Tarih: Eylül 2007 | Sayı:
İlerici Gençlik Sayı:14
4. Yılında Irak İşgali ve Deneyimler
Irak'ın ABD emperyalizmi tarafından işgalinin dördüncü yılı vesilesiyle dünyanın her yerinde direnen halklar ve onların temsilcileri ABD emperyalizmine karşı mitingler, gösteriler düzenledi.
Kan emici ABD ordusuna karşı yiğitçe savaşan Iraklı yurtseverler, Irak'ı ABD güçleri için cehenneme çevirmeye devam ediyor. Gencinden yaşlısına kadar bütün yurtseverlerin elde silah emperyalizme karşı direnişini anlatan bu dört yıl bütün dünya halkları açısından da önemli dersler barındırıyor.
Bizce bu derslerden en önemlisi ezilen hakların ne parayla ne de silah ile zapturapt altına alınamayacağını göstermesidir. Bir tarafta dünyanın en güçlü ve ileri teknolojisi ile donatılmış ABD ve işbirlikçilerinin orduları, diğer bir tarafta ise direnen bir halk. Mercedes marka bir otomobil ile ortalama özelliklere sahip bir otomobilin boş bir yolda yaptığı yarışa benzetebileceğimiz bu yarışı direnenler ezici bir üstünlükle kazanıyorlar.
Irak'ta bulunan farklı uluslardan insanların birbirine kırdırılmasından, direnişin önderlerini bütün dünyanın gözü önünde ve sadece Irak halkı için değil, bütün İslam dünyası için kutsal sayılan kurban bayramının sabahında vahşice idam edilmesine kadar sayfalar dolusu oyuna rağmen Iraklı yurtseverler direnişi günden güne büyütüyorlar.
Bilanço Çok Ağır!
Irak'ta yaşanan dört yıllık işgal hem direnen Irak halkı hem de işbirlikçi devletlerin ordusu açısından çok ağır sonuçlara yol açıyor. Direniş, resmi rakamlara göre -yazının yazıldığı güne kadar geçen süre içerisinde- 3223'ü Amerikan askeri olmak üzere işgal ordusundan 3481 işgalcinin canını aldı. Bunun yanında 23417 Amerikan askerini de yaralayarak savaş dışı bıraktı.
Savaşı kazanamayacağını anlayan ABD ordusu kitlesel katliamlara girişiyor. Sokakta oyun oynayan çocukları bile direnişçi görecek kadar gözü dönmüş ABD ordusu ve işbirlikçileri geride kalan bu dört yılın sonunda 650 bini aşkın Iraklı sivili katletmiş vaziyette. Bazı bağımsız kaynaklara göre ise insan kaybı bir milyona ulaşmış vaziyette. Emperyalist yıkım bu kadarla da sınırlı değil, iki milyona yakın Iraklının da yerinden yurdundan edildiği tahmin ediliyor. Eğitim, ulaşım, barınma, sağlık, altyapı gibi halkın en temel ihtiyaçlarını felce uğratan ABD ordusu, bununla da yetinmeyip mezhep savaşları çıkarmaya çalışarak Iraklıları birbirine kırdırmaya çalışıyor.
Direnişi Kim Yönetiyor?
ABD emperyalizmi, işgalin başından beri direnişi İslamcı örgütlerin yürüttüğünü propaganda ediyor. Direniş içerisine sızmış kimi unsurların kullanıldığı kafa kesme görüntüleri medyaya servis edilerek dünyaya gözü dönmüş, İslamcı teröristlere karşı mücadele edildiği yalanı yutturulmaya çalışıyor.
Biz biliyoruz ki Irak'ta yaşanan direniş, gelinen noktada, bunun çok daha ötesinde bir durumdadır. Bugün Irak direnişi başlıca iki odak çevresinde yürüyor. Irak İslam Ordusu, Doğru Yolcular Ordusu, 1920 Devrimi Tugayları ve İslami Direniş Cephesi gibi örgütlerin bulunduğu birinci cephe BAAS partisi ve taraftarlarını, ABD emperyalizmi ile işbirliğini tercih eden hain Irak Komünist Partisi'nden kopan Irak Komünist Partisi-Kadro militanlarını ve toplumun diğer kesimlerinden binlerce yurtseveri bir araya getirerek en büyük direniş cephesini oluşturuyor. Bu cephe bir taraftan elde silah ABD işgaline direnirken, diğer taraftan kadın haklarını savunuyor, din ve mezhep ayrılıklarını körükleyen ve sivil halka yönelmiş provokatif eylemlere karşı da mücadele ediyor.
Emperyalistlerin Ezberini Bozacak Deneyimler
Irak halkının dört yıllık destansı direnişi, giderek, ABD emperyalizmi ve onun işbirlikçilerinin yeni Ortadoğu planlarını da bozan bir niteliğe kavuşuyor. Irak işgaliyle şekillenen süreç Ortadoğu ülkelerini ehlileştirme ve işbirlikçi yönetimler oluşturma planlarının suya düşmesi anlamına geliyor. Hem Türkiyeli devrimciler hem de tüm dünya halkları açısında birçok dersle dolu olan Irak direnişi her türlü övgüyü hak ediyor.
Bir zamanlar emperyalistler, sosyalizmin ezilen halkları hızla kazanması karşısında çeşitli teoriler üretmeye başlamışlardı. Soğuk Savaş yıllarında ortaya atılan bu teorilerden birisi de domino teorisi isimli olanıydı. Domino teorisine göre kapitalist devletler domino taşlarının bir birini devirmesi gibi bir bir yıkılmaya başlamış ve her yıkılan devlet özellikle yakın coğrafyadaki bir diğerini yıkar hale gelmişti.
Emperyalizmin teorisyenleri özellikle İran, Türkiye, Yunanistan ve bazı Latin Amerika ülkelerini bu domino etkisinden korumak için özel tedbirler alınması gerektiğini savunuyordu.
İşte şimdi Irak direnişi yeniden böyle bir domino etkisi yaratmış vaziyette, direniş ateşi ezilen, emperyalizme karşı direnen tüm halklar için şimdiden büyük bir meşale olmuş vaziyette. Latin Amerika'da iktidar gelen solcu/ilerici iktidarlardan, Lübnan direnişine, Meksika yerlilerinin gerici yönetime karşı başlattığı yeni karşı ataktan, Avrupa'da savaş karşıtı sloganlar arkasından yeniden kitleselleşmeye başlayan devrimci ve muhalif örgütlülüklere kadar her yerde bu meşalenin ışığı parlar oldu.
Hatırlanacağı gibi Sovyetler Birliği'nin dağıldığı günlerde pek "saygın" bazı siyaset bilimciler gazete ve televizyon köşelerinde arsızca emperyalist/kapitalizmin zaferini ilan ediyordu. Öyle ya artık tüm dünya Amerika'nın ve bir kaç büyük devletin arka bahçesiydi. Onların sözünden çıkılmaz, buyrukları tartışılamazdı. Simdi artık o arka bahçe alevler içinde. Ama bu yanan ateşlerden biz değil emperyalistler korksun. Çünkü zafer bir kez daha ezilen, sömürülen ama aynı zamanda köleliğe, sömürüye isyan eden halkların olacak...
Kan emici ABD ordusuna karşı yiğitçe savaşan Iraklı yurtseverler, Irak'ı ABD güçleri için cehenneme çevirmeye devam ediyor. Gencinden yaşlısına kadar bütün yurtseverlerin elde silah emperyalizme karşı direnişini anlatan bu dört yıl bütün dünya halkları açısından da önemli dersler barındırıyor.
Bizce bu derslerden en önemlisi ezilen hakların ne parayla ne de silah ile zapturapt altına alınamayacağını göstermesidir. Bir tarafta dünyanın en güçlü ve ileri teknolojisi ile donatılmış ABD ve işbirlikçilerinin orduları, diğer bir tarafta ise direnen bir halk. Mercedes marka bir otomobil ile ortalama özelliklere sahip bir otomobilin boş bir yolda yaptığı yarışa benzetebileceğimiz bu yarışı direnenler ezici bir üstünlükle kazanıyorlar.
Irak'ta bulunan farklı uluslardan insanların birbirine kırdırılmasından, direnişin önderlerini bütün dünyanın gözü önünde ve sadece Irak halkı için değil, bütün İslam dünyası için kutsal sayılan kurban bayramının sabahında vahşice idam edilmesine kadar sayfalar dolusu oyuna rağmen Iraklı yurtseverler direnişi günden güne büyütüyorlar.
Bilanço Çok Ağır!
Irak'ta yaşanan dört yıllık işgal hem direnen Irak halkı hem de işbirlikçi devletlerin ordusu açısından çok ağır sonuçlara yol açıyor. Direniş, resmi rakamlara göre -yazının yazıldığı güne kadar geçen süre içerisinde- 3223'ü Amerikan askeri olmak üzere işgal ordusundan 3481 işgalcinin canını aldı. Bunun yanında 23417 Amerikan askerini de yaralayarak savaş dışı bıraktı.
Savaşı kazanamayacağını anlayan ABD ordusu kitlesel katliamlara girişiyor. Sokakta oyun oynayan çocukları bile direnişçi görecek kadar gözü dönmüş ABD ordusu ve işbirlikçileri geride kalan bu dört yılın sonunda 650 bini aşkın Iraklı sivili katletmiş vaziyette. Bazı bağımsız kaynaklara göre ise insan kaybı bir milyona ulaşmış vaziyette. Emperyalist yıkım bu kadarla da sınırlı değil, iki milyona yakın Iraklının da yerinden yurdundan edildiği tahmin ediliyor. Eğitim, ulaşım, barınma, sağlık, altyapı gibi halkın en temel ihtiyaçlarını felce uğratan ABD ordusu, bununla da yetinmeyip mezhep savaşları çıkarmaya çalışarak Iraklıları birbirine kırdırmaya çalışıyor.
Direnişi Kim Yönetiyor?
ABD emperyalizmi, işgalin başından beri direnişi İslamcı örgütlerin yürüttüğünü propaganda ediyor. Direniş içerisine sızmış kimi unsurların kullanıldığı kafa kesme görüntüleri medyaya servis edilerek dünyaya gözü dönmüş, İslamcı teröristlere karşı mücadele edildiği yalanı yutturulmaya çalışıyor.
Biz biliyoruz ki Irak'ta yaşanan direniş, gelinen noktada, bunun çok daha ötesinde bir durumdadır. Bugün Irak direnişi başlıca iki odak çevresinde yürüyor. Irak İslam Ordusu, Doğru Yolcular Ordusu, 1920 Devrimi Tugayları ve İslami Direniş Cephesi gibi örgütlerin bulunduğu birinci cephe BAAS partisi ve taraftarlarını, ABD emperyalizmi ile işbirliğini tercih eden hain Irak Komünist Partisi'nden kopan Irak Komünist Partisi-Kadro militanlarını ve toplumun diğer kesimlerinden binlerce yurtseveri bir araya getirerek en büyük direniş cephesini oluşturuyor. Bu cephe bir taraftan elde silah ABD işgaline direnirken, diğer taraftan kadın haklarını savunuyor, din ve mezhep ayrılıklarını körükleyen ve sivil halka yönelmiş provokatif eylemlere karşı da mücadele ediyor.
Emperyalistlerin Ezberini Bozacak Deneyimler
Irak halkının dört yıllık destansı direnişi, giderek, ABD emperyalizmi ve onun işbirlikçilerinin yeni Ortadoğu planlarını da bozan bir niteliğe kavuşuyor. Irak işgaliyle şekillenen süreç Ortadoğu ülkelerini ehlileştirme ve işbirlikçi yönetimler oluşturma planlarının suya düşmesi anlamına geliyor. Hem Türkiyeli devrimciler hem de tüm dünya halkları açısında birçok dersle dolu olan Irak direnişi her türlü övgüyü hak ediyor.
Bir zamanlar emperyalistler, sosyalizmin ezilen halkları hızla kazanması karşısında çeşitli teoriler üretmeye başlamışlardı. Soğuk Savaş yıllarında ortaya atılan bu teorilerden birisi de domino teorisi isimli olanıydı. Domino teorisine göre kapitalist devletler domino taşlarının bir birini devirmesi gibi bir bir yıkılmaya başlamış ve her yıkılan devlet özellikle yakın coğrafyadaki bir diğerini yıkar hale gelmişti.
Emperyalizmin teorisyenleri özellikle İran, Türkiye, Yunanistan ve bazı Latin Amerika ülkelerini bu domino etkisinden korumak için özel tedbirler alınması gerektiğini savunuyordu.
İşte şimdi Irak direnişi yeniden böyle bir domino etkisi yaratmış vaziyette, direniş ateşi ezilen, emperyalizme karşı direnen tüm halklar için şimdiden büyük bir meşale olmuş vaziyette. Latin Amerika'da iktidar gelen solcu/ilerici iktidarlardan, Lübnan direnişine, Meksika yerlilerinin gerici yönetime karşı başlattığı yeni karşı ataktan, Avrupa'da savaş karşıtı sloganlar arkasından yeniden kitleselleşmeye başlayan devrimci ve muhalif örgütlülüklere kadar her yerde bu meşalenin ışığı parlar oldu.
Hatırlanacağı gibi Sovyetler Birliği'nin dağıldığı günlerde pek "saygın" bazı siyaset bilimciler gazete ve televizyon köşelerinde arsızca emperyalist/kapitalizmin zaferini ilan ediyordu. Öyle ya artık tüm dünya Amerika'nın ve bir kaç büyük devletin arka bahçesiydi. Onların sözünden çıkılmaz, buyrukları tartışılamazdı. Simdi artık o arka bahçe alevler içinde. Ama bu yanan ateşlerden biz değil emperyalistler korksun. Çünkü zafer bir kez daha ezilen, sömürülen ama aynı zamanda köleliğe, sömürüye isyan eden halkların olacak...