Tarih: 01.06.2009 | Kategori:
Kültür Sanat
"Her gün boğuşmak gerekir ekmekle"
Orhan Kemal
Orhan Kemal">
Devrimci, komünist yazarlarımızdan Mehmet Raşit Öğütçü'nün yani Orhan Kemal'in yaşamı geçim derdiyle ve bu derde neden olanlara karşı mücadele etmekle geçmiş.
15 Eylül 1914'te Adana-Ceyhan'da doğdu. 1931'de babasının siyasi nedenlerden dolayı Suriye'ye kaçmasıyla orta öğrenimini yarıda bırakıp, Suriye'ye gitti. Orada bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. Bir yıl sonra yurda dönüp, Adana'nın çırçır fabrikalarında işçi olarak çalıştı. Bir süre katiplik de yaptı. 1937'de de bir çırçır fabrikasında işçi olan Nuriye ile evlendi. Dört çocuğu vardır. İkincisinin adını Nazım koymuştur.
Hapis yılları
1938'de Niğde'de askerliğini yaparken, "Maksim Gorki ve Nazım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik" suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkum edildi. 1940'ta, Bursa Cezaevi'nde Nazım Hikmetle tanıştı. Nazımla tanışmak onu toplumcu görüşlerle, şiir yerine öykü ve roman yazan Orhan Kemal yaptı. 1943'te serbest bırakıldı.
Adana'ya dönüp hamallık ve amelelik yaptı. 1950'den itibaren geçimini kitap ve makale yazarak sağladı. 1966'da da bir ihbar üzerine "hücre çalışması, komünizm propagandası" yaptıkları gerekçesi ile iki arkadaşıyla tekrar tutuklandı. Bir ay sonra serbest bırakıldı. Orhan Kemal'in dediği gibi, "Her gün çalışmak, her gün yazmak, her gün boğuşmak gerekir ekmekle. Bu ara halktan yana olduğum için de çok güç bir fatura ödetirler."
Önce Ekmek
Kitaplarında İşçi, yoksul, sen, ben, biz, kendi, ekmek ve hak savaşı veren herkes, hepimiz vardık. Kitapları da yaşamı gibi Orhan Kemal'in.
Kitaplarından:
"Grev'deki Sarı Mehmet"
"Sen, bana ekmek veriyorsun ha! Sen kimsin de bana ekmek vereceksin? Çalışıyorum ben, alnımın teriyle kazanıyorum onu. Bana ekmek veriyormuş!.. Ben çalışmayayım da sen bana ekmek ver
Ulan siz değil ekmek, günahınızı bile vermezsiniz bedavadan!"
"Dert Dinleme Günü"
Dokumacı Kemal Dokuzcanlı, dayanamadı:
" 'Büyük tüccar, büyük çiftçi, büyük fabrikatör benim küçük derdimi ne bilecek? Onlar kendi dalgalarında, ben kendi dalgamdayım.' dedi."
Ve "Önce Ekmek" dedi Orhan Kemal. Sanatının amacını da "İnsanlığın, insanlık tarafından, insanlık için yönetilme çabası adına sanat." şeklinde tarif etti.
Haziran 1970
Veda ederken de "
eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım karınca kararınca. Bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmağa çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir." der. (1 haziran 1970 Sofya Devlet Hastanesi) Bulgaristan Yazarlar Birliği'nin çağrısıyla gittiği Sofya'da 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirir.
Evet Orhan Kemal, kursağımıza, hakkımız olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir; ancak hakkımız olan da girmiyor. Grevler devam ediyor ve hala önce ekmek diyerek bıraktığınız yerden "hakkımız için" mücadeleye devam ediyoruz.
15 Eylül 1914'te Adana-Ceyhan'da doğdu. 1931'de babasının siyasi nedenlerden dolayı Suriye'ye kaçmasıyla orta öğrenimini yarıda bırakıp, Suriye'ye gitti. Orada bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. Bir yıl sonra yurda dönüp, Adana'nın çırçır fabrikalarında işçi olarak çalıştı. Bir süre katiplik de yaptı. 1937'de de bir çırçır fabrikasında işçi olan Nuriye ile evlendi. Dört çocuğu vardır. İkincisinin adını Nazım koymuştur.
Hapis yılları
1938'de Niğde'de askerliğini yaparken, "Maksim Gorki ve Nazım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik" suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkum edildi. 1940'ta, Bursa Cezaevi'nde Nazım Hikmetle tanıştı. Nazımla tanışmak onu toplumcu görüşlerle, şiir yerine öykü ve roman yazan Orhan Kemal yaptı. 1943'te serbest bırakıldı.
Adana'ya dönüp hamallık ve amelelik yaptı. 1950'den itibaren geçimini kitap ve makale yazarak sağladı. 1966'da da bir ihbar üzerine "hücre çalışması, komünizm propagandası" yaptıkları gerekçesi ile iki arkadaşıyla tekrar tutuklandı. Bir ay sonra serbest bırakıldı. Orhan Kemal'in dediği gibi, "Her gün çalışmak, her gün yazmak, her gün boğuşmak gerekir ekmekle. Bu ara halktan yana olduğum için de çok güç bir fatura ödetirler."
Önce Ekmek
Kitaplarında İşçi, yoksul, sen, ben, biz, kendi, ekmek ve hak savaşı veren herkes, hepimiz vardık. Kitapları da yaşamı gibi Orhan Kemal'in.
Kitaplarından:
"Grev'deki Sarı Mehmet"
"Sen, bana ekmek veriyorsun ha! Sen kimsin de bana ekmek vereceksin? Çalışıyorum ben, alnımın teriyle kazanıyorum onu. Bana ekmek veriyormuş!.. Ben çalışmayayım da sen bana ekmek ver
Ulan siz değil ekmek, günahınızı bile vermezsiniz bedavadan!"
"Dert Dinleme Günü"
Dokumacı Kemal Dokuzcanlı, dayanamadı:
" 'Büyük tüccar, büyük çiftçi, büyük fabrikatör benim küçük derdimi ne bilecek? Onlar kendi dalgalarında, ben kendi dalgamdayım.' dedi."
Ve "Önce Ekmek" dedi Orhan Kemal. Sanatının amacını da "İnsanlığın, insanlık tarafından, insanlık için yönetilme çabası adına sanat." şeklinde tarif etti.
Haziran 1970
Veda ederken de "
eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım karınca kararınca. Bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmağa çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir." der. (1 haziran 1970 Sofya Devlet Hastanesi) Bulgaristan Yazarlar Birliği'nin çağrısıyla gittiği Sofya'da 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirir.
Evet Orhan Kemal, kursağımıza, hakkımız olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir; ancak hakkımız olan da girmiyor. Grevler devam ediyor ve hala önce ekmek diyerek bıraktığınız yerden "hakkımız için" mücadeleye devam ediyoruz.