Tarih: 28.03.2008 | Kategori:
Kültür Sanat
Nazım'ın dostu Kübalı şair İstanbul Üniversitesi'nde
Geçtiğimiz günlerde İzmir Konak Belediyesi'nin düzenlediği 4. İzmir Şiir Buluşması için Türkiye'ye gelen ünlü Kübalı şair Pablo Armando Fernandez' in bir sonraki durağı İstanbul Üniversitesi oldu.
Bugün sabah saatlerinde İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde öğrencilerle buluşan Kübalı şair yaklaşık 2 saat süren etkileyici bir söyleşi gerçekleştirdi.
İstanbul Üniversitesi adına açılış konuşmasını yapan Ataol Behramoğlu, ilk olarak, Pablo Armando Fernandez'i hem şair olması dolayısıyla hem de büyük usta Nazım'ı tanımış ve ona hayran olmuş olması nedeniyle kendisine çok yakın hissettiğini söyledi. Ardından sömürgeciliğe karşı oluşmuş olan Latin Amerika şiirinin yalınlığından ve güçlü İspanyolcası ile modern şiir anlayışına zaman zaman da öncülük yaptığından bahsederek sözü Kübalı şair Fernandez'e bıraktı.
Pablo Armando Fernandez sözlerine İstanbul'a gelmeyi heyecanla beklediğini ve şimdiye kadar 5 farklı kıtaya gittiğini ama hiçbirinde bu kadar mutlu olmadığını söyleyerek başladı. "Bir gün fakir bir çiftçinin haykırışını duydum ve o gün burjuvazinin gerçek yüzünü açığa çıkarabilmek için şiir yazmaya başladım." diyerek şair olmaya nasıl karar verdiğini anlatan Fernandez söyleşiye Küba'nın mücadelesi üzerine konuşarak devam etti. "50 yıl önce dünyanın en büyük emperyalist gücü bizi yok etmeye çalıştığında biz de Küba olarak ayakta durmaya çalıştık. Sözcüklerimiz ve şiirlerimiz bizim silahımız oldu."
Eğer Kübalı olmanın ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorsanız; Küba tarihine, kadın ve erkeklerin özgürlük mücadelesine bakmalısınız diyen şair; Küba şiirinin köklerinin, kendi sesine sahip olmak için 300 yıldır savaşan Küba'nın köklerinde yattığından bahsetti.
Soru-cevap kısmında kuşkusuz en çok merak edilen ve herkesin sormayı planladığı soruyu şöyle yanıtladı: "Nazım'la ilk karşılaşmam 1961 yılında Küba'da olmuştu, onu Lunes (Pazartesi) adlı bir programda ağırlamış ve uzun saatler boyunca çok güzel bir sohbet etmiştik. Nazım Hikmet çok önemli bir devrimci ve öncüydü. Öyle ki onun ışığı hala bana eşlik ediyor."
Hiçbir eseri ne yazık ki Türkçe'ye çevrilmemiş olan Fernandez sözlerini "Şehirler ve Kalıcı Bir Yer" adlı şiirlerini okuyarak bitirdi.
Kalıcı Bir Yer
Neler olmadı ki bütün bu yıllarda?
Kim yargılayabilir ya da bağışlayabilir bizi?
Hatta yaşıyor olmakla bile ilgili değil bu.
Ölülerimiz ne kadar?
Ülke olarak yaşayıp aştık
bütün zapt edilişleri
kendimizi bulmakla ilgili bir şey bu,
kalıcı bir yerde yaşayan insanın
kendini gerçekleştirmesiyle.
Bugün sabah saatlerinde İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde öğrencilerle buluşan Kübalı şair yaklaşık 2 saat süren etkileyici bir söyleşi gerçekleştirdi.
İstanbul Üniversitesi adına açılış konuşmasını yapan Ataol Behramoğlu, ilk olarak, Pablo Armando Fernandez'i hem şair olması dolayısıyla hem de büyük usta Nazım'ı tanımış ve ona hayran olmuş olması nedeniyle kendisine çok yakın hissettiğini söyledi. Ardından sömürgeciliğe karşı oluşmuş olan Latin Amerika şiirinin yalınlığından ve güçlü İspanyolcası ile modern şiir anlayışına zaman zaman da öncülük yaptığından bahsederek sözü Kübalı şair Fernandez'e bıraktı.
Pablo Armando Fernandez sözlerine İstanbul'a gelmeyi heyecanla beklediğini ve şimdiye kadar 5 farklı kıtaya gittiğini ama hiçbirinde bu kadar mutlu olmadığını söyleyerek başladı. "Bir gün fakir bir çiftçinin haykırışını duydum ve o gün burjuvazinin gerçek yüzünü açığa çıkarabilmek için şiir yazmaya başladım." diyerek şair olmaya nasıl karar verdiğini anlatan Fernandez söyleşiye Küba'nın mücadelesi üzerine konuşarak devam etti. "50 yıl önce dünyanın en büyük emperyalist gücü bizi yok etmeye çalıştığında biz de Küba olarak ayakta durmaya çalıştık. Sözcüklerimiz ve şiirlerimiz bizim silahımız oldu."
Eğer Kübalı olmanın ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorsanız; Küba tarihine, kadın ve erkeklerin özgürlük mücadelesine bakmalısınız diyen şair; Küba şiirinin köklerinin, kendi sesine sahip olmak için 300 yıldır savaşan Küba'nın köklerinde yattığından bahsetti.
Soru-cevap kısmında kuşkusuz en çok merak edilen ve herkesin sormayı planladığı soruyu şöyle yanıtladı: "Nazım'la ilk karşılaşmam 1961 yılında Küba'da olmuştu, onu Lunes (Pazartesi) adlı bir programda ağırlamış ve uzun saatler boyunca çok güzel bir sohbet etmiştik. Nazım Hikmet çok önemli bir devrimci ve öncüydü. Öyle ki onun ışığı hala bana eşlik ediyor."
Hiçbir eseri ne yazık ki Türkçe'ye çevrilmemiş olan Fernandez sözlerini "Şehirler ve Kalıcı Bir Yer" adlı şiirlerini okuyarak bitirdi.
Kalıcı Bir Yer
Neler olmadı ki bütün bu yıllarda?
Kim yargılayabilir ya da bağışlayabilir bizi?
Hatta yaşıyor olmakla bile ilgili değil bu.
Ölülerimiz ne kadar?
Ülke olarak yaşayıp aştık
bütün zapt edilişleri
kendimizi bulmakla ilgili bir şey bu,
kalıcı bir yerde yaşayan insanın
kendini gerçekleştirmesiyle.