Tarih: 06.03.2012 | Kategori:
İşçi - Sendika
Halkların Demokratik Kongresi'nden "Emeğin sorunları ve Mücadele Olanakları" paneli
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul'da 04 Mart 2012 Pazar günü "Emeğin sorunları ve Mücadele Olanakları" başlığı adı altında bir panel düzenledi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi'nde düzenlenen panele Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Gaye Yılmaz, Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygısız, Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi, TTB Merkez Konsey üyesi Osman Öztürk ve moderatör olarak Özgür Müftüoğlu katıldı.
Panelde ilk sözü Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gaye Yılmaz aldı. Yılmaz, esnek çalışma, güvencesizlik, kuralsızlaştırma ve sosyal güvenlikte yapılanları anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Taşeronlaştırma, esnekleştirme ve kuralsızlaştırmayla atlatılmaya çalışılan ekonomik krizlerin giderek istihdamı azalattığını belirten Yılmaz kamu emekçilerinin de sözleşmeli çalışma vb yöntemlerle güvencesizleştirildiğine dikkat çekti.
"İşçi sağlığı ve iş güvenliği yok. Kiralık işçilere koruma malzemeleri dahi verilmiyor. İzin, tatil vb kazanılmış haklar ortadan kalkıyor. Ücret iki patron arasında paylaşılıyor. Ana patrondan çıkan 25 dolardan, işçiye sadece 9 doları ulaşıyor. Aradaki fark özel istihdam bürolarına gidiyor." sözleriyle özel istihdam bürolarında ki içler acısı durumu ortaya koyan Yılmaz sendika üyeliği aidat ödemekten öteye gidemeyen, TİS dahil hiçbir haktan yararlanamayan binlerce işçinin haklarının korunması için bütün meslekleri kapsayan, tek bir toplu sözleşmenin yapılabildiği çatı örgütlenmelerini önererek sözlerini noktaladı.
Yılmaz'ın ardından sözü alan Birleşik Metal-İş Sendikası TİS uzmanı İrfan Kaygısız, kıdem tazminatının fona devredilmesi durumunda karşımıza çıkacak sorunlara değindi. Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle sermaye egemenliğinin artacağını belirten Kaygısız bunun sonucunda işçiler üzerindeki baskının da artacağını vurguladı. Kıdem tazminatının çalışma koşullarını düzenleyici etkisi olduğunun altını çizen Kaygısız kıdem tazminatının fona devredilmesiyle başta sürekli çalışmayan işçiler olmak üzere işçilerin kaybedeceklerini, mevcut sistem ve fon sistemi arasındaki farkları örnekleriyle açıkladı.
"Mezarda emeklilik diyorduk, artık mezar da bir hak anlamına gelecektir. Çünkü işçiler kağıt mendil gibi görülüyor, kullan at kullan at... Böyle bir çalışma ilişkisi temel alınmak isteniyor." sözleriyle durumu özetleyen Kaygısız'dan sonra Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyesi Osman Öztürk sözü devraldı. Öztürk, Genel Sağlık Sigortası (GSS) üzerine gerçekleştirdiği konuşmasına "İnsanlığın sıfır noktası. GSS bunun için hazırlandı" sözleri ile başladı. Gelir testinin hayatta sınıfta kalmak demek olduğuna değindi. Yasa hazırlanırken yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını belirten Öztürk GSS sisteminin paran kadar sağlık hakkı demek olduğunu vurguladı. Mücadele sürecinin hızlandırılması gerektiğine değinen Öztürk 11 Mart'ta yapılacak "Sağlık Haktır/ Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi" toplantısına çağrı yaparak sözlerini sona erdirdi.
Öztürk'ün ardından sözü Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi aldı. Devletin esnek ve kuralsız çalışmayı yaygınlaştırmayı hedeflediğine değinen Servi güvencesizleri örgütlemenin önemine vurgu yaptı. Egemenlerin sendikaları hizaya getirmek için yeni düzenlemeler yapmaya çalıştığını belirten Servi konuşmasıyla "Baraj kaldırılıyor" yalanını deşifre etti. Servi konuşmasında ayrıca grev ve toplu sözleşme hakkını yok eden yeni sendikalar yasasının 12 Eylül'ün anti-demokratik yasalarından daha kötü olduğunu söyledi.
Sunumların ardından başlatılan soru cevap bölümünde işçi ve emekçilere yönelik saldırılar karşında nasıl bir ortak bir mücadele hattı oluşturulacağı, taşeronlaştırmaya ve güvencesiz çalıştırmaya karşı neler yapılması gerektiği üzerine tartışma yürütüldü.
Panelin sonunda moderatör Özgür Müftüoğlu genel bir sonuç değerlendirmesi yaptı. Taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalıştırmaya, iş cinayetlerine ve emekçilere yönelik tüm saldırılara karşı emek eksenli, ortak bir mücadele hattı örülmesiyle sorunların çözüleceğini belirten Müftüoğlu'nun değerlendirmesinin ardından panel sona erdi.
Panelde ilk sözü Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gaye Yılmaz aldı. Yılmaz, esnek çalışma, güvencesizlik, kuralsızlaştırma ve sosyal güvenlikte yapılanları anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Taşeronlaştırma, esnekleştirme ve kuralsızlaştırmayla atlatılmaya çalışılan ekonomik krizlerin giderek istihdamı azalattığını belirten Yılmaz kamu emekçilerinin de sözleşmeli çalışma vb yöntemlerle güvencesizleştirildiğine dikkat çekti.
"İşçi sağlığı ve iş güvenliği yok. Kiralık işçilere koruma malzemeleri dahi verilmiyor. İzin, tatil vb kazanılmış haklar ortadan kalkıyor. Ücret iki patron arasında paylaşılıyor. Ana patrondan çıkan 25 dolardan, işçiye sadece 9 doları ulaşıyor. Aradaki fark özel istihdam bürolarına gidiyor." sözleriyle özel istihdam bürolarında ki içler acısı durumu ortaya koyan Yılmaz sendika üyeliği aidat ödemekten öteye gidemeyen, TİS dahil hiçbir haktan yararlanamayan binlerce işçinin haklarının korunması için bütün meslekleri kapsayan, tek bir toplu sözleşmenin yapılabildiği çatı örgütlenmelerini önererek sözlerini noktaladı.
Yılmaz'ın ardından sözü alan Birleşik Metal-İş Sendikası TİS uzmanı İrfan Kaygısız, kıdem tazminatının fona devredilmesi durumunda karşımıza çıkacak sorunlara değindi. Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle sermaye egemenliğinin artacağını belirten Kaygısız bunun sonucunda işçiler üzerindeki baskının da artacağını vurguladı. Kıdem tazminatının çalışma koşullarını düzenleyici etkisi olduğunun altını çizen Kaygısız kıdem tazminatının fona devredilmesiyle başta sürekli çalışmayan işçiler olmak üzere işçilerin kaybedeceklerini, mevcut sistem ve fon sistemi arasındaki farkları örnekleriyle açıkladı.
"Mezarda emeklilik diyorduk, artık mezar da bir hak anlamına gelecektir. Çünkü işçiler kağıt mendil gibi görülüyor, kullan at kullan at... Böyle bir çalışma ilişkisi temel alınmak isteniyor." sözleriyle durumu özetleyen Kaygısız'dan sonra Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyesi Osman Öztürk sözü devraldı. Öztürk, Genel Sağlık Sigortası (GSS) üzerine gerçekleştirdiği konuşmasına "İnsanlığın sıfır noktası. GSS bunun için hazırlandı" sözleri ile başladı. Gelir testinin hayatta sınıfta kalmak demek olduğuna değindi. Yasa hazırlanırken yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını belirten Öztürk GSS sisteminin paran kadar sağlık hakkı demek olduğunu vurguladı. Mücadele sürecinin hızlandırılması gerektiğine değinen Öztürk 11 Mart'ta yapılacak "Sağlık Haktır/ Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi" toplantısına çağrı yaparak sözlerini sona erdirdi.
Öztürk'ün ardından sözü Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi aldı. Devletin esnek ve kuralsız çalışmayı yaygınlaştırmayı hedeflediğine değinen Servi güvencesizleri örgütlemenin önemine vurgu yaptı. Egemenlerin sendikaları hizaya getirmek için yeni düzenlemeler yapmaya çalıştığını belirten Servi konuşmasıyla "Baraj kaldırılıyor" yalanını deşifre etti. Servi konuşmasında ayrıca grev ve toplu sözleşme hakkını yok eden yeni sendikalar yasasının 12 Eylül'ün anti-demokratik yasalarından daha kötü olduğunu söyledi.
Sunumların ardından başlatılan soru cevap bölümünde işçi ve emekçilere yönelik saldırılar karşında nasıl bir ortak bir mücadele hattı oluşturulacağı, taşeronlaştırmaya ve güvencesiz çalıştırmaya karşı neler yapılması gerektiği üzerine tartışma yürütüldü.
Panelin sonunda moderatör Özgür Müftüoğlu genel bir sonuç değerlendirmesi yaptı. Taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalıştırmaya, iş cinayetlerine ve emekçilere yönelik tüm saldırılara karşı emek eksenli, ortak bir mücadele hattı örülmesiyle sorunların çözüleceğini belirten Müftüoğlu'nun değerlendirmesinin ardından panel sona erdi.