Tarih: 14.11.2012 | Kategori:
İşçi - Sendika
İTÜ 50/d'ye karşı direnişte!
İTÜ'de 50/D'ye karşı direnişi büyütüyor. Yarın (15.11.2012) saat 12.30'da yalnızca araştırma görevlileri değil öğretim üyeleriyle öğrencisiyle tüm İTÜ'lüler Maslak Kampüsü yemekhane önünde toplanıp rektörlüğe doğru yürüyüşe gerçekleştirecekler.
İTÜ'deki tüm dostlarımızı yarın direnişteki İTÜ Araştırma Görevlileri ile dayanışmaya çağırıyor ve araştırma görevlilerinin çağrı metnini aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.
İTÜ'de "Resmi" Olarak Başlayan Asistan Kıyımına Karşı 15 Kasım'da Maslak Yemekhane Önünde Toplanıyoruz!
İTÜ Rektörlüğünün 7 Kasım Çarşamba akşamı 50/d maddesinden 33/a maddesine geçiş için üniversite kamuoyuna duyurduğu Yönetim Kurulu (YK) kararları hukuka aykırıdır, araştırma görevlilerinin kazanılmış haklarını hiçe saymaktadır ve adalet ilkesiyle bağdaşmamaktadır. 2547 no'lu YÖK yasasına dayanarak hazırlanan yönetmelik son derece açık bir şekilde belirtmektedir: "50/d'den 33/a'ya geçiş kriteri olarak başarı ve bölüm ihtiyacı esas alınır". Bu YK kararıyla birlikte İTÜ'deki asistan kıyımı "resmiyet" kazanmıştır:
Açıklanan kararlar, İTÜ'de Ağustos ayından beri hız kazanan işten atılmalara yönelik hiç bir somut çözüm içermemektedir.
Geçişler için %33 kotası konması, üniversitenin birçok bölümünde artık 33/a'ya geçişin olamayacağı anlamına gelmektedir.
Bölüm onayının 2/3 oy çokluğuyla sağlanması kriteri son derece adaletsizdir. Bu oran öğretim görevlisi alımı için bile 1/2'dir.
Bölümün iradesi ve yetkisinin üzerinde bir değerlendirme kurulunun olması kabul edilemez. Bu kurulla birlikte bölümlerin kadro politikaları anti-demokratik bir şekilde tepeden belirlenecektir. Ayrıca fakülte dışından üyelerden oluşacak bu komisyonun yetkileri, yapacağı değerlendirmenin nesnelliği ve yöntemi konusundaki belirsizlikler kaygı vericidir.
Yeni kararların 31 Aralık 2013'e kadar geçerli olacağı belirtilmektedir. Bu tarihten sonra 33/a'ya geçişler daha da imkânsız hale getirilecek ve "asistan kıyımı" bir yıllık zaman zarfı içerisinde tamamlanacaktır.
İTÜ Rektörlüğü, YÖK'ün hukuki dayanağı son derece zayıf olan azami süreyle ilgili görüşünü, başka bir hukuksuzlukla meşrulaştırmaktadır. Rektörlük, bir yandan YÖK ve Sayıştay baskısı gerekçesiyle yapabilecek bir şeyleri olmadığını söyleyerek kendisini "iyi niyetli fakat çaresiz" gibi göstermeye çalışmakta, öte yandan ise 33/a maddesine geçişle ilgili bu kararla keyfi uygulamaların önünü alabildiğine açmaktadır.
Örneğin bu kararın azami süresi dolan araştırma görevlilerine uygulanıp uygulanmayacağı kasten muğlâk bırakılırken, Rektörlük tarafından gönderilen elektronik postada dekanlar çok açık bir dille bir baskı altına alınmaktadır. Sonuç olarak iki gün içerisinde tamamen keyfi bir şekilde 15 araştırma görevlisinin daha ilişiği kesilmiştir. Bu sürecin sonunda, başta 15 Kasım'da işlerinden atılacak araştırma görevlileri olmak üzere, İTÜ araştırma görevlilerinin yüzde 80'ı işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bir kere daha tekrar etmekte fayda var: Bu kararla birlikte İTÜ'de asistan kıyımı "resmi" olarak başlamıştır. Araştırma görevlilerinin "nesnel ve adil kriterler" talebini elinin tersiyle reddeden rektörlük makamı, en az YÖK kadar bu sürecin sorumlusudur.
Daha önce İTÜ'de yeni YÖK yasasının provasının yapıldığını ifade etmiştik. Fakat bu karar gösteriyor ki İTÜ Rektörlüğü, YÖK'ü bile aratan baskıcı ve anti-demokratik bir anlayışla yetkilerini alabildiğine artırmanın peşindedir. Yeni İTÜ yönetimi sadece araştırma görevlilerini değil, başta dekanlar olmak üzere bütün akademik personeli insafsız bir baskı altına alarak özgür ve demokratik bir tartışma ortamının oluşmasına engel olmaktadır.
15 Kasım Perşembe günü saat 12.30'da yemekhane önünde yalnızca araştırma görevlileri için değil üniversitemizin geleceği için toplanıyoruz. Bütün üniversite bileşenlerini YÖK'e ve İTÜ'de YÖK'ü aratmayan Rektörlük'e karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Azami süre uygulaması geri çekilene ve atılan arkadaşlarımız işe iade edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz!
Fermanları yaktık, geri dönüş yok!
Direne direne kazanacağız!
İTÜ Araştırma Görevlileri
İTÜ'deki tüm dostlarımızı yarın direnişteki İTÜ Araştırma Görevlileri ile dayanışmaya çağırıyor ve araştırma görevlilerinin çağrı metnini aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.
İTÜ'de "Resmi" Olarak Başlayan Asistan Kıyımına Karşı 15 Kasım'da Maslak Yemekhane Önünde Toplanıyoruz!
İTÜ Rektörlüğünün 7 Kasım Çarşamba akşamı 50/d maddesinden 33/a maddesine geçiş için üniversite kamuoyuna duyurduğu Yönetim Kurulu (YK) kararları hukuka aykırıdır, araştırma görevlilerinin kazanılmış haklarını hiçe saymaktadır ve adalet ilkesiyle bağdaşmamaktadır. 2547 no'lu YÖK yasasına dayanarak hazırlanan yönetmelik son derece açık bir şekilde belirtmektedir: "50/d'den 33/a'ya geçiş kriteri olarak başarı ve bölüm ihtiyacı esas alınır". Bu YK kararıyla birlikte İTÜ'deki asistan kıyımı "resmiyet" kazanmıştır:
Açıklanan kararlar, İTÜ'de Ağustos ayından beri hız kazanan işten atılmalara yönelik hiç bir somut çözüm içermemektedir.
Geçişler için %33 kotası konması, üniversitenin birçok bölümünde artık 33/a'ya geçişin olamayacağı anlamına gelmektedir.
Bölüm onayının 2/3 oy çokluğuyla sağlanması kriteri son derece adaletsizdir. Bu oran öğretim görevlisi alımı için bile 1/2'dir.
Bölümün iradesi ve yetkisinin üzerinde bir değerlendirme kurulunun olması kabul edilemez. Bu kurulla birlikte bölümlerin kadro politikaları anti-demokratik bir şekilde tepeden belirlenecektir. Ayrıca fakülte dışından üyelerden oluşacak bu komisyonun yetkileri, yapacağı değerlendirmenin nesnelliği ve yöntemi konusundaki belirsizlikler kaygı vericidir.
Yeni kararların 31 Aralık 2013'e kadar geçerli olacağı belirtilmektedir. Bu tarihten sonra 33/a'ya geçişler daha da imkânsız hale getirilecek ve "asistan kıyımı" bir yıllık zaman zarfı içerisinde tamamlanacaktır.
İTÜ Rektörlüğü, YÖK'ün hukuki dayanağı son derece zayıf olan azami süreyle ilgili görüşünü, başka bir hukuksuzlukla meşrulaştırmaktadır. Rektörlük, bir yandan YÖK ve Sayıştay baskısı gerekçesiyle yapabilecek bir şeyleri olmadığını söyleyerek kendisini "iyi niyetli fakat çaresiz" gibi göstermeye çalışmakta, öte yandan ise 33/a maddesine geçişle ilgili bu kararla keyfi uygulamaların önünü alabildiğine açmaktadır.
Örneğin bu kararın azami süresi dolan araştırma görevlilerine uygulanıp uygulanmayacağı kasten muğlâk bırakılırken, Rektörlük tarafından gönderilen elektronik postada dekanlar çok açık bir dille bir baskı altına alınmaktadır. Sonuç olarak iki gün içerisinde tamamen keyfi bir şekilde 15 araştırma görevlisinin daha ilişiği kesilmiştir. Bu sürecin sonunda, başta 15 Kasım'da işlerinden atılacak araştırma görevlileri olmak üzere, İTÜ araştırma görevlilerinin yüzde 80'ı işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bir kere daha tekrar etmekte fayda var: Bu kararla birlikte İTÜ'de asistan kıyımı "resmi" olarak başlamıştır. Araştırma görevlilerinin "nesnel ve adil kriterler" talebini elinin tersiyle reddeden rektörlük makamı, en az YÖK kadar bu sürecin sorumlusudur.
Daha önce İTÜ'de yeni YÖK yasasının provasının yapıldığını ifade etmiştik. Fakat bu karar gösteriyor ki İTÜ Rektörlüğü, YÖK'ü bile aratan baskıcı ve anti-demokratik bir anlayışla yetkilerini alabildiğine artırmanın peşindedir. Yeni İTÜ yönetimi sadece araştırma görevlilerini değil, başta dekanlar olmak üzere bütün akademik personeli insafsız bir baskı altına alarak özgür ve demokratik bir tartışma ortamının oluşmasına engel olmaktadır.
15 Kasım Perşembe günü saat 12.30'da yemekhane önünde yalnızca araştırma görevlileri için değil üniversitemizin geleceği için toplanıyoruz. Bütün üniversite bileşenlerini YÖK'e ve İTÜ'de YÖK'ü aratmayan Rektörlük'e karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Azami süre uygulaması geri çekilene ve atılan arkadaşlarımız işe iade edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz!
Fermanları yaktık, geri dönüş yok!
Direne direne kazanacağız!
İTÜ Araştırma Görevlileri