Tarih: Eylül 2007 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:14
Sessiz İsyan: Charlie Chaplin - 2

Charlie Chaplin in sessiz sinemaya veda ettiği film olan Modern Zamanlar, kapitalizmin giderek gelişmesiyle birlikte, insan doğasında belirmeye başlayan tek tipleşme ve makineleşme unsurlarını çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bantlarda ve dev makineler arasında çalışan insanların, sistemin işlemesi adına birer makine parçası haline gelmesi, filmin ana temasını oluşturur. Üretim ilişkilerinin toplumsal düzenin şekillenmesinde belirleyici bir etmen olduğunu gözler önüne seren film, "modern çağın" insan hayatına ve gündelik yaşamın gereklerine nasıl hakimiyet kurabildiğini tüm açıklığı ile ortaya koyuyor. İşte tam da bunun için hayatın, bir başka deyişle sistemin idamesi söz konusu olduğunda baskı kaçınılmaz oluyor.
Modern Zamanlar filminin açılış sahnesinde gördüğümüz kocaman bir saat kapitalizmin hız ve teknoloji kavramlarına bir gönderme yapmaktadır. Ardından ağıllarına giden bir koyun sürüsünün görülmesi, her gün sermayeyi daha da beslemek adına bilinçsizce fabrikaya giden ve bir makine gibi çalışan işçileri yansıtmaktadır. Fabrikanın genel müdürü, George Orwell'ın "1984" adlı romanında yer alan Büyük Birader'le önemli ölçüde benzerlik göstermektedir. Sonuçta kapitalizmin kurumları ve onun uşakları her yerde aynı niteliği taşımaktadır. Daha sonra televizyonunu açıp emirler yağdıran müdürden en çok nasibini alan da serseri kahramanımız Şarlo'dur. Şarlo sisteme kanalize olmaya direnen emekçi halkın sembolüdür. İşçilerin köle gibi çalıştığı ve sürekli aynı işi yaptığı fabrikada Şarlo en sonunda aklını kaçırır. Bu düzen onu fabrikaya, akıl hastanesine, hapishaneye kapar. Sistem onun özgürlüğünü elinden alır ama umudunu, insanlığını elinden alamaz. Bu film Charlie Chaplin'in sınıf mücadelesini birçok yönüyle incelediği ve kapitalizmin kurumlarıyla alay ettiği Chaplin filmlerinin köşe taşlarından biridir.
Charlie Chaplin'in 1940 yılında çektiği Büyük Diktatör adlı filmi de Modern Zamanlar gibi bir klasiktir. Film de Alman faşizmi ve Hitler üzerine keskin eleştiriler vardır.1947'de çektiği Monsieur Verdoux filmindeki sapık kadın katili rolüyle Charlie Chaplin hiç de alışık olmadığımız rollere bürünür. Monsieur Verdaux'daki karakterlerden birinin, henüz doğmamış olanların onları neyin beklediğini bilmeleri halinde, yaşayanların ölülerden kaçtığı gibi doğmaktan kaçacağını söylemesi, Chaplin in kapitalizme duyduğu öfkenin işaretidir. Büyük Diktatör filmi de yoğun siyasal içeriği ve verdiği insancıl mesajlar açısından Charlie Chaplin'in en dikkat çeken filmlerinden biridir.
Chaplin'in hareketli geçen özel hayatı hakkında gazetelerde bir sürü yalan haber basıldı, filmleri sansürlendi. CIA tarafından takip edildi. Bundan sonra çektiği New York'ta Bir Kral filmiyle Amerikan yaşam tarzını, tüketim kültürünü eleştirmeye devam etti. Uzun ve üretken bir yaşamın ardından, 1977'de İsviçre'de öldü.
Onun filmleri hayranlıkla izlenecek cinstendi. Müthiş sinema zekası ve sınır tanımayan aktörlük yeteneği bize koca kalın kitapların anlatamadığını bir süre sessizliğin diliyle, daha sonra da sözcüklerle ifade etti. Charlie Chaplin'le ilgili anlatılan bir hikayeye göre : "Bir gün Charlie Chaplin film setinde çalışmaktadır. Soyunma odasında otururken içeri çalışanlarından biri girer ve Chaplin'e annesinin öldüğünü söyler. Bunun üzerine Chaplin çok kötü olur ve o anda soyunma odasının büyük aynasına dönerek yüz ifadesine bakar. O anki hissettiklerinin yüzüne, gözlerine nasıl yansıdığını arayan bu büyük sanatçıyla ilgili anlatılan bu hikaye doğru mudur değil midir bilmiyoruz ama gerçek sanatçının nasıl olduğu hakkında minicik de olsa bir fikir verir."
Bu küçük adam gelecek yüzyılda da sinema denince akla gelen ilk figür ve anılan ilk sanatçı olma onurunu taşıyacak. Bu noktada Charlie Chaplin'i kapitalizmin eleştirisine yaptığı katkıları da göz ardı etmeden Büyük Diktatör filminde ki final konuşmasıyla anıyoruz:
"Beni duyma olanağı bulanlara diyorum ki: Umutsuzluğa düşmeyin! Üstümüze çöken bela, vahşi bir istihanın ve insanlığın gelişmesinden korkanların duydukları acıların bir sonucudur sadece..."
"İnsanlığın kini geçecek, diktatörler yok olup gidecektir. Halktan zorla aldıkları iktidar yine halkın eline geçecektir. Ve insanlar ölmeyi bildikleri sürece, özgürlük yok olmayacaktır..."
"Askerler, bu vahşi adamlara adamayın kendinizi... Sizi hor görüyor, size köle gözüyle bakıyor, hayatınızla oynuyorlar. Davranışlarınıza, düşüncelerinize, duygularınıza hükmetmeye kalkıyorlar..."
"Sizi hayvan terbiye eder gibi şartlandırıp, aç bırakıp topun ağzına sürüyorlar. Doğaya aykırı olan bu adamlara teslim etmeyin kendinizi. Bu makine gibi duygusuz, makineleşmiş adamlara! Sizler birer hayvan değilsiniz!"
"Yüreğinizde insan sevgisi taşıyorsunuz! Nefrete kapılmayın. Ancak sevilmeyen kişiler nefret eder. Sevilmeyenler ve anormal olanlar... Askerler, kölelik uğruna dövüşmeyin. Özgürlük için dövüşün!"
Modern Zamanlar filminin açılış sahnesinde gördüğümüz kocaman bir saat kapitalizmin hız ve teknoloji kavramlarına bir gönderme yapmaktadır. Ardından ağıllarına giden bir koyun sürüsünün görülmesi, her gün sermayeyi daha da beslemek adına bilinçsizce fabrikaya giden ve bir makine gibi çalışan işçileri yansıtmaktadır. Fabrikanın genel müdürü, George Orwell'ın "1984" adlı romanında yer alan Büyük Birader'le önemli ölçüde benzerlik göstermektedir. Sonuçta kapitalizmin kurumları ve onun uşakları her yerde aynı niteliği taşımaktadır. Daha sonra televizyonunu açıp emirler yağdıran müdürden en çok nasibini alan da serseri kahramanımız Şarlo'dur. Şarlo sisteme kanalize olmaya direnen emekçi halkın sembolüdür. İşçilerin köle gibi çalıştığı ve sürekli aynı işi yaptığı fabrikada Şarlo en sonunda aklını kaçırır. Bu düzen onu fabrikaya, akıl hastanesine, hapishaneye kapar. Sistem onun özgürlüğünü elinden alır ama umudunu, insanlığını elinden alamaz. Bu film Charlie Chaplin'in sınıf mücadelesini birçok yönüyle incelediği ve kapitalizmin kurumlarıyla alay ettiği Chaplin filmlerinin köşe taşlarından biridir.
Charlie Chaplin'in 1940 yılında çektiği Büyük Diktatör adlı filmi de Modern Zamanlar gibi bir klasiktir. Film de Alman faşizmi ve Hitler üzerine keskin eleştiriler vardır.1947'de çektiği Monsieur Verdoux filmindeki sapık kadın katili rolüyle Charlie Chaplin hiç de alışık olmadığımız rollere bürünür. Monsieur Verdaux'daki karakterlerden birinin, henüz doğmamış olanların onları neyin beklediğini bilmeleri halinde, yaşayanların ölülerden kaçtığı gibi doğmaktan kaçacağını söylemesi, Chaplin in kapitalizme duyduğu öfkenin işaretidir. Büyük Diktatör filmi de yoğun siyasal içeriği ve verdiği insancıl mesajlar açısından Charlie Chaplin'in en dikkat çeken filmlerinden biridir.
Chaplin'in hareketli geçen özel hayatı hakkında gazetelerde bir sürü yalan haber basıldı, filmleri sansürlendi. CIA tarafından takip edildi. Bundan sonra çektiği New York'ta Bir Kral filmiyle Amerikan yaşam tarzını, tüketim kültürünü eleştirmeye devam etti. Uzun ve üretken bir yaşamın ardından, 1977'de İsviçre'de öldü.
Onun filmleri hayranlıkla izlenecek cinstendi. Müthiş sinema zekası ve sınır tanımayan aktörlük yeteneği bize koca kalın kitapların anlatamadığını bir süre sessizliğin diliyle, daha sonra da sözcüklerle ifade etti. Charlie Chaplin'le ilgili anlatılan bir hikayeye göre : "Bir gün Charlie Chaplin film setinde çalışmaktadır. Soyunma odasında otururken içeri çalışanlarından biri girer ve Chaplin'e annesinin öldüğünü söyler. Bunun üzerine Chaplin çok kötü olur ve o anda soyunma odasının büyük aynasına dönerek yüz ifadesine bakar. O anki hissettiklerinin yüzüne, gözlerine nasıl yansıdığını arayan bu büyük sanatçıyla ilgili anlatılan bu hikaye doğru mudur değil midir bilmiyoruz ama gerçek sanatçının nasıl olduğu hakkında minicik de olsa bir fikir verir."
Bu küçük adam gelecek yüzyılda da sinema denince akla gelen ilk figür ve anılan ilk sanatçı olma onurunu taşıyacak. Bu noktada Charlie Chaplin'i kapitalizmin eleştirisine yaptığı katkıları da göz ardı etmeden Büyük Diktatör filminde ki final konuşmasıyla anıyoruz:
"Beni duyma olanağı bulanlara diyorum ki: Umutsuzluğa düşmeyin! Üstümüze çöken bela, vahşi bir istihanın ve insanlığın gelişmesinden korkanların duydukları acıların bir sonucudur sadece..."
"İnsanlığın kini geçecek, diktatörler yok olup gidecektir. Halktan zorla aldıkları iktidar yine halkın eline geçecektir. Ve insanlar ölmeyi bildikleri sürece, özgürlük yok olmayacaktır..."
"Askerler, bu vahşi adamlara adamayın kendinizi... Sizi hor görüyor, size köle gözüyle bakıyor, hayatınızla oynuyorlar. Davranışlarınıza, düşüncelerinize, duygularınıza hükmetmeye kalkıyorlar..."
"Sizi hayvan terbiye eder gibi şartlandırıp, aç bırakıp topun ağzına sürüyorlar. Doğaya aykırı olan bu adamlara teslim etmeyin kendinizi. Bu makine gibi duygusuz, makineleşmiş adamlara! Sizler birer hayvan değilsiniz!"
"Yüreğinizde insan sevgisi taşıyorsunuz! Nefrete kapılmayın. Ancak sevilmeyen kişiler nefret eder. Sevilmeyenler ve anormal olanlar... Askerler, kölelik uğruna dövüşmeyin. Özgürlük için dövüşün!"