Tarih: Eylül - Ekim 2006 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:12
1 Mayıs Geride Kaldı, 1 Mayıs'a Az Kaldı!
1 Mayıs'ın üzerinden
epey bir zaman geçti. Ancak işçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve
dayanışma günü olan böylesi bir günü tüm yönleriyle ele alıp bir kez daha
değerlendirmekte fayda var diye düşünüyoruz. Zira gelecek yıl düzenlenecek olan
1 Mayıs eylemi sadece ilerici gençler için değil Türkiye'deki tüm devrimciler
açısından çok özel bir tarihsel öneme sahip.
Önce kısaca 2006 1 Mayıs'ını hatırlayalım: Her yıl olduğu gibi bu yılda
1 Mayıs coşkusunun merkezi kuşkusuz İstanbul'du. Genciyle yaşlısıyla on binler
Kadıköy'ü doldurdu. Öne çıkan başlıklar ise: Irak'taki ABD işgalinden, Genel
Sağlık Sigortası'na, Terörle Mücadele Yasası'ndan, eğitim sorunlarına geniş bir
yelpaze oluşturdu.
1 Mayıs tüm ilerici güçler için bir sınavdır
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs öncesinde devrimci yapılar arasında çeşitli tartışmalar yaşandı. Bunlar için sayısız toplantı ve değerlendirme yapıldı. Ancak bu yıl ki tartışmaların içeriğini belirleyen en önemli belirleyicilerden biri ne yazık ki egemenlerin Kürt Halkı'nı yalnızlaştırma doğrultusundaki politikaları oldu. Yapılan tüm birlik çalışmaları burjuvazinin sınıf hareketinin önüne çektiği bu duvara çarptı ve bölünmeler yaşandı. Tutarlı bir politik çizgiden yoksun olan sendikalar tartışmaların en başında yalpalamaya başladı. Tam da bu aşamada TKP adını riyakarca kullanan SİP (Sosyalist İktidar Partisi) puslu havada yolunu kaybedenleri kendi limanına çekmek umuduyla İstanbul'un en uç ve merkeze uzak noktalarından Kartal'da miting yapacağını açıkladı. Fısıltı şeklinde kulaktan kulağa yayılan bahane ise çoktan hazırdı: "Bu yıl Kürtlerin gittiği alanda büyük olay çıkacak!". İlerici, devrimci kamuoyunu bölmeyi amaçlayan bu kervana bir de "Türk bayraklarıyla 1 Mayıs'a" çağrısıyla Tepebaşı'nda basın açıklaması yapacağını duyuran İP (İşçi Partisi) katıldı. Sonuçta belki de isabetli olarak Türkiye İşçi Sınıfı mücadelesine pratik hiçbir katkısı olmayan bu iki hareket bayrak ve pankartlarıyla gerçekte hak ettikleri yerde yani işçi sınıfının olabildiğince uzağında 1 Mayıs "kutlaması" yaptı. Kemal Okuyan'ın "solun Türk Bayrağını burjuvazinin elinden alması ve onlardan daha fazla sahip çıkması gerektiği" (Bayrağı Sorun Etmek/Kemal Okuyan, Sol Günlük Siyasi Gazete 2 Ağustos Çarşamba/sayı:73) yönündeki beyanatları düşünüldüğünde önümüzdeki yıl İP ve SİP'in el ele "Türk Bayraklarıyla 1 Mayıs'a" katılacağını öngörmek kehanet olmaz her halde.
Emek güçleri ve devrimciler, devletin tüm çabalarına rağmen milliyet temelinde bölünmeyi reddetti. Uzun tartışmalar sonunda DİSK, KESK ve TÜRK-İŞ'ten oluşan bir eylem tertip komitesi kuruldu. Kadıköy Meydanı için başvuruldu ve sonuçta 1 Mayıs büyük bir şenlik havasında kutlandı. Kürt ve Türk emekçileri 1 Mayıs'ın coşkusunu "yaşasın halkların kardeşliği" sloganlarıyla, Enternasyonal ve 1 Mayıs marşlarıyla aynı alanda, omuz omuza paylaştılar.
İlerici Gençler Ufuk Genişletiyor
Tabi ki 1 Mayıs'ı hatırlayıp İlerici Gençlik'le ilgili birkaç şey söylemeden de geçmek olmaz. TÜM-İGD çatısı altında 1 Mayıs hazırlıklarına haftalar öncesinde başlayan ilerici gençler bu yıl da daha öncekiler gibi keyfi ve hukuksuz engellemelerle karşılaştı. Özellikle afişleme çalışmaları sırasında sık sık polis tarafından durdurulan, göz altına alınan gençler ellerindeki bildirim tutanaklarına rağmen gözaltı ve para cezalarıyla karşı karşıya geldi. Özellikle Ankara, Bodrum ve Bergama'da gözaltılara ek olarak yeni çıkan Kabahatler Kanununu gerekçe gösterilerek fahiş para cezaları kesildi. Fakat tüm bu hukuksuzluklara rağmen geçen yıllardaki gib hiçbir engelleme İlerici gençliğin nefesini kesmeye yetmedi TÜM-İGD'liler afişleriyle, bildirileriyle, sokakta sattıkları dergileriyle halkı, gençleri 1 Mayıs'a çağırdı. Bu yıl ki yeniliklerden birisi de TÜM-İGD kortejinin Birlik Dayanışma Hareketi (BDH) ile bir arada alanda yer alması oldu. Numune Hastanesi tarafından eylem alanına giren kortej ses aracından yayılan ezgiler ve konuşmalar eşliğinde alana kendi rengini de çalmayı başardı.
1 Mayıs 1977'nin 30. yıldönümü geliyor!
Önümüzdeki sene Türkiye tarihinin en karanlık provokasyonlarından birisine sahne olan 1977 1 Mayıs'ının 30. yıldönümü. Bilindiği gibi burjuvazi 1970'lerde yükselen kitlesel sınıf hareketini kana bulayarak durdurmak, giderek politikleşen yığınların içine korku salmak için 1977'de Taksim Meydanı'nda yapılan 1 Mayıs'ı kana bulamıştı. Kontrgerilla tarafından halkın üstüne otomatik silahlarla ateş açılmış ve onlarca kişi kurşunlara hedef olarak hayatını kaybetmişti. Olayın üstünden tam 30 yıl geçmesine rağmen ise bu hain saldırıyı gerçekleştirenler hakkında her hangi bir işlem yapılmadı. Failler devletin resmi kayıtlarına hala "meçhul!". Oysaki bizler katilleri gayet yakından tanıyoruz.
İşte 2007 1 Mayıs'ını kazanmak için bütün ilerici, devrimci güçlerin tüm bunları unutmadan 1 Mayıs tartışmalarını yürütmesi ve hazırlıklarını bu tarihsel sorumlulukla birlikte yükseltmesi gerekmektedir. 2007 1 Mayıs'ını tarihsel ve sınıfsal içeriğine yakışır bir şekilde kitlesel ve coşkulu bir şekilde gerçekleştirmek, 1 Mayıs'ı ona beklide dünyada en çok yakışan alanlardan birisi olan Taksim Meydanı'nda kutlamak hepimizin elindedir.
Haydi ilerici gençlik görev başına!
1 Mayıs tüm ilerici güçler için bir sınavdır
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs öncesinde devrimci yapılar arasında çeşitli tartışmalar yaşandı. Bunlar için sayısız toplantı ve değerlendirme yapıldı. Ancak bu yıl ki tartışmaların içeriğini belirleyen en önemli belirleyicilerden biri ne yazık ki egemenlerin Kürt Halkı'nı yalnızlaştırma doğrultusundaki politikaları oldu. Yapılan tüm birlik çalışmaları burjuvazinin sınıf hareketinin önüne çektiği bu duvara çarptı ve bölünmeler yaşandı. Tutarlı bir politik çizgiden yoksun olan sendikalar tartışmaların en başında yalpalamaya başladı. Tam da bu aşamada TKP adını riyakarca kullanan SİP (Sosyalist İktidar Partisi) puslu havada yolunu kaybedenleri kendi limanına çekmek umuduyla İstanbul'un en uç ve merkeze uzak noktalarından Kartal'da miting yapacağını açıkladı. Fısıltı şeklinde kulaktan kulağa yayılan bahane ise çoktan hazırdı: "Bu yıl Kürtlerin gittiği alanda büyük olay çıkacak!". İlerici, devrimci kamuoyunu bölmeyi amaçlayan bu kervana bir de "Türk bayraklarıyla 1 Mayıs'a" çağrısıyla Tepebaşı'nda basın açıklaması yapacağını duyuran İP (İşçi Partisi) katıldı. Sonuçta belki de isabetli olarak Türkiye İşçi Sınıfı mücadelesine pratik hiçbir katkısı olmayan bu iki hareket bayrak ve pankartlarıyla gerçekte hak ettikleri yerde yani işçi sınıfının olabildiğince uzağında 1 Mayıs "kutlaması" yaptı. Kemal Okuyan'ın "solun Türk Bayrağını burjuvazinin elinden alması ve onlardan daha fazla sahip çıkması gerektiği" (Bayrağı Sorun Etmek/Kemal Okuyan, Sol Günlük Siyasi Gazete 2 Ağustos Çarşamba/sayı:73) yönündeki beyanatları düşünüldüğünde önümüzdeki yıl İP ve SİP'in el ele "Türk Bayraklarıyla 1 Mayıs'a" katılacağını öngörmek kehanet olmaz her halde.
Emek güçleri ve devrimciler, devletin tüm çabalarına rağmen milliyet temelinde bölünmeyi reddetti. Uzun tartışmalar sonunda DİSK, KESK ve TÜRK-İŞ'ten oluşan bir eylem tertip komitesi kuruldu. Kadıköy Meydanı için başvuruldu ve sonuçta 1 Mayıs büyük bir şenlik havasında kutlandı. Kürt ve Türk emekçileri 1 Mayıs'ın coşkusunu "yaşasın halkların kardeşliği" sloganlarıyla, Enternasyonal ve 1 Mayıs marşlarıyla aynı alanda, omuz omuza paylaştılar.
İlerici Gençler Ufuk Genişletiyor
Tabi ki 1 Mayıs'ı hatırlayıp İlerici Gençlik'le ilgili birkaç şey söylemeden de geçmek olmaz. TÜM-İGD çatısı altında 1 Mayıs hazırlıklarına haftalar öncesinde başlayan ilerici gençler bu yıl da daha öncekiler gibi keyfi ve hukuksuz engellemelerle karşılaştı. Özellikle afişleme çalışmaları sırasında sık sık polis tarafından durdurulan, göz altına alınan gençler ellerindeki bildirim tutanaklarına rağmen gözaltı ve para cezalarıyla karşı karşıya geldi. Özellikle Ankara, Bodrum ve Bergama'da gözaltılara ek olarak yeni çıkan Kabahatler Kanununu gerekçe gösterilerek fahiş para cezaları kesildi. Fakat tüm bu hukuksuzluklara rağmen geçen yıllardaki gib hiçbir engelleme İlerici gençliğin nefesini kesmeye yetmedi TÜM-İGD'liler afişleriyle, bildirileriyle, sokakta sattıkları dergileriyle halkı, gençleri 1 Mayıs'a çağırdı. Bu yıl ki yeniliklerden birisi de TÜM-İGD kortejinin Birlik Dayanışma Hareketi (BDH) ile bir arada alanda yer alması oldu. Numune Hastanesi tarafından eylem alanına giren kortej ses aracından yayılan ezgiler ve konuşmalar eşliğinde alana kendi rengini de çalmayı başardı.
1 Mayıs 1977'nin 30. yıldönümü geliyor!
Önümüzdeki sene Türkiye tarihinin en karanlık provokasyonlarından birisine sahne olan 1977 1 Mayıs'ının 30. yıldönümü. Bilindiği gibi burjuvazi 1970'lerde yükselen kitlesel sınıf hareketini kana bulayarak durdurmak, giderek politikleşen yığınların içine korku salmak için 1977'de Taksim Meydanı'nda yapılan 1 Mayıs'ı kana bulamıştı. Kontrgerilla tarafından halkın üstüne otomatik silahlarla ateş açılmış ve onlarca kişi kurşunlara hedef olarak hayatını kaybetmişti. Olayın üstünden tam 30 yıl geçmesine rağmen ise bu hain saldırıyı gerçekleştirenler hakkında her hangi bir işlem yapılmadı. Failler devletin resmi kayıtlarına hala "meçhul!". Oysaki bizler katilleri gayet yakından tanıyoruz.
İşte 2007 1 Mayıs'ını kazanmak için bütün ilerici, devrimci güçlerin tüm bunları unutmadan 1 Mayıs tartışmalarını yürütmesi ve hazırlıklarını bu tarihsel sorumlulukla birlikte yükseltmesi gerekmektedir. 2007 1 Mayıs'ını tarihsel ve sınıfsal içeriğine yakışır bir şekilde kitlesel ve coşkulu bir şekilde gerçekleştirmek, 1 Mayıs'ı ona beklide dünyada en çok yakışan alanlardan birisi olan Taksim Meydanı'nda kutlamak hepimizin elindedir.
Haydi ilerici gençlik görev başına!
Diğer Haberler
Lübnan'da düşene dövüşene bin selam!Şiddet Yükselirken:Kürt SorunuNÜKLEERİN KARANLIK TARİHİKOLEKTİF BİLİNÇ-HAREKET FORUMKapitalizmin işçi sınıfına ve emekçi halklara saldırısının adı: Özelleştirmeİşte dünyaya seslenen bir kadının vahşeti durdurun çığlığıİsrail elçisi geri çağrılsın!Direnmenin Tarihi yeniden yazılırken...Devrim Ateşi Ortadoğu'dan Yükselecek!DDGF'NİN LÜBNAN'DA YAŞANAN VAHŞETE İLİŞKİN AÇIKLAMASI: