FİLİSTİN MÜCADELEYE "DEVAM" DEDİ!
Filistin halkı, emperyalistlere ve
İsrail'e karşı uzlaşmaz tutumu ile öne çıkan Hamas'ı yüksek bir oranla seçerek
mücadeleye devam dedi. Kesin sonuçların açıklanmasının hemen ardından
emperyalistler ve onların işbirlikçilerinin seçim sürecinde zaten girmiş
oldukları tedirginlik süreci artmaya, giderek bir telaş havasına bürünmeye
başladı. Seçim sürecinde Hamas aleyhinde yürütülen çalışmalar ve tehdit
kampanyaları, son bir umut olarak, Hamas'ın hükümet kurmasını önlemek ve aynı
anda Hamas'ı radikal söylemlerinden vazgeçirmek noktasında yoğunlaşmaya
başladı. Türkiye Hükümeti de bu çabalara utangaçça katılarak, Hamas'ın Siyasi
Büro başkanı Halit Meşal'i resmi
olmayan bir şekilde (AKP'nin davetlisi olarak) Türkiye'ye davet etti.
AKP, ABD'nin politikalarını
dayatmaktan başka bir şey yapamaz!
ABD ve
İsrail'in bilgisi dahilinde yapılan ziyarette Hamas'a AKP'nin yolunu izlemesi
ve emperyalistlere hizmet etmekte kusur etmemesi dışında bir şeyin söylenebilme
olasılığı zaten yoktu. Fakat bu göstermelik ziyaret bile medyayı çileden
çıkarmaya yetti. Medya genel olarak, Türkiye'nin yıllardır İsrail ile Filistin
arasında tarafların güvenine dayanan bir denge politikası uyguladığını bu hamle
ile İsrail'in güvenin sarsılabileceğini belirterek, telaşlanmaya başladı.
Böylece AKP'nin sahte Filistin dostluğu ve gerçek İsrail sevdası ile
medya-ABD-İsrail ittifakı gözler önüne serildi; ama Hamas'ı ehlileştirmeye
dönük bu çabalar pek bir işe yaramamış gözüküyor. Böyle manevralar dışında bir
de Batılılar, Hamas hükümet kurarsa ekonomik yardımı keseceklerini belirterek
bir sıkıştırma operasyonuna giriştiler. Fakat bu ekonomik abluka İran ve Arap
ülkelerinin desteğiyle aşılabilecek gibi görünüyor.
Her
ulusal kurtuluş hareketinde olduğu gibi Filistin'in kurtuluş mücadelesi
içerisinde de tutarlı anti-emperyalistler, uzlaşmacılar, muhafazakâr (kapitalistler,
dinciler, milliyetçiler), ilericiler gibi eğilimler mevcuttu ve bugün de hâlâ
mevcut. Önemli olan nokta kurtuluş mücadelesinin ilerci-tutarlı
anti-emperyalistler komutanlığında-liderliğinde, diğer eğilimleri de etrafında
toplayabilmesi en azından bu liderliğin temel gücü oluşturmasıdır. Bu durum
başta dünya işçi sınıfı olmak üzere tüm dünyadaki ilerci güçlerin ulusal
kurtuluş mücadeleleriyle ittifakını kolaylaştırıcı bir etki yaratacaktır. Fakat
bu olmazsa olmaz bir koşul değil elbette. Çünkü tarihte de birçok örneğine
rastlayabileceğimiz gibi bazen muhafazakâr eğilimlere sahip olanlar da somut
olarak emperyalistlerin çıkarları ile taban tabana zıt bir çizgi
izleyebilmektedir. Neticede bir ulusal kurtuluş hareketini, somut olarak
emperyalizm ile çatışıp çatışmadığına bakarak değerlendirmek zorundayız. Bu
genel ilkelerden hareketle Filistin seçimlerinin sonuçlarını incelersek şunları
söyleyebiliriz:
Hamas'ın iktidara gelmesi
dengeleri değiştirdi
Hamas'ın
şeriatçı çizgisinin Filistin kurtuluş mücadelesini daha da karmaşıklaştıracağı
kesindir. Fakat bu durumun emperyalistlerinin oyunlarını bozucu, onların
çıkarlarına aykırı olduğunu düşünürsek, seçimleri Hamas'ın kazanmasının olumlu
bir gelişme olarak belirlenmesi gereği ortadadır. Burada bir noktanın daha
altını çizmek gerekir. Seçim sonuçları Filistin kurtuluş mücadelesini
yürütenlere önemli bir görev daha yüklüyor: iç savaş olasılığına karşı daha da
uyanık olmak. Çünkü İsrail ve emperyalistler başından beri Filistinlileri bir
birine kırdırma uğraşı içindeydi fakat şimdiye kadar bu konuda hatırı sayılır
bir başarı elde edemediler. Ama birbirleri ile belli konularda anlaşamayan iki
büyük grubun iktidarı paylaştığı bir durum iç savaş olasılığını eskisinden daha
büyük bir hale getirmektedir. Filistinlilerin daha da uyanık olması
gerekmektedir. İç savaş oyununa düşmek, Filistin'in haklı mücadelesine
verilecek en büyük zarardır. Bu oyuna gelenler tarih önünde hesap veremezler.
Birliğini güçlendiren, direnmekten vazgeçmeyen bir Filistin, kazanacaktır.