Tarih: 17.06.2011 | Kategori:
İşçi - Sendika
Metal işçileri 30 yıllık toplu sözleşme düzenini yıktı!

Birleşik Metal-İş geçmişi 1980 öncesine dayanan köklü bir geleneğe sahip iki bağımsız sendikanın birleşmesinden meydana geliyor.
Birleşik Metal-İş'i oluşturan sendikalardan biri 1949 yılında kurulan Türkiye Maden-İş Sendikası'dır. İşçi hareketi tarihine damgasını vuran pek çok grev ve direnişi gerçekleştirmiştir. Bunlardan en önemlileri Kavel Grevi, Sungurlar Direnişi ve MESS'e bağlı işyerlerinde yapılan grevlerdir. Sınıf sendikacılığı anlayışının yaygınlaşmasında önemli bir rol almıştır.
Birleşik Metal-İş'i oluşturan sendikalardan bir diğeri ise Otomobil-İş'tir. Otomobil-İş Sendikası da 1980 askeri darbe sonrası Netaş Grevi'nin örgütlemesinde, dönemin ilk yığınsal mitinglerinde, 1 Mayıs kutlamalarında tarihe damgasını vurmuştur. Kale Kilit grevi, Sace elektrik grevi, Süper Dizel grevi, Hurma Elektronik grevi, MESS grevleri Otomobil-İş Sendikasının örgütlediği önemli grevlerdir.
Mücadelelerine ayrı ayrı devam eden bu iki sendika daha sonra 1993'te birleşme kararı alarak BİRLEŞİK METAL İŞÇİLERİ SENDİKASI adını almıştır. Böyle bir geçmişe sahip Birleşik Metal-İş Sendikası, işçi mücadelesindeki başarılarına geçtiğimiz aylarda bir yenisini daha ekledi.

Bütün sendikalar işçilerin insanca bir yaşam hak ve talepleri için mücadele eder. İşyerlerinde toplu iş sözleşmesi imzalar. İşyerlerinde belirli dönemlerde imzalanan TİS işçi sendikaları ile işveren arasında yapılan sözleşmedir. Bu sözleşmeler işçilerin hakları, çalışma koşulları, ücretleri gibi hükümleri düzenleyici özelliğe sahiptir.
Birleşik Metal-İş Sendikası da metal işçilerinin sosyal haklarını ve çalışma taleplerini uygun standartlara getirebilmek için TİS (Toplu İş Sözleşmesi) masasına oturur. Görüşmelere patronları temsilen de MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) katılır. Her ne kadar adında sendika kelimesi geçse de MESS bir patron örgütlenmesidir. Patronların oluşturmuş olduğu bir örgütlülüktür. Yani patronların sömürü düzenini devam ettirmeleri için çalışır. Türk Metal ise 1983 yılında kurulan ve sermayeyi işçilerden koruma amacına sahip olan, bu amacını günümüzde de sürdüren bir sendikadır. Ne yazik ki iscilerden yana tutum sergileyen bir sendika degildir.
Birleşik Metal-İş Sendikasında grev kararı!
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz aylarda Birleşik Metal-İş'in 2010-2012 grup toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapılmıştı. Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başlarken işçilerin talepleri şöyleydi:
- Düşük ücretlerin iyileştirilmesi.
- Çalışma saatlerinin düşürülerek istihdamın arttırılması.
- Kuralsız ve güvencesiz çalıştırmaya son verilmesi.
- Toplu iş sözleşmelerinde esnekliğe kapı aralayan maddelerin çıkartılması.
Yapılan bu görüşmeler anlaşmazlıkla sonuçlandı. Anlaşmazlıkla sonuçlanma nedeni ise MESS'in esnek çalışma ve düşük maaş artışı (yüzde 5,35 zam) gibi taleplerini metal işçilerine dayatmasıydı. Gerekçe olarak da işletmelerin zarar etmesini ve krizi öne sürdü. Oysa ki metal işkolunun içinde bulunduğu durum ve genel ekonomik koşullar açısından bakıldığında çok daha iyi koşullarda bir toplu iş sözleşmesi imzalanabilirdi. Çünkü metal işkolu büyüyen ve karı yüksek olan bir sektördü. Buna rağmen metal sektörü büyüdükçe, işverenler işçilerin ekmeğini daha da küçültüyordu.
Peki bu süreçte Türk Metal Sendikası ne yaptı?
Türk Metal aylar öncesinden sözleşmeyi imzaladı. MESS'in saat ücretlerine yaptığı 35 kuruşluk komik zammı kabul ederek işçileri sefalet ücretine mahkûm etti. İşçilerin taleplerine kulağını kapatan Türk Metal'in bu işbirlikçi tutumu, birçok fabrikada tepkilere neden oldu.

Grev zincirinin ilk halkası Eskişehir Doruk fabrikasında başladı!
22 Mart günü, Eskişehir Doruk fabrikasında metal işçilerin ilk grevi başladı. İşçiler Doruk fabrikası önünde "Bu işyerinde grev var." pankartını asarak ve sendika yöneticileri ile birlikte halaylar çekerek grevi başlatmış oldular. Doruk fabrikası işçilerinin bu grevi, 450 kişi ile grev zincirinin ilk halkasını oluşturdu. Grev ilk gününden itibaren etkili olarak Birleşik Metal-İş Sendikası'nın örgütlü olduğu fabrikalarda toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde ön açıcı bir rol üstlendi. 22 Mart'ta Eskişehir Doruk fabrikasında başlayan grevle 21 yıl sonra Türkiye'de antidemokratik TİS düzenine, MESS (Türkiye Metal Sanayi Sendikası) ve Türk Metal düzenine karşı bir başkaldırı gerçekleştirilmiş oldu.
Grevler domino taşı gibi!
Bu başkaldırı Eskişehir Doruk Fabrikası'ndan başlayarak domino taşı gibi diğer fabrikaları da etkiledi. Domino etkisi 24 Mart'ta Kocaeli'nde Standart Depo işçilerinin grev pankartı asmalarıyla devam etti. İşçiler "Yaşasın onurlu grevimiz", "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek" sloganlarını atarak, MESS'in düşük ücret ve esnek çalışma dayatmalarına tepkilerini gösterdiler.
24 Mart'ta Kocaeli'nde Standart Depo'da da grev anlaşma ile sonuçlandı. Anlaşma ile birlikte işçilerin grevi 6 gün sonra kazanımla sona ermiş oldu. İşçiler kararlı duruşları sayesinde MESS'in verdiği 30 liralık zammın üstüne 17 lira daha ek zam ve bazı sosyal haklar da elde etti.
İşverenler grev oylaması sonuçlarına itiraz etti.
Patron örgütü olan MESS, 21 yıl sonra grevlerden rahatsız olduğu için yargı yoluyla onları yıldırma yoluna başvurdu. Birleşik Metal-İş Sendikası'nın 28 Mart'ta Gebze'deki Kroman Çelik'te başlatacağı grev öncesi patronlar grev oylaması sonuçlarına itiraz etti. Konu yargıya taşınınca da sendika grevi ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldı.
Areva fabrikasındaki "grev treni" "kutlama trenine" dönüştü!
Gebze Kroman fabrikasındaki grevin ertelenmesi işçilerin kararlılığında hiç birşey eksiltmedi.
Tam tersine 29 Mart'ta Areva Fabrikası'yla grevler devam edecekti ki, işçilerin kararlılığını anlayan patronlar geri adım atıp, Birleşik Metal-İş'in şartlarını kabul edip sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldı. Böylece greve destek vermek için yola çıkan "grev treni" Areva Fabrikası'nın önüne vardığında, bu haberin gelmesiyle işçilerin 'kutlama trenine' dönüşmüş oldu. Böylece 1500 işçinin çalıştığı Gebze'deki Areva Fabrikası'nda grev başlamadan kazanımla sonuçlanmış oldu.
Kocaeli Bekaert'te direniş devam etti!
Kazanımlar devam ederken, 30 Mart'ta Kocaeli Bekaert'te de grev başlamadan anlaşma sağlandı. Böylece greve gitmesi beklenen işçiler patronların geri adım atması nedeniyle sabah işbaşı yaptılar. Kocaeli'ndeki grevde polisin aldığı yoğun güvenlik önlemleri ve fabrika içinde barikat kurulması da dikkat çekiciydi.

1 Nisan'da Gebze'deki Bosal'da ve 4 Nisan'da Mersin'deki Çimsataş'ta işveren metal işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı. 6 Nisan'da İstanbul'daki (Kartal ve Dudullu) ABB Elektrik işyerlerinde de grev başlamadan anlaşma sağlandı.
MESS geri çekildi grevler kazanımla sonuçlandı!
8 Nisan'a gelindiğinde Gebze Arfesan'da greve gidildi. Arfesan grevi sürerken 11 Nisan'da İstanbul'daki RSA Fabrikasın'da grev pankartları asıldı. 15 Nisan'da Arfesan'da işveren Birleşik Metal-İş Sendikası ile anlaşmak zorunda kaldı ve grev sonlandırıldı.
22 Mart'ta başlayıp, 11 Nisan'a kadar devam eden grevler, 15 Nisan 2011'de MESS ile yapılan anlaşmayla tamamen sona erdi ve kazanımla sonuçlandı.
Bekaert'te grev intikamı boşa çıkartıldı!
Ancak patronlar, Birleşik Metal-İş Sendikası'nın imzaladığı sözleşme sonrasında, grevin intikamını almaya yönelik işten çıkartmalara başladı. Kocaeli'de bulunan Bekaert İzmit Çelik Kord San. ve Tic. A.Ş.'de "fazla izin ve istirahat" gibi gerekçelerle 9 işçi işten çıkartıldı. Bunun üzerine arkadaşlarına sahip çıkmak için, 4 Mayıs'tan itibaren geceli gündüzlü fabrikada kalan işçiler direniş başlattılar. Normal vardiya saatlerinde işlerini aksatmadan sürdüren işçiler ise gece fabrikadan dışarı çıkmadan işten atılan arkadaşlarının işlerine geri dönebilmesi için işverene baskı uyguladılar. Direniş süresince, Birleşik Metal-İş üyesi 400 işçi işten atılan arkadaşları işe geri alınana kadar işgale devam edeceklerini ve mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini belirtmişlerdi.
Bekaert işçilerine bu işgal süresince diğer sendikalardan da destek sürdü. İşçilerle sınıf dayanışması ise her geçen gün büyümeye devam etti. Böylece işçilerin direnişi kazanımla sonuçlandı. Bekaert işçilerinin 14 günlük kararlı direnişi sonucu işveren anlaşmak zorunda kaldı.
İşçiler yapılan görüşmeler sonucunda atılan işçilerden 3'ünün yeniden işbaşı yapması ve kalan 5 işçiye de ihbar ve kıdem tazminatlarına ek olarak 45 bin lira ödenmesini kabul etti. Ayrıca MESS'in dayattığı 30 liranın üstüne 18 lira daha fazla bir ücret zammı eklendi. Bekaert işçilerinin bu mücadelesi ve kazanımı örgütlü bir güç olmanın önemini bizlere birkez daha gösterdi.
Mas-Daf'da işçiler sendikal hakları için yürüdü.
Mücadele devam ediyor!
Bekaert'de patronların başvurduğu yönteme başvuran Düzce MAS-DAF makine fabrikasında, Birleşik Metal-İş Sendikası'na üye oldukları gerekçesiyle 4 Nisan'da 120 işçi işten çıkartıldı. Bunun üzerine 120 işçiyi temsilen 20 metal işçisi sendikal hakları için Düzce'den İstanbul'a yürüyüş başlattı. 10 Mayıs'ta başlayan İşçilerin yürüyüşü 9 gün sürdü ve 19 Mayıs'ta İstanbul'da son buldu. 21 Mayıs günü ise işçiler, MAS-DAF' ın Ataşehir'deki genel merkezinde yapılan basın açıklaması yaptılar. 24 Haziran'da Düzce'de işe iade davası görülecek olan Mas-Daf işçileri, işlerine sendikalı olarak geri alınana kadar eylemlerine devam edeceklerini açıkladılar

30 yıllık toplu sözleşme düzeni yıkıldı!
Metal işçilerinin elde ettiği kazanımlar, kararlılıkla devam eden bütün bu eylemler, direnişler, grevler ileriki süreçte elde edeceği hakları açısından da işçi sınıfı mücadelesine yeni bir soluk getirecektir. Metal işçileri verdikleri bu mücadele ile tam 30 yıllık toplu sözleşme düzeninin yıkılabileceğini göstererek bir tarih yazmıştır. MESS yapılan bu sözleşmeyle metal işçilerinin fitilini ateşlemiştir.
İnanıyoruz ki bu ateş bütün sınıf hareketini saracaktır.