Tarih: 05.06.2011 | Kategori:
Kültür Sanat
Dün (04.06.2011) saat 14.00'da İstanbul'da TÜM-İGD Genel Merkez bürosunda komünist sanatçılar Nâzım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmed Arif'i anmak için TÜM-İGD'li gençler tarafından bir etkinlik gerçekleştirildi. Oldukça coşkulu geçen etkinliğe gençlerin yanı sıra 1960'lı, 1970'li yıllarda ilerici, devrimci mücadeleye katılan dostlarımızda katıldı.
Açılış konuşmasında komünist sanatçılarımızın bedenen aramızda olmamalarına karşın eserleri ve mücadeleleriyle hâlâ yaşamlarını sürdürdükleri, onları unutmamak, unutturmamak gerektiği belirtildi. Açılış konuşmasının ardından başta Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif olmak üzere tüm devrim şehitleri için saygı duruşu gerçekleştirildi.
"Vatan hainliğine" devam ediyor hâlâ
Saygı duruşunun ardından başlayan etkinlik programında önce Nâzım Hikmet'in hayatı ve mücadelesi anlatılırken sonrasında Nâzım Usta'nın şiirleri ilerici gençler tarafından seslendirildi. Nâzım Usta'nın hayat anlayışının ve mücadelesinin bir göstergesi olan şiirlerin sonunda tüm katılımcılar aynı mısraları tekrarlıyordu. Bu mısralar Nâzım Usta'nın mücadelesinin sürdüğünün açık ispatıydı.
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
"Ben gerçekçi bir yazarım"
Nâzım Usta'nın eserlerinin seslendirilmesinin ardından Orhan Kemal'in hayatından kesitler sunuldu. Orhan Kemal'in mücadelesi kendi kaleminden örneklerle aktarıldı. Hayatını kalemiyle kazanmış, bu esnada türlü zorluklar çekmiş, kalemini hiçbir zaman satmamış, hep halkının yanında olmuş komünist yazar Orhan Kemal'in yaşamına değinildikten sonra sıra Diyarbakırlı civanmert komünist Ahmed Arif'teydi.
Sarp kayalıkların şairi
Ahmed Arif, sarp kayalıkların şairidir. Ahmed Arif'i anlatan arkadaşımızın ağzından döküldü bu kelimeler. Ve sonrasında Ahmed Arif'in Mezopotamya'dan gelen, Karacadağ'dan, Zozan'dan gelen mısraları önce hikayeleriyle sonra kendi sesinden katılımcılara ulaştı. Ahmed Arif kendi sesinden sesleniyordu:
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mi?
Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
3 sevdalı komünist yüreğin hayat hikayeleri ve eserlerinin okunduğu ilk bölümün ardından etkinliğe kısa bir ara verildi.
"Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da..."
Etkinliğin ikinci bölümünde söz ilerici gençliğin ezgili yüreği Güneşli Dünya'daydı. Güneşli Dünya'nın müzik emekçileri "Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da, hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil" diyerek başladılar sözlerine. Katılımcılara Nâzım Usta'nın dizelerini seslendirdiler. Bu dizeler bizden dizelerdi, ilerici gençler, yaşça büyük dostlarımız hep beraber söyledi Nâzım'ın dizelerini. Nâzım'ın mücadelesini liselerde de sürdüren İlerici Liseliler'in de kendi eserleriyle katkıda bulunduğu bu bölümün ardından etkinlik sona erdi.
Açılış konuşmasında komünist sanatçılarımızın bedenen aramızda olmamalarına karşın eserleri ve mücadeleleriyle hâlâ yaşamlarını sürdürdükleri, onları unutmamak, unutturmamak gerektiği belirtildi. Açılış konuşmasının ardından başta Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif olmak üzere tüm devrim şehitleri için saygı duruşu gerçekleştirildi.
"Vatan hainliğine" devam ediyor hâlâ
Saygı duruşunun ardından başlayan etkinlik programında önce Nâzım Hikmet'in hayatı ve mücadelesi anlatılırken sonrasında Nâzım Usta'nın şiirleri ilerici gençler tarafından seslendirildi. Nâzım Usta'nın hayat anlayışının ve mücadelesinin bir göstergesi olan şiirlerin sonunda tüm katılımcılar aynı mısraları tekrarlıyordu. Bu mısralar Nâzım Usta'nın mücadelesinin sürdüğünün açık ispatıydı.
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
"Ben gerçekçi bir yazarım"
Nâzım Usta'nın eserlerinin seslendirilmesinin ardından Orhan Kemal'in hayatından kesitler sunuldu. Orhan Kemal'in mücadelesi kendi kaleminden örneklerle aktarıldı. Hayatını kalemiyle kazanmış, bu esnada türlü zorluklar çekmiş, kalemini hiçbir zaman satmamış, hep halkının yanında olmuş komünist yazar Orhan Kemal'in yaşamına değinildikten sonra sıra Diyarbakırlı civanmert komünist Ahmed Arif'teydi.
Sarp kayalıkların şairi
Ahmed Arif, sarp kayalıkların şairidir. Ahmed Arif'i anlatan arkadaşımızın ağzından döküldü bu kelimeler. Ve sonrasında Ahmed Arif'in Mezopotamya'dan gelen, Karacadağ'dan, Zozan'dan gelen mısraları önce hikayeleriyle sonra kendi sesinden katılımcılara ulaştı. Ahmed Arif kendi sesinden sesleniyordu:
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mi?
Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
3 sevdalı komünist yüreğin hayat hikayeleri ve eserlerinin okunduğu ilk bölümün ardından etkinliğe kısa bir ara verildi.
"Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da..."
Etkinliğin ikinci bölümünde söz ilerici gençliğin ezgili yüreği Güneşli Dünya'daydı. Güneşli Dünya'nın müzik emekçileri "Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da, hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil" diyerek başladılar sözlerine. Katılımcılara Nâzım Usta'nın dizelerini seslendirdiler. Bu dizeler bizden dizelerdi, ilerici gençler, yaşça büyük dostlarımız hep beraber söyledi Nâzım'ın dizelerini. Nâzım'ın mücadelesini liselerde de sürdüren İlerici Liseliler'in de kendi eserleriyle katkıda bulunduğu bu bölümün ardından etkinlik sona erdi.