18 Haziran 2006'da ÖSS (Öğrenci Seçme Sınavı) ve bir hafta sonra da YDS (Yabancı Dil Sınavı) sınavları gerçekleştirildi. Geçtiğimiz 17 Temmuzda ise sınav sonuçları açıklandı . 23 Ağustos'ta da yerleştirme sonuçları. Sosyalistlerin, ilericilerin bu konu hakkındaki duruşu aslında açıkça ortada ÖSS sistemi, eleme mantığına dayandığı için kaldırılmalıdır. Öğrenci seçme sınavı Türkiye'de genel eğilimleri, kişilerin yeteneklerini ölçmekten çok sınava giren iki milyona yakın insanı eleme sınavıdır. Çünkü şu anki mevcut koşullarda sınava giren iki milyona yakın insandan ön lisans, lisans, özel üniversiteler ve diğer bütün alanlar olmak üzere her hangi bir öğretim kurumuna yerleşebilecek öğrenci sayısı 405.517'dir. Diğer taraftan ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı denen (söylemesi bile özel bir meziyet gerektiriyor!) olgu sınav sistemindeki eşitliksizlikleri daha da katmerlendiren bir diğer etken.

Bu yazıyı yazmamızdaki asıl neden ÖSYM'nin geçen günlerde ÖSS ve YDS sonuçları ile ilgili açıkladığı neresinden tutsak elimizde kalan  istatistikler. Ülkemizdeki eğitim sisteminin son basamağı olan üniversitelerin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. İlk ve ortaöğretimin durumunu varın siz düşünün. 

Ellere Var da Bize Yok mi?
İstatistiksel bilgileri incelemeye aldığımızda bence "başarı sıralaması" ilk olmayı hak ediyor. Bu yıl da diğer yıllarda olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu birinci sırayı aldı! Bizi şaşırtmadıkları için onlara teşekkür ediyoruz. Kendi dilini özgürce konuşamayan, Türkçe'yi ortaokulda öğrenen, eğitim kalitesinin olabildiğince alt seviyelerde olduğu bir bölgede için daha ne beklenebilir ki?

İşte en başarısız on il: Kars, Iğdır, Muş, Mardin, Bitlis, Bingöl, Ağrı, Ardahan, Şırnak, Hakkari. Bu iller en başarısız iller seçildi. Tabii bunun bir çok sebebi var. Yukarıda da biraz bahsettik, bizce asıl önemlisi Kürt halkının yaşadığı yerlerdeki eğitim sisteminin aksaklıklarından öte yaşam içerisindeki açıkça görülen temel eşitsizliklerin çözümlenmemesi. Bu çözülmeden eğitim sorunu da çözülemeyecektir.

Hababam Sınıfı
Hepimiz bir şekilde Hababam Sınıfı filmini izlemişizdir, Hababam Sınıfı öğrencileri, sınavlarda kopya çeker, sınavı kaynatmaya çalışır. ÖSYM'nin sitesine koyduğu istatistiklere bakarsak sınavlarda Hababam sınıfçılığı oynamaya çalışanlarsa ilk sırayı alıyor. 1.678.383 adayın girdiği bir sınavda ÖSYM 11 kopya, 4 yerine başkasını sokma, 32 kural dışı davranış gibi bir avuç vakkayı yakalamış!

Bu sene sınava girmiş bir aday olarak bir ara ben de önümdeki arkadaştan bir şeyler kapmaya çalıştım ancak gözetmen hocanın şimşek gibi gözleri gözlerime değince hemen vazgeçtim. Açıkçası bu kadar eşitsiz koşullarda yapılan bir sınavda bu kadar az kopyacının yakalanmasını ÖSYM'nin "özverisinden" başka bir şeye veremiyorum.

Sonuç

En başta da söylemiştik, sınav zengini ülkemizde ÖSYM'nin 2006 ÖSS sınavı ile ilgili açıkladığı istatistiklerden yazabileceğimiz onlarca başlık var. Bunlar içerisinde mesela meslek liselerinin başarısından, üniversitelerin kontenjanları ile ayrılan fonların eşitsizliğine kadar bir çok başlık öne çıkıyor. Biz gözümüze en çok batan iki konuyu işlemeye çalıştık. İnsanların yaşamlarında önemli izler bırakacak bir sınavın daha bir çok yönüyle tartışılması gerekir elbette. Tartışılacak da
Sorun genel olarak bütün bir eğitim sistemini, eğitimdeki özelleştirme saldırılarını, ezberci, ırkçı ve cinsiyetçi eğitim programlarını da kapsayan genel bir meselenin parçası aslında. Neticede gençler olarak haykırıyoruz: "Biz öğrenmek istiyoruz! Tek tipleştirilmek, köleleştirilmek istemiyoruz! Bizler yarış atları gibi dişine, fizyolojisine, performansına göre elenmek istemiyoruz. Kendimizi geliştirmek istiyoruz! Bu konuda önümüze çıkan her türlü engeli aşmaya kararlıyız!"