Tarih: Eylül 2007 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:14
BİR SENDİKA:GENÇ-SEN
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 28-30 Temmuz 2000 tarihinde 11. Genel Kurulunda aldığı kararla "Gençlik ve Sendikal Hareket" başlığıyla tüm gençliğe yönelik çalışmaların yanında bir "öğrenci sendikası" hedefi belirlemişti.
Geçtiğimiz aylarda birçok ilde toplantılar, tartışmalar ve forumlar düzenleyerek kurulma yönünde somut adımlar atan GENÇ-SEN'in bir hayli yol aldığını söyleyebiliriz.
Dünyanın 20'den fazla ülkesinde öğrenci sendikası tarzında örgütlenmeler var. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz sene Fransa'da, 26 yaşının altındaki gençlerin, 2 yıllık deneme süresince, patronun herhangi bir gerekçe göstermeden işten atılabileceğine yönelik çıkarılan yasaya karşı sokaklara dökülen Üniversite Öğrencileri Sendikası bir hayli yankı ve ilgi uyandırmıştı. Türkiye'de zaten bir süreden beri tartışılan öğrenci sendikası, dünyadaki diğer gelişmeler ışığında hız kazandı ve ülkemizde "GENÇ-SEN" adıyla hayat buldu.
Genç-Sen'i anlatmaya başlamadan önce kurulma gerekçesini ,eğitim sistemindeki olumsuz gidişatı, kısaca açıklayalım.
Eğitim sisteminin durumu
İnsanlığın bütün değerlerini yağmalayan, yaşamın hemen her alanını adın adım parselleyen (özelleştiren) sermaye düzeni, "Eğitim" alanına da el atmakta gecikmedi. Üniversitelerde kurulan KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı), teknokent, alışveriş merkezleri ve bu paralelde özelleştirme hamleleriyle, projelerini bir bir hayata geçirdi. Üniversite kapılarında bir buçuk milyona yakın öğrenci bekliyor. Çok yüksek dershane ücretleri ve diğer eğitim giderleri emekçi çocuklarının üniversiteye giriş sınavını kazanmasını imkânsızlaştırırken; yüksek yurt ücretleri ve konut kiraları, ulaşım, kantin, yemekhane bedelleri, yükselen harçlar, kayıt ve kırtasiye masrafları bu vurguncu gidişata tuz biber ekti. Üniversiteleri, her geçen gün emekçi çocuklarına kapıları biraz daha kapanan ve gelir bakımından biraz daha üst düzey bir gençliğin okuyabileceği eğitim kurumları haline getirdi.
Askeri darbenin kurumu olan YÖK (Yükseköğretim Kurulu) eliyle aydın, özgür bireyler yaratma idealini postal seslerine, karanlıklara boğdu. Gençliğin, akademisyenlerin; akademik, demokratik taleplerini, soruşturmalar, okuldan atmalarla susturmaya çalıştı.
Sonuçta toplum için bilim üretmesi, aydınlığın, özgürlüğün, eşitliğin sesini yükseltmesi gereken üniversiteler sığlaştırılarak, bir avuç sermayedarın hizmetine sunuldu.
Toplumsal baskılar, olanaksızlıklar, eğitim sisteminin tekdüzeliği ile kişiliksizleştirilmeye çalışılan ilköğretim ve lise gençliği madde bağımlılığı ve şiddet çıkmazıyla karşı karşıya bırakıldı.
Eğitim alanındaki bu olumsuzluklar, duyarlı sendikacılarda ve öğrencilerde bir sendika kurma fikrini doğurdu.
Nasıl Bir Sendika Tasarlanıyor?
GENÇ-SEN tartışmaları ve toplantıları devam ediyor. Kuruluş aşaması sürüyor. Yani GENÇ-SEN'in hali hazırda eylem deneyimleri, kazanımları veya kayıpları yok. Bu nedenlerle bizler de ancak "öğrenci sendikası fikrinden", tartışmalardan, belirmeye başlayan ilkelerden ve dünyanın diğer öğrenci sendikası deneyimlerinden yola çıkarak nasıl bir sendika "tasarlanıyor" değerlendirmeleri yapıyoruz.
GENÇ-SEN eğitim sistemine yapılan yeni liberal saldırılara karşı öğrencilerin, ekonomik, akademik, demokratik çıkarlarını savunmak için mücadele yürüten bir "öğrenci sendikası" olma idealiyle yola çıkıyor.
DİSK, başından, bunun sadece bir sendikal örgütlenme olduğunu ve diğer siyasal-demokratik örgütlere bir alternatif olarak düşünülmediğini belirtiyor. Yasallığın avantajlarının yanında, önüne fiili, meşru mücadele ekseni koyarak gençliğin örgütlenmesinin ve iradesinin süreci belirleyeceğine işaret ediyor. DİSK'in bugüne değin getirdiği kazanımlarının ve olanaklarının öğrenci sendikasına olumlu katkıları olacağı düşünülüyor. DİSK, öğrenci sendikası ile mesafesinin, konfederasyona bağlı diğer sendikalarla aynı uzaklıkta olacağını belirtiyor. Bundan sonra iş, gençliğin çalışmalarına kalıyor.
Bizce Genç-Sen
Eğitim sisteminin, bu paralelde öğrencilerin büyük sorunlarla karşı karşıya olduğu ve öğrenci gençliğin hali hazırdaki örgütlülüğünün, sermayenin ve ona bağlı çevrelerin saldırılarına yeterli bir karşı koyuş gerçekleştiremediği bir gerçek. Hatta öğrenci gençliğin saldırıları savuşturabilmesinin yolunun, mücadelesini üniversite duvarlarının ötesine taşıyarak, toplumsal bir boyut kazandırması, emek örgütleri aracılığıyla işçi sınıfıyla buluşturmasından geçtiği de üstünde durulması gereken bir gerçek. Zaten ilerici gençliğin "Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur" şiarı, bu vurguya belli oranda denk düşüyor. Böylece hem işçi sınıfının, öğrenci gençliğe ve bu yolla toplumun diğer kesimlerinin sorunlarına duyarlılığı artacak; hem de öğrenci gençliğin rotasını, işçi sınıfının yoluyla buluşturmanın bir olanağı daha belirmiş olacak. Öğrencilerin akademik-demokratik mücadelesi siyasal bir zemin de kazanmış olacak.
Bilindiği üzere sendikaların genç üye sayısı oldukça yetersizdir. Genç-Sen'in gençlerin sendikalara olan ilgisini yükseltmesi, sendikaların gençleşmesi ve sendikal mücadeleye gençliğin dinamizminin taşınması anlamına gelir. Bu da büyük bir olumluluk. Bu olumlulukların yanı sıra öğrenci sendikası fikri, cevaplanması gereken kimi sorular doğuruyor.
GENÇ-SEN'e sendikal hareket açısından baktığımızda şu soru geliyor akla: Dünyada ve Türkiye'de sendikalar doğrudan işçi sınıfı dışında, toplumun farklı kesimlerini neden örgütlemek istesin?
Bu soruya iki zıt yönden bakılabilir.
Birincisi sendikaların işçi sınıfını, toplumun diğer kesimleri gibi algılamaya başlayıp, sınıfsal çelişkileri, sınıf algısını silikleştirmeye çalışmaları. Ki bu ihtimal bu aşamada pek inandırıcı görünmüyor.
İkincisi, sendikal hareketin, sınıfta ve toplumun diğer kesimlerinde meydana gelen değişiklikler doğrultusunda konumlarını çağa uygun yeniden tanımlamak istemesi. Bize çok daha akılcı gelen bu şıkkı kısaca açıklayalım.
Sanayi proletaryası sayısal olarak halen bir artış gösteriyor. Bunun yanında hizmet sektöründeki hızlı büyüme nedeniyle, oran olarak sanayi proletaryasında bir düşüş yaşanıyor. Bu değişim sanayi proletaryasının halen çok önemli bir yerde olduğunu göstermekle birlikte, büyüyen hizmet sektörünü de kapsayacak, uygun bir örgütlenme modelinin geliştirilmesini de şart kılıyor.
Diğer taraftan üniversitelerin sermaye kurumlarına, ticarethanelere dönüşmesi; öğrencilerin müşterileşmesine, akademisyenlerin proleterleşmesine neden oluyor. Bu gelişmeler nedeniyle sendikalar yine sınıf eksenli, toplumsal bir boyut arama yoluna gidiyor.
Varolan sendikal yapı gençliği hantallaştırır mı? Bu çerçevede Genç-Sen sağ, reformist bir hamle midir? Yoksa sol, devrimci bir hamle midir?
Bizce; öğrenci sendikası önerisini getiren elbette tek tek şu veya bu özellikleriyle eleştirebileceğimiz ya da övebileceğimiz, sendikal yapı veya sendikacılar olsa da; bu girişimin asıl aktörü "sınıfsal dinamiklerin, yani hareketin" kendisidir. Sınıfta ve toplumun kimi kesimlerinde meydana gelen değişiklikler bu tarz bir tartışma zeminini var etmiştir.
Bu girişim ilerici, yurtsever, aydın, devrimci, sosyalist gençlerin, gençlik hareketlerinin sendikal mücadeleye katılmalarına olanak sağlamıştır. O halde öğrenci sendikasının reformistliğini, devrimciliğini ve kimi rahatsızlıkları gençliğe taşıyıp taşımayacaklarını yine hareket ve bizim çalışmalarımız belirleyecektir.
Sonuç
Yukarıda belirttiklerimiz doğrultusunda GENÇ-SEN, öğrenci gençliğe örgütlenme, sermaye düzenine ve yine onun kurumu olan YÖK ile yeni bir mücadele zemini yaratmak açısından büyük olanaklar sunuyor. Şimdi önümüzde fiili, meşru bir hat duruyor. Bu aşamadan sonra öğrenci sendikasının kimliğini, niteliğini belirleyecek olan hepimizin çalışmaları olacaktır.
İlerici Geçliğe, GENÇ-SEN'in çalışma yürüttüğü yerlerde tartışmalara ve eylemliliklere katılarak, öğrenci sendikasının gelişimini doğru perspektife ulaştırabilecek katkıları sunma görevi düşüyor.
Geçtiğimiz aylarda birçok ilde toplantılar, tartışmalar ve forumlar düzenleyerek kurulma yönünde somut adımlar atan GENÇ-SEN'in bir hayli yol aldığını söyleyebiliriz.
Dünyanın 20'den fazla ülkesinde öğrenci sendikası tarzında örgütlenmeler var. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz sene Fransa'da, 26 yaşının altındaki gençlerin, 2 yıllık deneme süresince, patronun herhangi bir gerekçe göstermeden işten atılabileceğine yönelik çıkarılan yasaya karşı sokaklara dökülen Üniversite Öğrencileri Sendikası bir hayli yankı ve ilgi uyandırmıştı. Türkiye'de zaten bir süreden beri tartışılan öğrenci sendikası, dünyadaki diğer gelişmeler ışığında hız kazandı ve ülkemizde "GENÇ-SEN" adıyla hayat buldu.
Genç-Sen'i anlatmaya başlamadan önce kurulma gerekçesini ,eğitim sistemindeki olumsuz gidişatı, kısaca açıklayalım.
Eğitim sisteminin durumu
İnsanlığın bütün değerlerini yağmalayan, yaşamın hemen her alanını adın adım parselleyen (özelleştiren) sermaye düzeni, "Eğitim" alanına da el atmakta gecikmedi. Üniversitelerde kurulan KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı), teknokent, alışveriş merkezleri ve bu paralelde özelleştirme hamleleriyle, projelerini bir bir hayata geçirdi. Üniversite kapılarında bir buçuk milyona yakın öğrenci bekliyor. Çok yüksek dershane ücretleri ve diğer eğitim giderleri emekçi çocuklarının üniversiteye giriş sınavını kazanmasını imkânsızlaştırırken; yüksek yurt ücretleri ve konut kiraları, ulaşım, kantin, yemekhane bedelleri, yükselen harçlar, kayıt ve kırtasiye masrafları bu vurguncu gidişata tuz biber ekti. Üniversiteleri, her geçen gün emekçi çocuklarına kapıları biraz daha kapanan ve gelir bakımından biraz daha üst düzey bir gençliğin okuyabileceği eğitim kurumları haline getirdi.
Askeri darbenin kurumu olan YÖK (Yükseköğretim Kurulu) eliyle aydın, özgür bireyler yaratma idealini postal seslerine, karanlıklara boğdu. Gençliğin, akademisyenlerin; akademik, demokratik taleplerini, soruşturmalar, okuldan atmalarla susturmaya çalıştı.
Sonuçta toplum için bilim üretmesi, aydınlığın, özgürlüğün, eşitliğin sesini yükseltmesi gereken üniversiteler sığlaştırılarak, bir avuç sermayedarın hizmetine sunuldu.
Toplumsal baskılar, olanaksızlıklar, eğitim sisteminin tekdüzeliği ile kişiliksizleştirilmeye çalışılan ilköğretim ve lise gençliği madde bağımlılığı ve şiddet çıkmazıyla karşı karşıya bırakıldı.
Eğitim alanındaki bu olumsuzluklar, duyarlı sendikacılarda ve öğrencilerde bir sendika kurma fikrini doğurdu.
Nasıl Bir Sendika Tasarlanıyor?
GENÇ-SEN tartışmaları ve toplantıları devam ediyor. Kuruluş aşaması sürüyor. Yani GENÇ-SEN'in hali hazırda eylem deneyimleri, kazanımları veya kayıpları yok. Bu nedenlerle bizler de ancak "öğrenci sendikası fikrinden", tartışmalardan, belirmeye başlayan ilkelerden ve dünyanın diğer öğrenci sendikası deneyimlerinden yola çıkarak nasıl bir sendika "tasarlanıyor" değerlendirmeleri yapıyoruz.
GENÇ-SEN eğitim sistemine yapılan yeni liberal saldırılara karşı öğrencilerin, ekonomik, akademik, demokratik çıkarlarını savunmak için mücadele yürüten bir "öğrenci sendikası" olma idealiyle yola çıkıyor.
DİSK, başından, bunun sadece bir sendikal örgütlenme olduğunu ve diğer siyasal-demokratik örgütlere bir alternatif olarak düşünülmediğini belirtiyor. Yasallığın avantajlarının yanında, önüne fiili, meşru mücadele ekseni koyarak gençliğin örgütlenmesinin ve iradesinin süreci belirleyeceğine işaret ediyor. DİSK'in bugüne değin getirdiği kazanımlarının ve olanaklarının öğrenci sendikasına olumlu katkıları olacağı düşünülüyor. DİSK, öğrenci sendikası ile mesafesinin, konfederasyona bağlı diğer sendikalarla aynı uzaklıkta olacağını belirtiyor. Bundan sonra iş, gençliğin çalışmalarına kalıyor.
Bizce Genç-Sen
Eğitim sisteminin, bu paralelde öğrencilerin büyük sorunlarla karşı karşıya olduğu ve öğrenci gençliğin hali hazırdaki örgütlülüğünün, sermayenin ve ona bağlı çevrelerin saldırılarına yeterli bir karşı koyuş gerçekleştiremediği bir gerçek. Hatta öğrenci gençliğin saldırıları savuşturabilmesinin yolunun, mücadelesini üniversite duvarlarının ötesine taşıyarak, toplumsal bir boyut kazandırması, emek örgütleri aracılığıyla işçi sınıfıyla buluşturmasından geçtiği de üstünde durulması gereken bir gerçek. Zaten ilerici gençliğin "Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur" şiarı, bu vurguya belli oranda denk düşüyor. Böylece hem işçi sınıfının, öğrenci gençliğe ve bu yolla toplumun diğer kesimlerinin sorunlarına duyarlılığı artacak; hem de öğrenci gençliğin rotasını, işçi sınıfının yoluyla buluşturmanın bir olanağı daha belirmiş olacak. Öğrencilerin akademik-demokratik mücadelesi siyasal bir zemin de kazanmış olacak.
Bilindiği üzere sendikaların genç üye sayısı oldukça yetersizdir. Genç-Sen'in gençlerin sendikalara olan ilgisini yükseltmesi, sendikaların gençleşmesi ve sendikal mücadeleye gençliğin dinamizminin taşınması anlamına gelir. Bu da büyük bir olumluluk. Bu olumlulukların yanı sıra öğrenci sendikası fikri, cevaplanması gereken kimi sorular doğuruyor.
GENÇ-SEN'e sendikal hareket açısından baktığımızda şu soru geliyor akla: Dünyada ve Türkiye'de sendikalar doğrudan işçi sınıfı dışında, toplumun farklı kesimlerini neden örgütlemek istesin?
Bu soruya iki zıt yönden bakılabilir.
Birincisi sendikaların işçi sınıfını, toplumun diğer kesimleri gibi algılamaya başlayıp, sınıfsal çelişkileri, sınıf algısını silikleştirmeye çalışmaları. Ki bu ihtimal bu aşamada pek inandırıcı görünmüyor.
İkincisi, sendikal hareketin, sınıfta ve toplumun diğer kesimlerinde meydana gelen değişiklikler doğrultusunda konumlarını çağa uygun yeniden tanımlamak istemesi. Bize çok daha akılcı gelen bu şıkkı kısaca açıklayalım.
Sanayi proletaryası sayısal olarak halen bir artış gösteriyor. Bunun yanında hizmet sektöründeki hızlı büyüme nedeniyle, oran olarak sanayi proletaryasında bir düşüş yaşanıyor. Bu değişim sanayi proletaryasının halen çok önemli bir yerde olduğunu göstermekle birlikte, büyüyen hizmet sektörünü de kapsayacak, uygun bir örgütlenme modelinin geliştirilmesini de şart kılıyor.
Diğer taraftan üniversitelerin sermaye kurumlarına, ticarethanelere dönüşmesi; öğrencilerin müşterileşmesine, akademisyenlerin proleterleşmesine neden oluyor. Bu gelişmeler nedeniyle sendikalar yine sınıf eksenli, toplumsal bir boyut arama yoluna gidiyor.
Varolan sendikal yapı gençliği hantallaştırır mı? Bu çerçevede Genç-Sen sağ, reformist bir hamle midir? Yoksa sol, devrimci bir hamle midir?
Bizce; öğrenci sendikası önerisini getiren elbette tek tek şu veya bu özellikleriyle eleştirebileceğimiz ya da övebileceğimiz, sendikal yapı veya sendikacılar olsa da; bu girişimin asıl aktörü "sınıfsal dinamiklerin, yani hareketin" kendisidir. Sınıfta ve toplumun kimi kesimlerinde meydana gelen değişiklikler bu tarz bir tartışma zeminini var etmiştir.
Bu girişim ilerici, yurtsever, aydın, devrimci, sosyalist gençlerin, gençlik hareketlerinin sendikal mücadeleye katılmalarına olanak sağlamıştır. O halde öğrenci sendikasının reformistliğini, devrimciliğini ve kimi rahatsızlıkları gençliğe taşıyıp taşımayacaklarını yine hareket ve bizim çalışmalarımız belirleyecektir.
Sonuç
Yukarıda belirttiklerimiz doğrultusunda GENÇ-SEN, öğrenci gençliğe örgütlenme, sermaye düzenine ve yine onun kurumu olan YÖK ile yeni bir mücadele zemini yaratmak açısından büyük olanaklar sunuyor. Şimdi önümüzde fiili, meşru bir hat duruyor. Bu aşamadan sonra öğrenci sendikasının kimliğini, niteliğini belirleyecek olan hepimizin çalışmaları olacaktır.
İlerici Geçliğe, GENÇ-SEN'in çalışma yürüttüğü yerlerde tartışmalara ve eylemliliklere katılarak, öğrenci sendikasının gelişimini doğru perspektife ulaştırabilecek katkıları sunma görevi düşüyor.