Tarih: 04.2.04 | Kategori:
Toplumsal Haberler
TÜM-İGD'liler sordu, müdür çareyi Valiliğe şikayette buldu!
20 Nisan 2004
Geçtiğimiz günlerde Dersim’li TÜM-İGD üyesi gençler, Tunceli Meslek Yüksek Okulu’nda son dönemde yaşanan olaylarla ilgili olarak şehir merkezinde, bir basın açıklaması yapmışlardı. Basın açıklaması kısa bir sürede geniş bir yankı uyandırmayı başardı. Pek çok öğrencinin “az bile yazmışsınız” diyerek destek verdiği açıklamanın ardından okul müdürü Prof. Dr. Salih Özçelik ise yaşanan sorunlara çözüm üreteceğine çareyi TÜM-İGD’lileri rektörlüğe ve valiliğe şikayet etmekte buldu. 18 Nisan günü apar topar yazılı bir açıklama yapan Özçelik çelişkili beyanlarla kendini aklamaya çalıştı.
Tunceli Emek Gazetesi’nin 19 Nisan Pazartesi günkü sayısında da yer alan açıklamada; yaşanan olaylardan derin bir üzüntü duyduğunu belirterek başlayan Özçelik yazının devamında ise kendisine yöneltilen ithamları bir iki cümleyle geçiştirmeyi tercih etti.“Olay üç-beş öğrencinin basit davranışıdır. Sınıfları gezdiğim doğru. Fakat ben onlara nasihatlerde bulundum ve bilimsel konuşma yaptım.” diyerek konuşmalarının çarpıtıldığını iddia eden Özçelik bir yandan bunları söylerken diğer yandan da mazlum olduğunu kanıtlamak için “keşke yanıma ses kayıt cihazı alsaydım” diyerek nasıl bir eğitimci olduğunu ortaya koydu. Dersim’de okuyan öğrenciler Özçelik’in “bilimsel” konuşmalarını iyi bilir.
Özçelik yurtlarda kalan bayan öğrencilerin yaşadığı mağduriyetler ve fuhuş iddiaları karşısında ise ne kadar “bilimsel” düşünebildiğini gösteriyor ve “biz doğuluyuz, bizde namus için cinayetler işleniyor. Bu iddiaları ortaya atanlar bunun sorumluluğunu üstlensinler.” diyebiliyor. Töre cinayeti adı altında sayısız kadının katledildiği bir o kadarının da intihara sürüklendiği bir ülkede bir “Profesör” kendini “bizde namus için cinayet işlenir” diyerek savunmaya kalkıyor. Bu mudur bilimsel düşünmek, bu mudur akademisyenlik?
Açıklamasında eleştirilere yanıt vermekten çok TÜM-İGD üyelerini tehdit etmeyi seçen Özçelik “Okulumuzun 181 öğrencisi var. Basın bildirisine 27 öğrenci katılmış, 7-8 kişi faal. Geri kalanlar zorla götürülmüş. Olayla ilgili araştırma yapıyorum. Rektörlüğe ve sayın Valimize de bilgi verdim.” dedi. Anlaşılan o ki Prof. Dr. Özçelik oturup basın açıklamasına katılan öğrencileri tek tek saymış bunla da yetinmeyip kaçının “aktif üye” olduğunun tespitini yapmış. Şimdi soruyoruz! Sayın Özçelik istihbarat elemanı mı, polis mi yoksa bir eğitimci mi? Doğrusu biz kestiremedik. TÜM-İGD ülke genelinde faaliyet yürütme hakkı olan yasal bir dernektir. Çalışmaları herkese açıktır. Yeri yurdu, faaliyetleri ve amacı bellidir. Üyelerinin öncelikli görevi de ülke gençliğinin yaşadığı sıkıntılar, sorunlar karşınında gençliğin sesi, soluğu olmaktır. Tunceli Meslek Yüksek Okulu’nda okuyan TÜM-İGD’li öğrenciler de yaşadıkları şehre, okudukları okula sahip çıkma bilinciyle fakültelerinde yaşananları kamuoyuna duyurmuş, yolsuzluklar, saldırılar karşısında gençliğin sessiz kalmayacağını göstermişlerdir. İşte meselenin özü budur.
Özçelik’in kendini aklamak için yaptığı bu açıklama haklılığını göstermekten çok Dersim’li TÜM-İGD’lilerin ne kadar doğru söylemiş olduğunun kanıtıdır. Özçelik öğrencileri istediği yere şikayet edebilir. Bu ilerici gençler açısından pek de şaşırtıcı ve alışılagelmedik bir gelişme değil. Ne var ki bu tip basit göz dağlarıyla gençliği sessizleştireceğini düşünenler yanıldıklarını göreceklerdir. TÜM-İGD’liler Dersim’de de gençliğin gür sesi, kuvvetli soluğu olmaya devam edeceklerdir.
Geçtiğimiz günlerde Dersim’li TÜM-İGD üyesi gençler, Tunceli Meslek Yüksek Okulu’nda son dönemde yaşanan olaylarla ilgili olarak şehir merkezinde, bir basın açıklaması yapmışlardı. Basın açıklaması kısa bir sürede geniş bir yankı uyandırmayı başardı. Pek çok öğrencinin “az bile yazmışsınız” diyerek destek verdiği açıklamanın ardından okul müdürü Prof. Dr. Salih Özçelik ise yaşanan sorunlara çözüm üreteceğine çareyi TÜM-İGD’lileri rektörlüğe ve valiliğe şikayet etmekte buldu. 18 Nisan günü apar topar yazılı bir açıklama yapan Özçelik çelişkili beyanlarla kendini aklamaya çalıştı.
Tunceli Emek Gazetesi’nin 19 Nisan Pazartesi günkü sayısında da yer alan açıklamada; yaşanan olaylardan derin bir üzüntü duyduğunu belirterek başlayan Özçelik yazının devamında ise kendisine yöneltilen ithamları bir iki cümleyle geçiştirmeyi tercih etti.“Olay üç-beş öğrencinin basit davranışıdır. Sınıfları gezdiğim doğru. Fakat ben onlara nasihatlerde bulundum ve bilimsel konuşma yaptım.” diyerek konuşmalarının çarpıtıldığını iddia eden Özçelik bir yandan bunları söylerken diğer yandan da mazlum olduğunu kanıtlamak için “keşke yanıma ses kayıt cihazı alsaydım” diyerek nasıl bir eğitimci olduğunu ortaya koydu. Dersim’de okuyan öğrenciler Özçelik’in “bilimsel” konuşmalarını iyi bilir.
Özçelik yurtlarda kalan bayan öğrencilerin yaşadığı mağduriyetler ve fuhuş iddiaları karşısında ise ne kadar “bilimsel” düşünebildiğini gösteriyor ve “biz doğuluyuz, bizde namus için cinayetler işleniyor. Bu iddiaları ortaya atanlar bunun sorumluluğunu üstlensinler.” diyebiliyor. Töre cinayeti adı altında sayısız kadının katledildiği bir o kadarının da intihara sürüklendiği bir ülkede bir “Profesör” kendini “bizde namus için cinayet işlenir” diyerek savunmaya kalkıyor. Bu mudur bilimsel düşünmek, bu mudur akademisyenlik?
Açıklamasında eleştirilere yanıt vermekten çok TÜM-İGD üyelerini tehdit etmeyi seçen Özçelik “Okulumuzun 181 öğrencisi var. Basın bildirisine 27 öğrenci katılmış, 7-8 kişi faal. Geri kalanlar zorla götürülmüş. Olayla ilgili araştırma yapıyorum. Rektörlüğe ve sayın Valimize de bilgi verdim.” dedi. Anlaşılan o ki Prof. Dr. Özçelik oturup basın açıklamasına katılan öğrencileri tek tek saymış bunla da yetinmeyip kaçının “aktif üye” olduğunun tespitini yapmış. Şimdi soruyoruz! Sayın Özçelik istihbarat elemanı mı, polis mi yoksa bir eğitimci mi? Doğrusu biz kestiremedik. TÜM-İGD ülke genelinde faaliyet yürütme hakkı olan yasal bir dernektir. Çalışmaları herkese açıktır. Yeri yurdu, faaliyetleri ve amacı bellidir. Üyelerinin öncelikli görevi de ülke gençliğinin yaşadığı sıkıntılar, sorunlar karşınında gençliğin sesi, soluğu olmaktır. Tunceli Meslek Yüksek Okulu’nda okuyan TÜM-İGD’li öğrenciler de yaşadıkları şehre, okudukları okula sahip çıkma bilinciyle fakültelerinde yaşananları kamuoyuna duyurmuş, yolsuzluklar, saldırılar karşısında gençliğin sessiz kalmayacağını göstermişlerdir. İşte meselenin özü budur.
Özçelik’in kendini aklamak için yaptığı bu açıklama haklılığını göstermekten çok Dersim’li TÜM-İGD’lilerin ne kadar doğru söylemiş olduğunun kanıtıdır. Özçelik öğrencileri istediği yere şikayet edebilir. Bu ilerici gençler açısından pek de şaşırtıcı ve alışılagelmedik bir gelişme değil. Ne var ki bu tip basit göz dağlarıyla gençliği sessizleştireceğini düşünenler yanıldıklarını göreceklerdir. TÜM-İGD’liler Dersim’de de gençliğin gür sesi, kuvvetli soluğu olmaya devam edeceklerdir.