Ziyaretçi Defteri
Sayfalar: « 8 9 10 11 12 » ... Son Sayfa »
İsim: İlerici Genç | Tarih: 03.10.2011
Hollanda'dan bizi takip eden Kenan arkadaşımızı dostça selamlıyorum. Yurtdışında bulunan mücadele dostlarımız bizi sitemizden takip edebiliyor. Bu yüzden haber girişimizi arttırmamız gerekiyor haklısınız. Ancak sanmayın ki ilerici gençler toplumsal sorunların, gündemin dışında kalıyor. Tam tersine gündemin içerisinde yoğunluğumuzun artmasından dolayı haber girişlerimiz bazen gecikebiliyor. Ama bu elbette sitemizi takip edenlere karşı sorumluluğumuzu azaltmıyor. Siteye haber girişi ile ilgilenen arkadaşlarımız bu eleştirinizi dikkate alıp daha fazla haber yapılmasını koordine edeceklerdir. Dostça sevgilerimle
İsim: kenan | Tarih: 02.10.2011
ziyaretci defteri bu mektupla kitlendi galiba dostlar,yazilanlar soylenenler cok guzel ama yasam akip gidiyor ve hergun yeni seyler yasiyoruz,gencligin sendikasi,iscinin kidem tazminati,tirmandirilan kirli savas,baslayan yeni eyitim yili,yoksa sizler butun bunlarin disindamisiniz, insanlarin aklina boyle bir sorunun gelebileceginide dusunmeniz gerek kolay gelsin diyor calismalarinizda basarilar diliyoruz HOLLANDADAN dost selamlar
İsim: hepimiz yoksullukta eşitiz... | Tarih: 23.08.2011
Ah sevgili Türk kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Ben dayak yiyerek öğrendiğim bir dille de olsa, seninle aynı ders kitaplarıyla eğitilmedik mi? Beş sınıf için tek öğretmenimiz de olsa, aynı öğretmenlerden ders almadık mı?
Her yıl 20-30 bin kolej ve özel okul mezunlarına figüran olmak için üniversite sınavlarına girmedik mi? Hasbelkader... üçüncü sınıf bir fakülteyi bitirip, hep beraber işsiz kalmadık mı?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Askerde dil, din, ırk farkı gözetmeksizin, dayak yemedik mi? Komutanın köpeğine, hanımefendinin kedisine, paşanın çiçek serasına nöbet tutmadık mı? Kırıkkale tüfekleriyle üç mermilik atış eğitiminden sonra, dağlara savaşa yollanmadık mı? Elimize tutuşturulan pimi çekilmiş bombayla eğitim kaybı olmadık mı?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Gözümüzü açtığımız günden itibaren, gerçek dünyada her gün yalanlanan bilgilerle donanmadık mı? Hani; insanlığın büyük göçle Orta Asya'dan dünyaya yayıldığı, Kızılderililerin bile Türk olduğu, Almanya savaşı kaybettiği için Osmanlı'nın hükmen yenik sayıldığı, Kürt diye bir halkın olmadığı, Ermenilerin toplu şekilde intihar ettiği.
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Yurtseverlerimiz aynı zindanlarda işkence görmedi mi? Yaşımız büyütülüp on yedisinde asılmadık mı? Özgürlük, emek, sol ve daha bir yığın kavram sakıncalı diye belletilmedi mi bize? Korkudan kitaplarımızı yakmadık mı? Şairlerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız cezaevlerinde, sürgünlerde ölmedi mi? Dostlarımıza düşman, düşmanlarımıza dost edilmedik mi? Köylüyü cahil, dindarı yobaz, Kürt'ü hain, Ermeni'yi piç, Yunan'ı kahpe, Alman'ı orospu, Musevi'yi tefeci diye öğretmediler mi?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Devlet dairesinden "bugün git yarın gel" diye, karakoldan dayak yiyerek gönderilmedik mi? Bankalarımızdan 50 milyar dolar çalınıp, vergi olarak bize ödettirilmedi mi? Bu ülkede her şey nüfusun yüzde 20'si iyi yaşasın diye düzenlenmedi mi? Kitap yazanlar 20 yıl cezaevinde yatarken, bizim emeğimizi çalan ihale düzenbazları, banka hortumcuları, hayali ihracatçılar serbest bırakılmadı mı?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Yükün ağır. Doğru bildiğin her şey tuzla buz oluyor ellerinde. Yokluğuna inandığın, varlığından bihaber yaşadığın her şey, hayaletler gibi sağında solunda peyda oluyor birer birer. Dahlinin olmadığı katliamların kanı sıçrıyor üzerine, kör zindanlarda işkence görenlerin çığlıkları dolduruyor dört bir yanını. Ve üzerine kan sıçratan katiller, korkularını besliyorlar günbegün. Örtüleri sıyrılmış yalanlarını görmemen için, yeni yalanlar boca ediyorlar üstüne.
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlıyorum da, sen de biraz çabalasan, anlamak için.
Sana devlette rüşvet yok desem, inanmazsın. Sana devlette torpil yok desem, inanmazsın. Yani devletin hepimize her fırsatta yalan söylediğini kesin bir inançla bilirsin. Ama aynı devletin sana Kürtlerle ilgili, Ermenilerle ilgili, tarihle ilgili söylediği her şeye istisnasız inanırsın. Bu sana garip gelmiyor mu?
Şimdilerde 24 saat Kürt sorunu konuşulurken, 10 yıl öncesine kadar, Kürt yok denmesi hiçbir soru işareti yaratmıyor mu sende?
Bulgaristan'da, Kıbrıs'ta Türklerin kimlikleri için mücadelelerini haklı buluyorsun da, 20 milyon Kürt'ün kimliğini neden bu kadar önemsiz görüyorsun?
Benim çocuğum kendi anadilini öğrendiğinde, Trakya'daki ayçiçeği hasadı mı azalacak? Alevi Cemevi'nde ibadetini yaptığında, Manisa'daki üzüm bağları daha mı az meyve verecek?
Bir ülkede eşit olmak, o ülkenin maddi ve manevi bütün imkanlarından eşit şekilde yararlanmak değil midir?
Ankara'da bir tepeye 6 tane hastane kurup, en basit tedavi hizmeti için insanları 1500 km getirtmek, bir gelir transferi değil midir? Çocuğunu tedavi ettirmek için Hakkari'den Ankara'ya, İstanbul'a gelerek, tarlasındaki mahsulün, yaylasındaki koyunun parasını buralarda harcamak zorunda kalanlar olmasın, buranın gelişmişliğine katkı yapanlar? 1920'de Türkiye'nin 3. büyük ticaret ve sanayi şehri olan Diyarbakır, Kürtlerin aptallığı yüzünden mi bu kadar geri kaldı?
Kürt bölgesine yol ve fabrika yapılmasına, "Kürtlerde ulusal bilinç oluşur" diyerek engelleyen Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ı hiç merak edip Celal Bayar'ın anılarında okumadın mı?
Türkiye'de kamuda istihdam edilmiş insanların etnik dağılımı, gerçekten Kürtlerin nüfuslarıyla doğru orantılı mıdır? Kürtlerin dillerinin farklı olmasının ve eğitim alamamalarının bunda hiç etkisi yok mudur?
İran'la, Irak'la, Suriye'yle, Ermenistan'la sınır kapıları yıllarca kapalıyken, dış ticaretin o bölgeye 2000 km uzağa düşmesi yoksulluğumuzun bir sebebi olamaz mı?
7 yaşından sonra bir dili yarım yamalak öğrenerek, seninle aynı sınavlarla ölçülmemin haklılığına gerçekten inanıyor musun?
Sen hiç anadilini konuştun diye dayak yedin mi? Senin baban, annenin gözleri önünde köy meydanında çırılçıplak soyuldu mu? Vatandaşı olduğun ülkenin güvenlik görevlisi sana dışkı yedirdi mi?
Ve sırf bu yalanlar üzerine inşa edilen düzenin devamı için, bu devletin dünyaya ne kadar ödün verdiğini düşündün mü? İhtiyacımızın olmadığı ne kadar denizaltıya, tanka, savaş uçağına, ne kadar para ödendiğini hiç merak etmedin mi?
Ah sevgili kardeşim, biliyorum yükün ağır.
Bütün bunların diyeti bana mı düşer diyeceksin? Ben de onu söylüyorum işte. Peki tamamı mı bana düşer? Hiç mi anlamaya çalışmayacaksın? Hiç mi elini taşın altına koymayacaksın? Hiç mi bu yalanlarla yüzleşmeyeceksin? Daha ne kadar muktedirlerin sofrası dolsun diye, o kahrolası tabutları dolduracak, kendi kardeşlerinin kanına gireceksin?
Daha ne kadar bu günaha ortak olacaksın?
Benimle kucaklaşmadan güçlenemeyeceğini, ben özgür olmadan, özgür olamayacağını ne zaman anlayacaksın?
Ah sevgili kardeşim
Sırrı Süreyya Önder
Ben dayak yiyerek öğrendiğim bir dille de olsa, seninle aynı ders kitaplarıyla eğitilmedik mi? Beş sınıf için tek öğretmenimiz de olsa, aynı öğretmenlerden ders almadık mı?
Her yıl 20-30 bin kolej ve özel okul mezunlarına figüran olmak için üniversite sınavlarına girmedik mi? Hasbelkader... üçüncü sınıf bir fakülteyi bitirip, hep beraber işsiz kalmadık mı?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Askerde dil, din, ırk farkı gözetmeksizin, dayak yemedik mi? Komutanın köpeğine, hanımefendinin kedisine, paşanın çiçek serasına nöbet tutmadık mı? Kırıkkale tüfekleriyle üç mermilik atış eğitiminden sonra, dağlara savaşa yollanmadık mı? Elimize tutuşturulan pimi çekilmiş bombayla eğitim kaybı olmadık mı?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Gözümüzü açtığımız günden itibaren, gerçek dünyada her gün yalanlanan bilgilerle donanmadık mı? Hani; insanlığın büyük göçle Orta Asya'dan dünyaya yayıldığı, Kızılderililerin bile Türk olduğu, Almanya savaşı kaybettiği için Osmanlı'nın hükmen yenik sayıldığı, Kürt diye bir halkın olmadığı, Ermenilerin toplu şekilde intihar ettiği.
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Yurtseverlerimiz aynı zindanlarda işkence görmedi mi? Yaşımız büyütülüp on yedisinde asılmadık mı? Özgürlük, emek, sol ve daha bir yığın kavram sakıncalı diye belletilmedi mi bize? Korkudan kitaplarımızı yakmadık mı? Şairlerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız cezaevlerinde, sürgünlerde ölmedi mi? Dostlarımıza düşman, düşmanlarımıza dost edilmedik mi? Köylüyü cahil, dindarı yobaz, Kürt'ü hain, Ermeni'yi piç, Yunan'ı kahpe, Alman'ı orospu, Musevi'yi tefeci diye öğretmediler mi?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Devlet dairesinden "bugün git yarın gel" diye, karakoldan dayak yiyerek gönderilmedik mi? Bankalarımızdan 50 milyar dolar çalınıp, vergi olarak bize ödettirilmedi mi? Bu ülkede her şey nüfusun yüzde 20'si iyi yaşasın diye düzenlenmedi mi? Kitap yazanlar 20 yıl cezaevinde yatarken, bizim emeğimizi çalan ihale düzenbazları, banka hortumcuları, hayali ihracatçılar serbest bırakılmadı mı?
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlamaz mıyım?
Yükün ağır. Doğru bildiğin her şey tuzla buz oluyor ellerinde. Yokluğuna inandığın, varlığından bihaber yaşadığın her şey, hayaletler gibi sağında solunda peyda oluyor birer birer. Dahlinin olmadığı katliamların kanı sıçrıyor üzerine, kör zindanlarda işkence görenlerin çığlıkları dolduruyor dört bir yanını. Ve üzerine kan sıçratan katiller, korkularını besliyorlar günbegün. Örtüleri sıyrılmış yalanlarını görmemen için, yeni yalanlar boca ediyorlar üstüne.
Ah sevgili kardeşim, ben seni anlıyorum da, sen de biraz çabalasan, anlamak için.
Sana devlette rüşvet yok desem, inanmazsın. Sana devlette torpil yok desem, inanmazsın. Yani devletin hepimize her fırsatta yalan söylediğini kesin bir inançla bilirsin. Ama aynı devletin sana Kürtlerle ilgili, Ermenilerle ilgili, tarihle ilgili söylediği her şeye istisnasız inanırsın. Bu sana garip gelmiyor mu?
Şimdilerde 24 saat Kürt sorunu konuşulurken, 10 yıl öncesine kadar, Kürt yok denmesi hiçbir soru işareti yaratmıyor mu sende?
Bulgaristan'da, Kıbrıs'ta Türklerin kimlikleri için mücadelelerini haklı buluyorsun da, 20 milyon Kürt'ün kimliğini neden bu kadar önemsiz görüyorsun?
Benim çocuğum kendi anadilini öğrendiğinde, Trakya'daki ayçiçeği hasadı mı azalacak? Alevi Cemevi'nde ibadetini yaptığında, Manisa'daki üzüm bağları daha mı az meyve verecek?
Bir ülkede eşit olmak, o ülkenin maddi ve manevi bütün imkanlarından eşit şekilde yararlanmak değil midir?
Ankara'da bir tepeye 6 tane hastane kurup, en basit tedavi hizmeti için insanları 1500 km getirtmek, bir gelir transferi değil midir? Çocuğunu tedavi ettirmek için Hakkari'den Ankara'ya, İstanbul'a gelerek, tarlasındaki mahsulün, yaylasındaki koyunun parasını buralarda harcamak zorunda kalanlar olmasın, buranın gelişmişliğine katkı yapanlar? 1920'de Türkiye'nin 3. büyük ticaret ve sanayi şehri olan Diyarbakır, Kürtlerin aptallığı yüzünden mi bu kadar geri kaldı?
Kürt bölgesine yol ve fabrika yapılmasına, "Kürtlerde ulusal bilinç oluşur" diyerek engelleyen Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ı hiç merak edip Celal Bayar'ın anılarında okumadın mı?
Türkiye'de kamuda istihdam edilmiş insanların etnik dağılımı, gerçekten Kürtlerin nüfuslarıyla doğru orantılı mıdır? Kürtlerin dillerinin farklı olmasının ve eğitim alamamalarının bunda hiç etkisi yok mudur?
İran'la, Irak'la, Suriye'yle, Ermenistan'la sınır kapıları yıllarca kapalıyken, dış ticaretin o bölgeye 2000 km uzağa düşmesi yoksulluğumuzun bir sebebi olamaz mı?
7 yaşından sonra bir dili yarım yamalak öğrenerek, seninle aynı sınavlarla ölçülmemin haklılığına gerçekten inanıyor musun?
Sen hiç anadilini konuştun diye dayak yedin mi? Senin baban, annenin gözleri önünde köy meydanında çırılçıplak soyuldu mu? Vatandaşı olduğun ülkenin güvenlik görevlisi sana dışkı yedirdi mi?
Ve sırf bu yalanlar üzerine inşa edilen düzenin devamı için, bu devletin dünyaya ne kadar ödün verdiğini düşündün mü? İhtiyacımızın olmadığı ne kadar denizaltıya, tanka, savaş uçağına, ne kadar para ödendiğini hiç merak etmedin mi?
Ah sevgili kardeşim, biliyorum yükün ağır.
Bütün bunların diyeti bana mı düşer diyeceksin? Ben de onu söylüyorum işte. Peki tamamı mı bana düşer? Hiç mi anlamaya çalışmayacaksın? Hiç mi elini taşın altına koymayacaksın? Hiç mi bu yalanlarla yüzleşmeyeceksin? Daha ne kadar muktedirlerin sofrası dolsun diye, o kahrolası tabutları dolduracak, kendi kardeşlerinin kanına gireceksin?
Daha ne kadar bu günaha ortak olacaksın?
Benimle kucaklaşmadan güçlenemeyeceğini, ben özgür olmadan, özgür olamayacağını ne zaman anlayacaksın?
Ah sevgili kardeşim
Sırrı Süreyya Önder
İsim: arkadas | Tarih: 20.08.2011
çoğunluğun bir şey yapılmaz deyip tatillere çıktığı yaz aylarında yoksul gençlerin ve halkın ulaşım sorunu için bu kadar yoğun gayret gösterenlere saygılarımı sunuyrom. umarım böyle devam edersiniz.
İsim: krasnayazvezda | Tarih: 11.08.2011
Küba'da Beatles dahil bütün batılı sanat eserleri sanki daha önceden yasakmış gibi aktaran Sabah Gazetesi'ni kınıyorum. Ne ilginçtir ki söz konusu gazete, konuyla ilgili olarak sitenizde yer verilen yazıdan da anlaşıldığı gibi emekçi halkı aptal yerine koyuyor. Sabah gazetesi yayın yönetmeni, patronu ve şurekası, Beatles üyesi John Lennon'un Havana'da bulunan heykelini nasıl yok sayabilmişler bunu sormak lazım asıl...
İnternet başında zaman geçirme imkanı olan herkesi Sabah gazetesi ve benzeri gazeteleri, benzeri durumların her tekrarlanışında e-posta yağmuruna tutmaya çağırıyorum!
İnternet başında zaman geçirme imkanı olan herkesi Sabah gazetesi ve benzeri gazeteleri, benzeri durumların her tekrarlanışında e-posta yağmuruna tutmaya çağırıyorum!
İsim: hollanda | Tarih: 06.08.2011
hollandadan gelecegin insasina soyunan sizleri, kamp calismalarinizdan dolayi kutluyor dost selamlarimizi sunuyoruz
İsim: tayfa | Tarih: 25.07.2011
Kamp gibi bir organizasyonun yapılıyor olması çok mutlu etti beni.Katılmayı çok istiyorum organizasyonda yer alan arkadaşlara şimdiden kolay gelsin saygılarımla.
İsim: hollanda | Tarih: 21.07.2011
yureklerimizle yarin yaninizdayiz,DISK kongeresinde isci sinifi partisine yapilan saldirilara hitaben TKP bir olgudur diyerek sinif ve partisinin kopmaz butunlugunun savunucusu KEMAL TURKLER icin her gun ve yarin hepinize merhaba
İsim: milit_ema | Tarih: 07.07.2011
Merhabalar.
altta tartışılan (sohbet edilen) Kazım Koyuncu ile ilgili, Burda tartışılan konu eleştireldir. İlerici genclik bu eleştiriyi göz önünde bulundurmalıdır. Hatalar olacaktır. Ben hata olarak bakmıyorum eksikliklerdir, eksiklikler her zaman olur ama bir dahaki seferede eksik duruyorsa o zamAN sorundur. DOSTlukla
altta tartışılan (sohbet edilen) Kazım Koyuncu ile ilgili, Burda tartışılan konu eleştireldir. İlerici genclik bu eleştiriyi göz önünde bulundurmalıdır. Hatalar olacaktır. Ben hata olarak bakmıyorum eksikliklerdir, eksiklikler her zaman olur ama bir dahaki seferede eksik duruyorsa o zamAN sorundur. DOSTlukla
İsim: haklısın esra ama | Tarih: 05.07.2011
bu aşagıda yürüyen tartışma biraz garip geldi bana. Kazım koyuncu elbette ilerici gençliğin barış, demokrasi, devrim ve sosyalizm mücadelesinde yer alıyor. Almadigini kimse söyleyemez. Dogrudan ilerici genclik örgütünde yer almaması bu noktada cokda önemli sayılmaz arkadaslar. ben kimseyi kırmak amacıyla yazmadım, sadece bu siteyi birkac tane amatör ve iyiniyetle yazan arkadaşımıza birakmayalım demiştim sadece. Bunu büyütecek ne var. Hep birlikte yazalım, öğrenelim, katkı koyalım diyorum. Eleştiri iyidir zaten ama harekete geçmek heralde daa iyidir diye yani. yinede bensem yanılan, sen kusura bakma esra.