar ve görevler veren bir yapı olarak genel kurulu güçlendirmelidir.
Bu önemli ve tehlikeli senaryoda, Lübnanlı ve Filistinliler için barışı, özgürlüğü, bağımsızlığı, egemenliği ve toplumsal ilerlemeyi amaçlayan; İsrail devletinin işgaline ve şiddetine direnen tüm ilerici, demokrat ve barışsever güçlerle yan yana duran İsrail'deki üye örgütümüzün cesaretini ve bu konudaki önemli rolünü de belirtmek gerekli.
Artık, binlerce kurban ve sayısız acılara sebep olan, bütün Ortadoğu bölgesini çok ağır ve tehlikeli boyutlarda çatışmaya sürükleyen bu vahşi tırmanışa bir son vermek gereklidir. Bütün toplumda en temel insan haklarını hiçe sayan misillemenin barbar muamelelerini yargılama ve uluslararası yasalarla Birleşmiş Milletler Antlaşması şartlarıyla net bir yüzleşme gereklidir. ABD'nin, AB'nin ve Birleşmiş Milletler'in tüm bu suçlar karşısında kimsenin haklı göremeyeceği sessizliği ve suç ortaklığı insanlık onuruna bir hakarettir ve kabul edilemez.
Tüm üye ve dost örgütleri, aynı zamanda tüm anti-emperyalist gençlik hareketlerini zulme karşı direnişe bölgesel, ulusal ve uluslararası ölçekte destek olmaya ve güçlerini acilen geri çekmesi, Filistin'de ve Lübnan'da bütün askeri operasyonlarına bir son vermesi konusunda İsrail'i zorlamak ve genç insanların bilincini uyandırmak için sayısız eylemler düzenlemeye çağırıyoruz. Ve de Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'ni, bütün uluslararası toplulukları ve barışsever güçleri duruma müdahale etmeye, Lübnan ve Filistin halkına yaptığı saldırıları acilen durdurması konusunda İsrail'e baskı yapmaya çağırıyoruz.
DDGF anti-emperyalist, ilerici ve demokratik gençlik hareketinin faaliyet ve mücadelesinin bütün dünyada yeni zaferler yaratacağına inanıyor. Bu bağlamda haklı nedenlerden kaynaklanan gençliğin bu mücadelesini, emperyalist ve kapitalist güçler de hiçbir zaman durduramayacaklarını anlayacaklardır.
Koordine Konseyi, DDGF Genel Merkez Budapeşte, 18 Temmuz 2006
*www.wfdy.org'dan çevrilmiştir.
Çeviren: TUBA ENGEL
Diğer Haberler
Lübnan'da düşene dövüşene bin selam!Şiddet Yükselirken:Kürt SorunuNÜKLEERİN KARANLIK TARİHİKOLEKTİF BİLİNÇ-HAREKET FORUMKapitalizmin işçi sınıfına ve emekçi halklara saldırısının adı: Özelleştirmeİşte dünyaya seslenen bir kadının vahşeti durdurun çığlığıİsrail elçisi geri çağrılsın!Direnmenin Tarihi yeniden yazılırken...Devrim Ateşi Ortadoğu'dan Yükselecek!DDGF'NİN LÜBNAN'DA YAŞANAN VAHŞETE İLİŞKİN AÇIKLAMASI: